Dean'den
Katherine'in yanında ayrıldıktan sonra hızla Kai'nin yanına dönmüştüm.
"Herhangi bir şey?"
"Bence katilimizi buldum."
Cebimdeki telefonu çıkardım ve çektiğim fotoğrafları ona gösterdim.
"Austinkiler ile aynı yara izine sahip."
"Bence o avlanmıyordu, intikam alıyordu."
"Ne düşünüyorsun?"
"Katherine, onun dediğine göre ikinci mesajı sevgilisi çekmemiş ve Austin kameraların kapandığını da biliyormuş. Yani..."
"Yani birisine söylemiş olabilir. Austin'i kıskanan birisi yapmış olabilir."
"Benim aklıma Austin'in şu yanındaki kız geldi. Olayı biliyormuş ve mesajı da o çekmiş. Ve Austin'in evi de okula çok yakın."
"O yapmış olabilir diyorsun."
"Bence olabilir değil kesin o yaptı. Kai Katherine hala hayatta, kız ona sarabilir. Yarın onun evini gözetlemeye gitmeni istiyorum bende şu kızın evine gidip ne bulabileceğime bakacağım."
"Olur giderim tabiki."
"Malia ile olaylar nasıl?"
"Parayı yırtıp yüzüme attığından beri bir şey yaşamadık. İki gün sonraya sözleşmemiz dışında."
"Onun güzel bir fiziği var, ve siz ikiniz havuzdasınız. Yani... işler hala ilerlemedi mi?"
"Beni suda boğmak ile tehdit etti."
"Bence bu da bir gelişme sayılır."
"Bence de."
..
Ertesi günün akşamında şu kızın adresini bulup evine gitmiştim. Önce zile birkaç kez bassam da açan olmamıştı. Bunun üstüne cebimden kapıyı açmak için bir alet çıkardım.
"Umarım köpeğin filan yoktur."
Kapının deliğine aleti soktum ve üç beş hareketle kapıyı açtım.
Sonrasında hızlıca içeri girdiğimde fenerimi de cebimden çıkarmıştım.
"Güzel bir eve benziyor." Dedim kendi kendime. "Kai bu evi görse beş dakika içinde burayı da çöplüğe çevirirdi."
Evet Kai'nin benden daha düzensiz olması bazen delirmeme neden oluyor.
Biraz daha evi inceledim ve en sonunda yatak odasına girdim.
Birkaç çekmece kurcaladım, iç çamaşırı kısmında biraz uzun süre oyalanmış olabilirim.
Şu Austin denen çocuğu nasıl ikna ettiği belli oldu.
Neyse ölünün arkasından konuşulmaz...
İç çamaşırlarını çekmeceye bırakıp dolaptan uzaklaştım.
Birkaç dakika daha bu odada oyalandım.
Sonrasında bir şey bulamayıp başka bir yere geçtim.
Bodruma inme vaktim geldi sanırım.
O sıra Kai'yi aramaya karar vermiştim.
"Nasıl gidiyor?" Diyerek açmıştı telefonu.
"Evi inceliyorum ama henüz bir şey bulamadım. Sende bir şey var mı?"
"Dürbün ile evi inceliyorum. Katherine televizyon izliyor."
"Yatak odasını da inceledin mi bakayım?"
"Hayır, ben sen miyim?"
"Kimse Dean olamaz zaten, teşekkür ederim bu arada."
Bodruma doğru inerken sinyal azalmaya başlamıştı.
"Kai şu an telefon çekmiyor hat gideb... gitt bile."
Merdivenleri inerken yoğun bir aroma kokusu dolmuştu burnuma.
Sanki kokuları bastırmak için ağır bir parfüm kullanılmış gibi bir koku.
Merdivenleri daha hızlı şekilde aşıp aşağı kata indim.
Etrafta pek bir şey görünmüyordu ama çürümüş bir şeylerin kokusu gelmeye başlamıştı burnuma.
"Bu işin sonu iyi değil." Dedim kendi kendime. Birkaç şey itip daha ileriye gittim.
Sonrasında ise gördüğüm şey...
Böyle şeylere alışık olmasam eminim şimdiye kusmuş olurdum.
Parçalanmış ve neredeyse tamamen çürümüş birkaç cesede baktım öylece. Hemen ardından merdivenlerden yukarı çıkıp Kai'yi aradım.
Cevap vermeyince hızlıca mesaj atmıştım.
"Hemen oraya geliyorum, katilimizi buldum ve kendisi bir vendigo."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunt You Down
Fanfiction"Dostum bu kasaba yaratıklardan oluşan bir hayvanat bahçesi gibi." "Anlaşılan uzun süre burada kalmak zorundayız." ....