Kai'den:
Hızla Dean'in yanına gittiğimde çoktan işleri hallettiğine şahit olmuştum.
"Hayaleti yok ettim."
Yatağında yatarken bir yandan da başını ovuyordu.
"Sen iyi misin?"
"İyiyim bir problem yok."
"Katherine ile işler iyi gitmedi sanırım."
"Küçük mızmız bir kız çocuğu gibi davranıyor ve ben bebek bakıcılığı yaşımı çoktan geçtim."
"Yaşadığı şeyler ağırdı Dean, nasıl davranmasını bekliyorsun. Kısa zamanda toparlayacaktır."
"Bunu göremeyecek olmamız çok kötü çünkü yarın buradan gidiyoruz."
"Anlamadım ne? Neden gidiyoruz?"
Sesimdeki şaşkınlığa aldırış etmemişti.
"Buradaki işimiz bitti sayılır. Ayrıca gereğinden fazla durduk ve birisi benim kimliğimi öğrendi. Bu da buradan gitmemiz gerektiğinin işareti."
"Dean burası av yuvası gibi ve bizler de avcıyız. Onların hepsini yok etmeden gidemeyiz buradan."
Dean aniden ayaklandığında bir adım geri çekilmiştim.
"Kai gidiyoruz dedim, başka bir şey duymak istemiyorum. Burası için yapılacak bir şey kalmamış, bizim tarzımız bir şey olursa yine gelip kolaçan eder gideriz hepsi bu. Ama buradaki olayları çözmeye çalışırsak ömrümüzü burada geçirmek zorunda kalacağız."
"Sorun bu mu? Yoksa Katherine mi?"
"Ne zaman basit bir kızı sorun ettiğimi gördün?"
"Belki de senin için o kadar 'basit' birisi değildir."
Bunu dediğim zaman alayla gülmüştü. Abartmıyorum bayağı alaycı bir gülüştü.
"Hayatımda bir kadına yer yok, onlar benim için herhangi bir 'yere' sahip değiller. O kadar zayıf birisi olmadım hiçbir zaman."
"Birini sevmek, ona bağlanmak sence zayıflık mı? Sana öyle mi geliyor cidden?"
"Bekle bir saniye, derdini anlamaya başlıyorum. Sorun ben, Katherine veya buradaki yaratıklar filan değil, sorun şu kız değil mi? Malia."
"Olayın onunla ne alakası var şimdi?"
"Ona mı bağlandın Kai? Bırakmak istemediğin şey bu mu?"
"Dean saçmalamakta üstüne yok, kızla öylesine takılıyorum bunu sende biliyorsun."
"Öylesine takılmana oranla fazla zaman harcıyorsun kızla."
"Bu kavgayı yaptığımıza bile inanamıyorum. Tamam yarın buradan gidiyoruz Dean istediğin olsun. Belki o zaman kıza 'takıntı' yapmadığımı anlamış olursun ve rahatlarsın."
"Rahatlaması gereken kişi sensin Kai. Bizler avcıyız tamam mı? Bizler birine bağlanmak istesek de yapamayız. Her limanda sevgilisi olan kaptanlar gibiyiz birine bağlanırsak sonu iyi olmaz. Birini seversek kaybederiz ve acı çekeriz. Ben senin iyiliğin için konuşuyorum. Hayatında kayıplar yaşamadığın için konuşmak kolay geliyor, bütün her şeyini kaybeden bir adama gelip 'sevmek neden kötü ki?' Diye soruyorsun. Önce o adama 'sevginin ne olduğunu biliyor musun?' Diye sormalısın."
Ceketini yan taraftan alıp kapıya yönelmişti.
"Yarın sabah buradan siktir olup gidiyoruz Kai, konu tartışmaya kapalı."
Kapıyı sertçe çekip çıkmıştı.
Öylece kalakalmıştım.
Tamam eninde sonunda buradan gideceğimiz belliydi. Ama bu biraz hızlı ve tuhaf olmuştu.
O sıra telefonum çalmaya başlamıştı.
Evet, Malia tam zamanında arıyor...
"Efendim Malia?"
"Kai gittin mi motele?"
"Evet evet çoktan geldim."
"Dean nasıl? Yani Katherine bana olayı anlatmadı ama sanırım biraz tartışmışlar."
"Burada her şey yolunda, Dean böyle şeyleri takmaz."
"Tamam sevindim o zaman. Bir de şey diyecektim. Yarın görüşelim mi? Sana akşam yemeği hazırlamak istiyorum, birlikte akşam yemeği yeriz. İstersen burada kalırsın... Yani bana fark etmez."
"Gelirim tabiki, kaç gibi geleyim?"
"Bilmem, sekiz senin için uygun mu?"
"Olur, güzel olur. Akşam sekizde orada olurum."
"Tamam görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
Telefonu kapadığımda bir süre yaptığım şey için kendime kızmıştım.
Ama doğrusu buydu.
Hiçbir şey söylemeden gidersem bu ikimiz için de daha iyi olurdu.
Hem onun kalbi kırılırdı hem de ben bir şeyler ile yüzleşmezdim.
Kalbi kırılınca unutması daha kolay olacaktır.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunt You Down
Fanfiction"Dostum bu kasaba yaratıklardan oluşan bir hayvanat bahçesi gibi." "Anlaşılan uzun süre burada kalmak zorundayız." ....