29. bölüm

489 50 18
                                    

Bölümleri önceden yazdım bu yüzden bölümde biraz +18 içerik var ama nasıl desem ben zaten aşırı derece detaylı yazan bir yazar olmadım. İsteyen okuyabilir sadece Ramazan ayında olduğumuz için rahatsız olacak arkadaşlarımız varsa ilk kısmı geçip yıldızlı yerden okumaya başlasın.

Dean'den

Katherine'in üzerine uzandıktan sonra üstümdeki tişörtü de hızla çıkarmıştım.

Birkaç saniye gözleri üstümde gezindiğinde kısa süreli bir ego tatmini yaşamadım diyemem.

Sonrasında elini enseme atıp beni sertçe kendine çekmişti.

Tamam itiraf ediyorum bayağı iyi öpüşüyor.

Bir de dudakları bayağı dolgun.

Öperken alan geniş olunca tadı daha iyi çıkıyor da.

(Abi ben ne yazıyorum ahsjajsj)

O sıra bacaklarını belime sardığında vücudumu ona yasladım. Bunu yapmamla dudağımı ısırması bir olmuştu.

Sonrasında kollarımı onun beline sardım ve onu kucağıma alıp ayağa kalktım.

Odasının yerini bildiğimden onu taşırken geri çekilip de yerini sorarak zaman kaybetmemiştim.

Kapıyı hızla açıp içeri girdiğimde kucağımdan inmişti.

Pantolonunu çıkarıp meydan okurcasına bana baktığında hoşuma gittiğini gösteren bir gülümseme atmıştım ona.

Sonrasında pantolon kemerimi yavaş hareketler ile çıkardım. Bunu yaptığım sıra hafifçe ona doğru gitmeye başlamıştım.

En son pantolonu tamamen çıkardığımda onu yatağa itmiştim. Birkaç saniye içinde de üstüne uzanmıştım.

Bu sefer dudaklarımı boynuna doğru kaydırdım. Ne yalan söyleyeyim bu işte kesinlikle iyiyimdir.

Zaten birkaç saniye içinde nefes alışveriş hızı artmıştı.

Sonrasında parmakları saçlarımda gezinmeye başladı ve bacaklarını tekrar belime sardı.

Elimi yavaşça sırtında gezdirdim ve ustalaştığım işi yapıp iki saniyede sütyen kopçasını çözdüm.

Hemen ardından kulağına doğru eğilip "Sanırım oyunun galibi belli" Demiştim. Bunu öyle bir tonda söylemiştim ki yutkunurken çıkardığı ses beni oldukça tatmin etmişti.

***

Sabah gözlerimi açtığımda karşıdaki saate takılmıştı gözlerim.

Saat öğlene geliyordu.

İlk defa bir evde bu kadar zaman geçirdim sanırım. Normalde çoktan gitmiş olmam gerekirdi.

Tamam, Katherine beni dün bayağı yormuş olabilir.

Şimdi onu uyandırmadan buradan gitmem gerek.

"Uyandın demek."

Ve bam, Katherine çoktan uyanmış.

Başını hafifçe kaldırıp gözlerini bana çevirdiğinde hafifçe gülümsedim.

"Sen ne zaman uyandın?" Dediğimde saçını geriye atıp omzumdan kalkarak yan tarafa uzanmıştı.

"Bilmem birkaç dakika oldu. Senin uyanmanı bekliyordum."

Dirseğini yastığa dayayıp kafasını da elinin üstüne koyarak bana döndü. Boşta kalan eli ise vücudumda gezinmeye başlamıştı.

"Çok fazla yara izin var."

Eli tam göğsümün üstünde duran yara izine gitmişti.

"Sence bu kötü mü?"

"Hayır, hayır aslında bu güzel. Hemde çok güzel. Yani seni... Seni daha mükemmel yapıyor."

"Bunlar hasar Katherine, beni nasıl daha mükemmel yapabilir."

"Bunlar senin hayatında yaşadığın şeyler Alan, deneyimlerin. Her şeye rağmen yaşıyorum dediğin izlerin. Bence insanı da mükemmel yapan şey bu. Sadece sende fazlaca var..."

"Senin de bir tane var." Dediğinde omzunu işaret etmiştim.

"Bazen o ize bakıp ne yaşadığımı hatırlıyorum ve hayattayım işte diyorum. Sana da bu oluyordur eminim."

Ya ne demezsin, genelde yine mi hayatta kaldım diyorum...

"Yaşanmışlıklara önem veriyorsun yani."

"Kim önem vermez ki? Herkes bir şeyler yaşar ve bunlar onları etkiler. Mesela sana bakıyorum. Yüz hatların çok keskin, hiçbir duygu barındırmıyorlar bu da senin yaşadığın şeyleri gizleme şeklin işte. Bir şeyler yaşamışsın ve bunları çok güzel saklıyorsun. Mesela ben saklayamam, en büyük kaybım bu ama sen... Seni çözemiyorum ve bu seni gizemli biri yapıyor. Çözülmez birisin ve benim seni çözmem imkansız. Buna izin vermeyeceksin bunu da biliyorum."

"Kimse beni çözemez çünkü ben bile çoğu zaman kendimi çözemiyorum."

"Sanırım şu an yapman gereken şey gitmek... çünkü benden önce uyanmış olsaydın şu an burada olmazdın. Çoktan gitmiştin."

"Doğru bir tahmin."

"Bu biraz şey... onur kırıcı."

"Bu benim Katherine, böyle yaparım. Her zaman gittim ve her zaman gideceğim."

Yatakta oturur pozisyona geçtiğimde o da aynısını yapmıştı.

"Yine de dürüst olduğun için teşekkürler."

Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra yataktan çıkmıştı.

"En azından duşa gireyim de öyle çık. Belki o zaman dün gece yaşanmamış gibi devam edebilirim."

Onun banyoya girmesini bekledim bir süre. Sonrasında üstümü giyinip hızla evden çıktım.

Her zaman yaptığım gibi...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin