50. bölüm

378 46 19
                                    

Kai'den:

"Umarım bir daha arabamı çalmak gibi bir hata yapmazsın."

"Çalmadım." Dedim küçük buz dolabından bir buz torbası alıp kafama koyarak. "Yalnızca ödünç aldım."

"Haberim yoktu değil mi?"

"Geri getirdim değil mi?"

"Bir de getirmeseydin. Sözlere bak sen."

Durdu ve eline yanda duran telefonu aldı. Sonrasında yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade oluşmuştu.

"Sorun ne?"

"Katherine mesaj atmış. Yeni görüyorum."

"Ne yazmış?"

"İyi yolculuklar dilemiş." Telefonu yanına koyup yatağa daha da yayılmıştı.

"Buradan hiç de 'yalnızca iyi yolculuklar dilemiş' gibi durmuyor."

"Geri dönersen yanıma gelme filan yazmış. Kız da anladı onun hayatını da alt üst ettiğimi."

"Dean neden bu konuya bu kadar takıksın? Yani şu ben insanların hayatına sıçıyorum modundan çıkar mısın artık?"

"Ben o modla doğdum, çıkmam o kadar kolay değil."

"O modla doğduğun çok belli oluyor. Bak ne yaşadığını anlayamam evet kötü şeyler yaşamadım ama sen insanları kurtarıyorsun. Sen Dean Winchestersın, yaratıklar adını duyduğu zaman bile senden korkuyor. Avcılar arasında senin adın sanın duyulmuş. Dean ile çalışıyorum dediğimde etraftaki insanlar bana gıpta ile bakıyorlar. Sen busun Dean, sen bu diyarda nam salmış bir kral gibisin, insanlar senin sayende hayatta, sana minnettar olmaları lazım."

"Buz dağının görünen yüzü çok güzel geliyor olabilir peki görünmeyen yüzüne bakmak ister misin? Mesela benim yüzümden ölen insanlara bir göz gezdireyim. Ya da sevdiğim ve acı çekerek ölen kişilere. Annem, 4 yaşımdayken onun tavanda yanışına şahit oldum, babam... Ben yaşayayım diye şeytan ile anlaşma yapıp öldü. Babam gibi gördüğüm kişi, hayattaki tek destek kaynağım Bobby, kafasına bir kurşun yedi. Son nefesinde bile bana yardım etmeye çalışıyordu. İyi kalpli bir kız tanımıştım, kendisi bir avcıydı ve en büyük hatası bana aşık olmaktı. Kendisini ve annesini patlatan bir bombanın pimini kendi ellerimde onun avuçlarına koydum, patlamasına şahit oldum. Son sözleri bile, yanıma gelişin geç olsun olan bir kızın ölümüne neden oldum ben. Daha sayayım mı Kai? Kalbin, aklın dayanabilecek mi? Tüm biyografiyi görmek için o mavi linke tıklayıp hayatımın tamamını görmeye hazır mısın?"

"Dean ben..."

"Ben ne? Üzgün müsün? Pişman mı oldun bana söylediğin şeyler için. Geçmişimi öğrenmek ağır mı geldi? Hani diyorsun ya bana, sevmekten niye korkuyorsun? Ben annemi sevdim, ben babama saygı duymayı sevdim. Ben Bobby'nin bana güvenmesini sevdim. Ben Jo'nun beni sevmesini sevdim, Kevin'in saflığını sevdim, Ellen'in dostluğunu, Ash'ın zekasını, Pamela'nın yanımda olmasını sevdim. Ben zaten kalbime yeterince sevgi sığdırdım Kai, hatta fazlasını sığdırdım. Başka birine yerim yok, özelikle de bana defolup gitmemi söyleyen bir kıza vereceğim herhangi bir sevgi yok. Benim için tek gecelik bir şeydi, birkaç sorun yaşadı ve yanında oldum hepsi bu. Basitti, basit olmak zorunda çünkü ben basit bir adamım. Ve basit adamların basit hayatları olur. Ben günün sonunda basar giderim, arkama bakmam. Birileri kurtulmuş, birileri ölmüş, birileri beni sevmiş umrumda olmaz. Her zaman bunu yaptım çünkü benim için, benim yüzümden yeterince insan öldü anlıyor musun? Keşke ölseydim dediğim her saniye yeni birini çektim yanıma. Senin yerinde olsam benden korkardım."

Cümlesini tamamladığında yutkunmakta bile zorlanmıştım adeta.

"Dean... belki de... belki de birilerinin senin için önemli olması için... Senin için önemli olması için ölmelerini beklememelisin."

"Sence bunu mu yapıyorum? Benim hayatımda taşıdığım yeterince yara var Kai, kapanmayan yaralarım var. Bu derinin üstünde değil o yaralar. Beynimde, kalbimde, ruhumun her zerresinde o yaraları taşıyorum. Sence birisi gelip bana bu şeyleri unutturabilir mi? O unutturmaya çalışsa da ben kendime hatırlatırım zaten. Kai ben... bu kalbe yeterince acı yükledim, yeterince sevgi yükledim. Daha fazlasını kaldıramam."

Yataktan kalkarken bana son kez baktı.

"Şu son olayı çözüp gideceğiz buradan merak etme. Malia'ya bir şey olmayacak."

Banyoya girdiğinde kalbimde oluşan o boşluk...

Sanki hiç dolmayacak gibiydi.

Ve ben az önce onun yaralarını kanatmaktan başka bir şey yapmamıştım.

...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin