68. bölüm

325 34 10
                                    

Katherine:

Malia elindeki kahve bardağı ile koltukta otururken öylece onu izlemeye başlamıştım.

Dün gece cidden zor geçmişti, Malia güçlü bir kız olsa da kırıldığını çok net bir biçimde görebiliyordum.

Zaten  gece boyunca uyuyamamıştı ve sabah da kahvaltı yapamayıp sadece kahve içmekle yetinmişti.

Ve şimdi de üçüncü kahvesini filan içiyor.

"Hayatına girmemiş gibi davranmalısın. Ben iki kez aldatıldım Malia, inan bana unutuyorsun. Biraz zor olacak ama unutacaksın."

Kafasını anladım dercesine salladığında telefonu çalmaya başlamıştı.

"Ah Mike arıyor, hissetti sanki." Telefonu açmayıp yanına koymuştu.

"Eski sevgilindi dimi?"

Evet dercesine kafasını salladı.

Onun yanına oturmak için ayaklandığımda telefonu ikinci kez çaldı.

"Bu çocuk neden bu kadar ısrarcı." Telefonu tekrar eline aldığında birkaç saniye eli titredi. "Kai arıyor."

"Hoparlöre al." Hemen yanına oturduğumda telefonu açıp hoparlöre almıştı.

"Hangi yüzle aradığını merak ediyorum." Diyerek telefonu açtı Malia. Karşı taraftan bir süre ses gelmemişti.

"Cevap vermeyeceksen telefonu kapatıyorum."

"Kapama." Diye ikaz eden bir ses doldu kulaklarımıza. Ama sonradan bir ses daha gelmedi.

"Bak Kai, tamam anlıyorum çekip gittin ve umrunda bile değilim ama arayıp beni daha kötü bir hale sokmak istiyorsan..."

"Malia beni dinlersen anlatacağım." Sesi çok... tuhaf çıkmıştı. Malia da fark etmiş olacak ki anında susmuştu.

"Bak, öylece çekip gitmek istemezdim. Ama... Bir sorun çıktı ve..."

"Sorun? Her zaman sorun çıkar zaten."

"Babam şu an yoğun bakımda." Kai bunu sesi titreyerek söylediğinde Malia öylece kalakalmıştı. "Doğaüstü bir olay dönüyor ve Dean ile bunu çözmeye çalışıyoruz. O yüzden gittim ve sana haber veremedim çünkü iyi bir zaman değildi."

"Kai ben... üzgünüm. Bilmiyordum."

"Sorun değil."

"Adresi mesaj atarsan yanına gelirim, yardımım dokunabilir."

"Gerekmez, burada olmasan daha iyi. Zaten iş sonuçlandığı zaman seni ararım. Belki yine oraya uğrarız. Yarım kalan işlerimiz var çünkü." Bunu derken sanki avcılık işlerini değil de bizi kastediyor gibiydi.

"Tamam anladım, kendine dikkat etmeye bak. Dean yanında mı şu an?"

"Hayır, seni arayacağımı söylediğim zaman beni yalnız bıraktı. Gerçi seni arayayım diye beni teşvik eden de oydu."

"Bak bu tuhaf geldi."

"Kalsan da gitsen de ona bir veda borçlusun Kai filan dedi. Öylece çekip gittiğini düşünmesin. Ben de haklı buldum."

"Sana kalsa böyle düşünmemi isterdin değil mi?"

"Bana kalmadığı için şanslısın." Dediğinde Malia biraz da olsa üzülmüş bir ifade takınmıştı. İğneleyici bir şeyler söylemek istediğine emindim çünkü Malia canı yandığı zaman bunu yapardı ama şu an... Kai'nin durumunu tahmin ettiği için çenesini kapalı tutuyordu.

"Babanın iyi olacağına eminim." Diyebildi sonunda.

"Ben de eminim. Dean dünden beri uyumayıp olayı araştırıyor. Ben de toparlanabilirsem ona yardım edeceğim."

"Toparlanacağına inanıyorum ben."

Bir süre ikisi de sessiz kalmışlardı. Sonradan Malia "Daha sonra ararım konuşuruz." Diyerek telefonu kapadı.

"En azından düşündüğün gibi çıkmadı Malia." Dedim kolumu ona sararak. "Yani bırakıp gitme olayı."

"Şu an onun yanında olmak isterdim."

"Dean onun yanında ve onun iyi olduğuna da adım gibi eminim. Bak, Dean bencil bir insan olabilir ama destek olma kısmında oldukça iyidir. Kendimden biliyorum."

"Farkındayım, o yüzden  içim rahat buna emin olabilirsin."

...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin