40. bölüm

465 47 13
                                    

Katherine'den

Sabaha karşı birtakım sesler ile uyanmıştım.

Etrafıma bakındığımda görünürde bir şey olmadığını fark etmiştim.

Hava henüz aydınlanıyordu.

"Alan?"

İçeriden bir ses gelmemişti ama nedensizce üşümeye başlamıştım.

Yataktan çıkıp ayağıma terliklerimi geçirdim.

Birkaç adım atmıştım ki yan tarafta bir karartı fark ettim.

O yöne döndüğümde bir şey görememiştim.

"Katherine saçmalıyorsun bence." Dedim kendi kendime. "Yatağına dön ve uyu."

İçimden ikinci kez bir ürperti geçmişti.

Sonrasında odanın kapısını açtım ve salona yöneldim.

Alan'ın kaldığı odanın kapısına gelip bir süre içeriye girip girmemeyi düşünmüştüm.

"Alan müsait misin?" Dediğimde ses gelmemişti. Uyuduğunu düşünüp kapıyı araladım ve içeriye girdim.

Ama yatak boştu.

Korkum iki kat arttığında koşar adım odadan çıkmıştım. Ama o an birine çarptım ve çığlık atıp gerisin geriye yere yapıştım.

"Katherine sakin ol benim."

Alan yanıma çöktüğünde korku dolu gözlerimi onun üstüne çevirmiştim.

"Ben şey... uyuyamayınca... şey sesler duydum ve yanına geldim ama odada yoktun."

"Yatakta rahat edemeyip salona geçmiştim ve koltukta uyuya kalmışım."

Elimi alnıma dayayıp birkaç derin nefes alıp verdim.

"Çok güçsüz gözüküyorum değil mi?"

"Sen güçlü birisin Katherine, bunu ikimiz de biliyoruz."

Elini bana uzattı ve beni çekip yerden kaldırdı.

"Sen niye bu kadar üşüdün?" Elini kolumun üstüne koymuştu.

"Bilmiyorum, vücudum birden soğudu."

Yan taraftaki örtüyü alıp ozumlarıma koydu ama o kadar kendimde değildim ki örtü omuzlarımdan düştü.

"Katherine kendine gel."

Örtüyü sıkıca üstüme sardı ve ellerini önümde birleştirip örtüyü üstümde tuttu.

"Gel benimle."

Beni koltuğa kadar çekiştirmişti. Sonrasında üstümdeki örtüyü düzgünce üstüme bırakıp koltuktan kalktı.

"Kahve yapacağım. Eğer kendini kötü hissedersen bana seslen anlaştık mı?"

Kafamı olumlu anlamda salladığımda yanımdan ayrılmıştı.

Ama vücudum hala soğuktu ve sanki bu soğuk içime işlemiş gibiydi.

Ne kadar zaman Alan'ın gelmesini bekledim bilmiyorum  ama elinde iki kahve bardağı ile salona döndüğünde ona bir gülümseme ile karşılık vermiştim.

"Seni meşgul ediyorum değil mi?"

"Sorun değil, insanlara yardım etmeyi görev edinmiş haldeyim."

"Yani herhangi birisi de olsa karşında yine bunları yapardın öyle mi?"

Bir kaşını havaya kaldırıp düşünür gibi durmuştu.

"Cevap vermemeyi seçiyorum. Kahveni iç hadi."

Kahve bardağını bir süre öylece elimde tuttum. Bardağın üstünden çıkan sıcak su dumanını izlemeye koyuldum.

"Katherine kahveyi izle diye değil iç diye yaptım."

"Biliyorum ama canım istemiyor şu an."

Elimdeki kahveyi sehpaya bırakmış olsam da Alan tekrar kahveyi elime tutuşturmuştu.

"Katherine beni sinirlendirmeye başlıyorsun."

"Bana hayatımla ilgili tek iyi bir şey söyle Alan, o zaman bu kahveyi içeceğim." Durup ona baktığımda dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı.

"Malia gibi bir arkadaşın var ve ne olursa olsun her zaman yanında olacak. Bence bu, kahveyi içmen için iyi bir sebep"

"İşte şimdi beni alt ettin." Bardağımı onun bardağına tokuşturup kahveyi dudaklarıma götürmüştüm.

"Diğer iyi şeyi de söyleyeyim mi?" Dediğinde merakla ona bakmıştım.

"Söyle."

"Benimle seks yaptın ki bu yeterince iyi bir şey."

"Olaya tek taraflı bakma, sende benim gibi biriyle yattın ki söylemeden edemeyeceğim. Bayağı şanslı bir adamsın."

Kolunu koltuğun arkasına yaslayıp bakışlarını üstüme çevirmişti.

"Evet, şanslı olduğum nadir anlardandı."

"Şanslı olduğun diğer zamanlar neler peki?"

"Birkaç kez ölümden kıl payı kurtulmuştum. Bir kere de ölüp geri geldim." Son dediği ile büyük bir kahkaha atmıştım.

"Bir çeşit zombi filan mısın?"

"Modern zombiyim diyelim."

"Alan dalga geçmeyi kes, tamam anladım anlatmak istemiyorsun."

"İyi tahmin, kendime saklasam daha iyi olur bence."

Biten kahve bardağımı sehpaya koyduktan sonra ayaklanmıştım.

"İyi uykular Alan."

"İyi uykular Katherine."

...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin