Bölüm 46: Siyah Benekli Mavi Dolunay

2.5K 232 23
                                    

BİLGİLENDİRME

SİMYA KOLYESİNİN DERECELERİ;

YEŞİL<SARI<KIRMIZI<MOR<MAVİ<GRİ<SİYAH

(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)(:)

3 kişi yürürken hiç konuşmasalarda, ortam yinede gergindi.

Üç kişi bir biri işe konuşmaz iken, aralarından biri kimsenin duyamayacağı bir biçimde biriyle konuşuyordu.

" Odaya girdiğimizde, bana yardım etmen lazım..."

"Ben iddiaya dahil olmadığım için, benim dahil olmam yakışı kalmaz. Hahhaha!"

"Sende Benin bedenimdesin sonuçta, yollar aynı kapıya çıkıyor. Baba lütfen bana yardım et ki işim kolaylaşsın. Eğer ben hastalığı teşhis edemezsem, sen yardım edersin, hı?"

Bu kişi tabiki Hævndı. Babasıyla konuşuyor, yardım dileniyordu. Aralarındaki konuşma, biri ikna etmeye, diğeri ise reddetmeye devam ederken, sonunda üçlü kapıya yaklaşmışlardı.

Kapı koyu kahverengi renginde, oldukça güzel işlemeleri olan sade bir kapıydı. İşlemeler dikkatli bakılmadığında anlaşılmazdı ama bir parça anlam içeriyordu. Kötü bir anlam...

Kapının yanı başında dikilen hizmetli, üçlüyü görünce biraz yana kaymış, eğilerek üçlüyü selamlamıştı.

Bu kişiler ise onu hiç umursamadan kapıya yönelmişlerdi.

Aruis kapı koluna yavaşça elini uzatırken, ellerinin titrediğini görülebilirdi. Heyecan, endişe, korku ve daha nice duyguları aynı anda yaşıyor, kendine hakim olamıyordu.

Kapı yavaşça açılırken, odanın birazı görülebilmişti.

Üçlü içeriye girerken, Qstu hasta kadına bakıyor, teşhis koymaya çalışıyorken, Hævn odayı inceliyordu. Oda ne sıcak, ne soğuktu. Az güneş  ışığı aldığı pencerelerin önündeki perdelerden anlaşılıyordu. Oda kahve rengi tonlarında döşenmişken, eşyalar da aynı renkteydi. Perdeler ve pencere beyazken, odaya hoş bir zıtlık katıyordu.

Hævn gözleri kadının kaldığı yatağa kaydı. Bu sırada Aruis annesinin yanına gidiyordu.

Kadınım yattığı yatak da kahverengiyken, üstüne örtülen kumaş, lacivertti. Kadının solgun ve bembeyaz yüzü, ilk bakışta fark ediliyordu. Sanki kadının hasta olduğuna dikkat çekmek isterlermiş gibi...

"Anne, sana bu sefer yaşayan en iyi simyacıyı getirdim. Tıp konusunda uzmanlaşmamış olsa da, çoğu kişiden bilgili olduğunu düşünebilirsin. İşte Qstu, Gongq İmparatorluğunun İmparatoru. Yanında gördüğün genç ise, seni iyileştirebileceğini söyleyen hatta bunun üzerine Qstu ile iddiaya giren bir kişi. Bunlarda seni iyileştiremezse üzülme anne. Ben yaşadığım sürece, senin bir şekilde iyileşmeni sağlayacağım!"

Aruis annesinin onu duymadığını bilse de, konuşmaya devam ediyordu. Her gün buraya gelir, annesine neler yaptığını, neler yaşadığını anlatırdı. Aslında saraya geldiği gibi buraya gelmiş, annesine yine olanları anlatmıştı. Bundan hiç vazgeçemiyordu.

Qstu ve Hævn ise kadına bakıyorlardı. Kadının gözlerinde hiçbir yaşam belirtisi olmasa da, yaşadığı inip kalkan göğsünden anlaşılıyordu.

Ölü gibi bakan gözleri, bembeyaz teni ile tam korku rüyalarını süsleyecek bir kadındı. Çok korkunçtu! Bir deri bir kemik hali ve hiç kıpırdamayan vücudu ile, çok korkun ve umutsuz hissettiriyordu.

UnighedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin