51. bölüm

397 45 20
                                    

Malia'dan

"Kai bir sorun mu var?"

Yanımda öylece uzanan Kai'ye baktım. Çok düşünceli duruyordu.

"Sana bir şey itiraf etmem gerek." Yan tarafta duran tişörtü eline aldıktan sonra tişörtü kafasından geçirdi.

"Dinliyorum."

"Geçen gün, hani saldırıya uğradığın zaman... Sana o gün yalan söyledim."

"Hangi konuda?"

"Akşam yemeğine geleceğim konusunda, o gün akşam yemeğine gelmeyecektim."

"Sorun değil, işin çıkmış olabilir. Başka zaman yapardık."

"Malia olay o değil, başka zaman da yapamazdık. Bak o gün..." Durdu ve derin bir nefes aldı. "Dean buradan gideceğimizi söyledi. Buradaki işimiz bitti dedi ve ben sana bunu nasıl söyleyebilirdim bilmiyorum. Sonunda ise hiçbir şey söylemeden gitme kararı aldım. Bak bu  çok bencilce biliyorum ama..."

"Tahmin ettiğinden daha bencilce." Yataktan sinirle çıkıp yanda duran tişörtümü üstüme geçirdim.

"Malia bunu yapmak zorundaydım." Peşimden salona geldiğinde sinirle ona dönmüştüm.

"Neyi yapmak zorundaydın? Veda bile etmeden çekip gidilmeyi mi bana layık gördün?"

"Malia benim hayatım bu, yaşama şeklim bu. Ne bekliyorsun?"

"En azından bir hoşçakal demeni?"

"Vedalar iyi olmaz. Çünkü insanlar bunun son olmadığını düşünür. Ama çekip gidersem bir daha dönmeyeceğimi bilirsin diye düşündüm çünkü gittiğim zaman dönmeyeceğim Malia, bunu anlaman lazım."

"Gitmek zorundasın yani."

"Gitmek zorunda değilim, gitmeye mahkumum, ona zincirliyim."

"Zincirli olduğun şey bu mu yoksa Dean mi?"

"Her ikisi de. Ayrıca sakın Dean ile aramızdaki şeyi sorgulamaya kalkma. Bunun haddine olduğunu sanmıyorum."

"Madem bu benim haddim değil, defol git buradan." Ona kapıyı gösterdiğimde gülmeye başlamıştı.

"Zaten gidecektim, merak etme burada kalmak gibi bir niyetim yok."

Eline ceketini alıp kapıya doğru ilerlediğinde sinirle arkasından seslendim.

"Tebrikler, rolünde çok iyiydin. Bayağı inandırıcı oldu bu ama yemezler Kai. Yine de defolup gitmeni istiyorum. Dean konusunda ciddi olduğunu biliyorum ama sende şunu bil. Asla aranızdaki şeyi sorgulamam. Her ne kadar o benim ne  olduğumu öğrendiği anda beni öldürecek de olsa..."

Kai saniyelik bir an bana baktı. Sanki bir şeyler diyecek gibi olmuştu ama sustu.

Sonrasında "Bir daha yüzümü bile görmeyeceksin emin olabilirsin." Deyip çıkıp gitmişti.

Tamam eninde sonunda gidecekti biliyorum. Bunun sonsuza dek sürmeyeceği belliydi.

Ama kısa zamanda ona o denli alışmıştım ki...

Bir de bu şekilde gitmesi, sanki onun için hiç değerli olmamışım gibi davranması...

Seviştiğimiz zaman ona zarar vermemek adına verdiğim tüm o çabaların yanında sürekli bana güvenmesi ve sanki beni önemser gibi davranması....

Önemsediği şey ben miydim acaba?

Sanırım saçmalamaya başlıyorum. Ayrılık acısı mı çekecektim? Gereksiz yere triplere mi girecektim?

Hemde daha yeni tanıdığım bir adam için.

Kendimi üzmeye ya da sinir olmama bile değmeyecek birisi için fazla düşünceli davranıyorum.

Onun umrunda değilsem o da benim umrumda olmayacaktı.

Hayatımın salakça bir hatası olarak kalmasını sağlayacağım. Belki de en doğrusu bu olacaktır.

Peki neden iç sesim avaz avaz bunu yapamayacağımı söylüyordu?

Ya da neden onun gidişi beni bu kadar üzmüştü.

Atlattığım onca şeyin yanında kalp kırıklığı hiçbir şey gibi kalacaktır eminim. Bu nedenle bunu da kolayca atlatacağım.

"Kimseye ihtiyacım yok benim. Her zaman tektim ben ve öyle de kalmaya devam edeceğim."

...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin