Katherine'den
Dean yorgunluğun etkisi ile koltukta uyuyakalmıştı ben de onu uyandırmadım ve üstüne bir örtü serdim.
Odama çıkmaya hazırlandığım zaman salondan Dean'in bir şeyler söylediğini duyarak geri salona dönmüştüm. Ama yalnızca uykusunda sayıklıyordu.
Onu dinlemek istemedim ama birkaç saniye içinde kendimi onun koltuğunun yanında otururken bulmuştum.
"Evet, evet efendim. Bi... biliyorum."
Kiminle konuşuyordu?
"Ben, hata yaptım. Ama düzelt... Baba lütfen bana bir şans ver."
Babası? Neden babasına efendim diye hitap ediyordu.
"Hayır bir daha aynısı olmayacak, biliyorum değer vermek zayıflık bunu her zaman söylüyorsun."
Ellerini yumruk şeklinde sıkmaya başladığında onu uyandırmam gerektiğini anlamıştım.
"Dean, Dean uyan hadi."
Onu hafifçe sarstığımda aniden gözlerini açtı ve bir eliyle boğazımı sıkmaya başladı.
Birkaç saniye nefessiz kaldığımda benim kim olduğumu anlayarak elini hızlıca boğazımdan çekti ve şaşkınca bana bakmayı sürdürdü.
Bense o sıra acıyan boğazımı elimle sıvazlıyordum.
"Üz... üzgünüm.. Ben..."
"Sorun yok, sayıklıyordun ve seni uyandırmak istemiştim."
Elini terli saçlarına geçirip birkaç derin nefes aldı.
"İlacın yan etkileri, yarına kadar geçer. Ne sayıklıyordum ki?"
"Anlamsız şeylerdi, tam olarak duyamadım bile." Dediğimde gülmüştü.
"İyi bir yalancı değilsin Katherine, ama ben iyi bir yalancıyım ve yalan söyleyen insanı hemen anlarım."
"Baban hakkında bir şeylerdi." Dediğimde yüzünde anlam veremediğim bir ifade oluştu. "Onunla kavga ediyordun, bir daha aynısını yapmayacağını filan söylüyordun."
"Bunu unutursan sevinirim Katherine."
"Baban nerede? Seni terk mi etti?"
"Soru sormazsan da sevinirim."
Bir şey demek istemediğim için susmayı tercih etmiştim.
O sıra Dean saçlarımı tek eliyle geriye alıp boynuma bakmıştı.
"Kızarmış."
"Tenim biraz hassas, sorun değil birazdan geçer."
"Ben tehlikeli bir adamım Katherine, bunu biliyorsun değil mi? Ben canavar öldürüyorum; şeytan, cadı, hayalet hatta melekleri bile öldürüyorum. Tanrı inancım yok, olduğunu bildiğim halde ona inanmıyorum. Sevmeye çalıştığın insanın nasıl birisi olduğunun farkına varmalısın."
"Melek öldürdün mü cidden?"
"Takıla takıla buna mı takıldın?"
"Babana ne oldu Dean?"
"Çok mu merak ediyorsun cidden? Öldü Katherine, tıpkı annem gibi o da öldü."
Sesi ürkütücü bir tonda çıktığında kendimi son derece mahçup hissetmiştim.
Kelimeler boğazıma düğümlenirken kendi kendime "Ne bekliyordun Katherine? Harika bir hayata sahip olmasını filan mı?" Diye geçirdim.
Haklıydı, onun her yaşanmışlığı hem ruhunda hem de bedeninde derin izler bırakmıştı
O cidden yaralıydı ve onu iyileştirecek bir şey yoktu bu dünya üstünde.
"Bir şey demeyecek misin?" Dediğinde kafamı hayır dercesine salladım. Söyleyecek bir şeyim kalmamıştı ki?
"Ve evet melek öldürdüm, lanet orospu çocukları. Bu arada kafalarında hare filan da yok."
"Öyle olduğunu düşünmemiştim."
"Bu ilaç beni çok fazla etkiliyor, büyük ihtimalle yarın kendimi öldürmek isteyeceğim."
Daha ne olduğunu anlayamadan beni kendine çekti ve dudaklarını boynuma bastırdı. Sakin hareketlerle nefesini ve dudaklarını boynumda gezdirmeye başladığında nefesim boğazıma düğümlenmişti.
"Dean bak..." baş parmağını dudaklarım üstüne bastırdı, bir süre parmağını nemli dudaklarımda gezdirdi, aynı zamanda dudakları hala boynumdaydı.
En sonunda dudaklarını çeneme doğru çıkardı ve dudağımda duran parmağını yana doğru kaydırıp eliyle yüzümü kavradı.
Ve aniden dudaklarımla buluşturdu dudaklarını, kesik kesik nefesler aldığım sıra sanki ne kadar can çekiştiğimi önemsemez gibi dilini de ağzımın içinde gezdirmeye başlamıştı.
Eli saçlarımı kavradı, hafifçe saçlarımı geriye doğru çekip dudaklarını benden ayırdı.
O da benim gibi nefes nefese kalmıştı, ama önemsemeden tekrar dudaklarımı esir aldı.
Dudaklarım ve boynum kesinlikle kızaracaktı.
Ne kadar zaman daha bunu yaptık bilmiyorum ama sanki sarhoş olmuş gibiydim ve hiçbir şey önemli değildi.
Ama sonra, benden uzaklaştı.
Dudaklarım onun dudaklarını ararken o öylece kendine koltuğa verip yatar pozisyona geçmişti.
"Hayatımda hiç, bir kızla bu kadar uzun süre öpüşmemiştim."
"Senin için tek anlamı bu mu?" Dediğimde bir gözünü açıp bana bakmıştı.
"Sence öyle mi?"
"Bilmiyorum, seni anlamak zor."
"Uyumak istiyorum Katherine." Dediğinde hızlıca ayaklandım.
"O zaman sana iyi geceler." Diyip merdivenlere yöneldiğimde arkamdan uykulu bir sesle seslenmişti.
"Sandığın kadar duygusuz değilim Katherine."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunt You Down
Fanfiction"Dostum bu kasaba yaratıklardan oluşan bir hayvanat bahçesi gibi." "Anlaşılan uzun süre burada kalmak zorundayız." ....