22. bölüm

516 59 20
                                    

Kai'den

Yüzme havuzunun kenarında oturup Malia'yı beklemeye başlamıştım.

Birkaç dakika içinde kapıdan giriş yapmıştı.

"Bugün kafeye gideceğiz unutma Malia."

"Geldiğim anda söylemesen olmaz değil mi?"

Üstündekileri çıkarıp kenara koyduğunda yine ona bakmamaya çalışıyordum.

"Hadi hemen başlayalım."

"Yine beni ölüme bırakmayacaksın değil mi?"

Suya girdiğinde gelmem için bana bir işarette bulunmuştu.

Suya yavaşça girdim ve yanıma gelmesini bekledim.

Bana doğru sakince yüzdü ve elini yan tarafa koydu.

"Omzuna ne oldu?"

Dün gece Dean ile bir olay peşinde koşarken omzumu yaralamıştım.

"Düştüm."

"Kötü gözüküyor."

Elini yaranın üstüne koymuştu.

"Acıyor olmalı."

"Biraz."

"Güzel, acı çekmen hoşuma gidiyor çünkü."

Benden uzaklaşıp havuzun ortasına doğru gitmişti.

"Karen şimdi bana doğru yüzeceksin. Her zamanki gibi."

Bu sefer kollarımı daha düzgün kulaçlar atmaya özen göstererek çırpmıştım.

Ona yaklaştığımda kollarımı boynuna sarmıştım.

"Ağırlığını bana verme yoksa ikimiz de batarız."

Bacaklarımı yavaş yavaş çırpıyordum.

"Bence öğrenmeye başladın."

Beni bıraktığında suyun üstünde kalmaya devam ettim. Benden yavaş yavaş uzaklaşırken bende peşinden yüzmeye başlamıştım.

"Güzel gidiyorsun. Devam et."

Ona daha da yaklaştım. Sırtı havuzun kenarına değdiği zaman hala ona doğru yüzüyordum.

Sonrasında suya daldım ve birkaç saniye içinde onun dibine kadar girip suyun üstüne çıktım. Bunu yaptığım anda kendini daha da havuzun kenarına çekmişti.

Bense kollarımı onun iki yanına koyup ona biraz daha yaklaştım.

"Nasıldım öğretmenim bayağı bir gelişme var değil mi?"

"Evet var." Bana duygusuz bir halde bakmaya devam ediyordu. "Şimdi benden uzaklaşacak mısın?"

"Biraz yoruldum bir saniye."

Nefes alış veriş tempomu arttırdım.

"Yan tarafta da dinlenebilirsin."

Beni hafifçe itse de ondan uzaklaşmamıştım.

"Burası güzel."

"Karen seni boğmamı filan mı..."

Parmağımı onun dudaklarının üstüne koyup onu susturmuştum.

"İki saniye susmayı denesen. Bak o zaman beynim de biraz dinlenir."

Peki bunu yapmam ile onun da nefes alış verişinin hızlanması?

"Beni rahatsız etmeye başladın."

"Öyle mi cidden? Ben böyle düşünmüyorum nedense."

Ona biraz daha yaklaştığımda bu sefer beni bir öncekinden daha sert itmişti.

"Bak ne diyeceğim Karen, uzun süre hayatta kalmak istiyorsan bana asılmayı kesmelisin. Yoksa ben seni keserim. Anlaşıldı mı?"

"Hayır."

Karın boşluğumda bir acı hissettiğimde birkaç saniye nefessiz kalmıştım.

Az önce bana tekme attı.

"Bence bu biraz da olsa yardımcı olur."

Yanımdan geçip giderek havuzdan çıkmıştı. Bende kendime geldikten sonra onun peşinden çıktım.

"Unutma bir randevumuz var."

"Sen onca şeyden sonra hala benle randevuya mı çıkmak istiyorsun Karen?"

"Asıl onca olan şeyden sonra randevuya çıkmamız gerek, aksi halde bunun bedelini sana nasıl ödetirim."

Yanından geçerek duş kısmına doğru ilerlemiş olsam da beni tutup hafifçe duvara doğru itmişti.

"Bak Karen seni son ama son kez uyarıyorum eğer bir daha..."

Konuşmasına izin vermeden onu çevirip bu sefer ben onu duvara sabitlemiştim.

"Üzgünüm kulağıma şu kaçtı seni duyamıyorum."

Dudaklarımı onun dudaklarının üstüne bastırdığımda hiçbir şey yapmamıştı.

Tamam kaşınıyorum.

Tamam beni öldürecek ama şu an umrumda değil.

Beni sertçe ittiğinde koridorun küçüklüğü nedeniyle karşıdaki duvara sırtımı çarpmıştım.

O ise elini dudağına atıp şaşkınca bana bakıyordu.

Tam da ölmeye hazırlandığım bir anda bana yaklaşıp beni sertçe çekerek dudaklarıma yapışmıştı.

Evet bunu beklemiyordum ama ne yalan söyleyeyim bunun olmasını dilemiştim.

...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin