31. bölüm

462 52 13
                                    

Malia'dan:

Okuldan çıktığım zaman karşı tarafta Karen'ı görmüştüm.

Yoksa Kai mi demeliydim.

Ayağının üstüne zorlukla bastığını fark etmem geç olmamıştı.

Yanına gidip gitmemek arasında kalmış olsam da beni görünce direk elini salladığı için yanına gitmeye karar vermiştim.

"Karen iyi misin? Ayağında bir sorun mu var?"

"Bir çukura düştüm ve ayağıma demir girdi."

Gülsem mi üzülsem mi bilemedim şu an.

"Geçmiş olsun. Burada ne işin var?"

"Aslında geçerken uğramak istemiştim. Öyle birkaç kişiyle konuşmak filan... neyse yalan söylemeyi beceremiyorum değil mi? Aslında seni görmeye geldim."

Bir saniye, yalan söylemeyi beceremiyorum dediği andan sonrasını dinleyemedim...

"Bir sorun mu var?"

"Seninle konuşmak istediğim bir şey var."

Birden kalp atışlarım hızlanmıştı.

Ya sanırım benim bir çakal olduğumu öğrense soru sormaz direk kafama bir kurşun sıkardı... Değil mi?

"Ne konuşacağız ki?"

"Bence geçen sefer ikimiz de birbirimizi yanlış anladık."

"Bence anlamadık. Sen bana 'kendini sevişmeye hazır hissedersen beni etrafta bulamazsın' dedin bende sana 'Büyük bir kayıp yaşayacağımı sanmıyorum' dedim. İkimiz de başka şeyler kastettik de ben mi bilmiyorum."

Dediklerim karşısında bir şey demeden bana bakmıştı öylece.

"Yanlış anlama değil de ağır konuşma diyelim şuna." Dediğinde ona yandan bir gülüş atmıştım.

"Üzgünüm Karen ama senin gibi egoist biri ile birlikte olacağıma kimseyle birlikte olmam daha iyi."

"Egoist mi? Onu söylerken egoistlik ile söylememiştim ben. Yalnızca..."

"Yalnızca ne? Ne var söylesene?"

"Bu kasabada uzun süre durmayacağım."

Bunu bildiğim halde ilk defa duymuş gibi bir ifade takındım. Ardından yine imayla gülmüştüm.

"Bunu bildiğin halde bana yanaştın yani? Anlaşıldı tek gecelik bir şeyler bekledin benden öyle mi?"

"Her zaman böyle bir beklenti içindeyim ben."

Onu hafifçe itip kendimden uzaklaştırmıştım.

"Yanlış adrestesin o zaman. Gidip kendine başka birilerini bul, gittiğin zaman gidişini önemsemeyecek birini."

Dediğim şeyin farkına birkaç saniye içinde varmıştım.

Sanırım o da farkına varmıştı.

"Bu gidişimi önemseyeceğin anlamına mı geliyor?"

"Sadece bir örnek vermiştim." Deyip olayı geçiştirmeye çalışmış olsam da yemediği açıktı.

"Yalan söylemeyi iyi beceremiyorsun."

"Sen iyi bir yalancısın ama." Dediğimde bir kaşını havaya kaldırıp bana bakmıştı.

"Ne yalanımı gördün?"

"Karen sence salak biri miyim ben? Oradan öyle mi gözüküyorum ya da?"

"Malia neyi kastettiğini..."

"Karen yüzme bildiğini biliyorum. Boşuna o kadar zaman boğulma numaraları yaptın. Daha önce boğulan insan da gördüm, sen özellikle dipte kalmaya çalışıyordun."

Bana tek kaşını kaldırıp baktığında elimi onun omzuna koymuştum.

"Karen seni o gün niye boğulmaya terk ettim sanıyorsun. Yine numara yaptığını sanmıştım ama cidden ayağına kramp girmiş. Bak salak değilim tamam mı? İlk dersten sonra bunu zaten fark etmiştim ama nereye kadar gideceğini görmek istedim işte."

"Beni neden her defasında kurtardın o zaman?"

"Sudan bayılana dek çıkmayı düşünmüyor gibi bir halin vardı çünkü. Uzun zaman neden böyle bir rol yaptığını düşündüm ama bugün bana cevabını verdin. Amacın beni yatağa atmakmış ve bunu yaptıktan sonra anında kaçıp gidecektin. Aslında sana egoist değil korkak demeliydim."

Elimi omzundan çektiğimde yüz ifadesi değişmişti.

"Olay senin sandığın gibi değil."

"Ne o yoksa dünyayı kurtaran gizli bir süperkahraman filan mısın?" Dedim alayla gülerek. Daha doğrusu alayla gülmeye çalışmıştım. Ve bu dediğime oldukça bozulmuş gibi bir hali vardı. "Kandırma kendini Karen, ikimiz de amacını biliyoruz. Şimdi gidebilirsin ve şunu da aklına sok, kimsenin kimseyi yanlış anladığı bir dünya yok ortada."

Ona arkamı dönüp yanından uzaklaştığım zaman gururunu fazlaca incittiğimin farkındaydım ama üzgünüm böyle olmalıydı.

...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin