45. bölüm

400 49 6
                                    

Dean'den

"Tuz çemberinin içinden çıkmamaya çalış Katherine. Hayaletler tuzu geçemez."

Çemberin içine bağdaş kurup oturmuştum.

"Kolyeyi bulabilecek misin?"

"Deniyorum. Sende nerede kaybettiğini düşünmeye çalış."

"Kaç gündür düşünüyorum zaten."

"Daha fazla düşün Katherine, çünkü bu durum önemli."

"Baskı altında iyi düşünemem."

"Napayım gelip seni rahatlatmak için sana masal filan mı anlatayım ya da omuzlarına masaj mı yapayım?"

"Evet bence bunlar işime yarar."

Sinirle ona döndüğümde yüzündeki stres susmama neden olmuştu.

Her şeyi bir anda kaldırmasını bekleyemezdim ondan.

"Katherine sadece düşünmene ihtiyacım var. Kendi iyiliğin için."

"Bilmiyorum. En son duş alırken boynumdaydı. Belki de banyoda filan düşürmüşümdür."

"Banyo... tamam gidip banyoya bakacağım. Sen oradan ayrılma."

Hızla salondan çıkıp Katherine'in odasındaki banyoya yöneldim. Önce lavabo yanındaki dolabın çekmecelerine baktım. Daha sonra birkaç yere daha.

En sonunda lavabonun altına baktığımda ileride parlayan şeyi görmüştüm.

"İşte buradasın."

"Dean hemen buraya gelmelisin."

"Katherine bana iki saniye ver."

Kolumu uzatıp zor da olsa kolyeyi almıştım.

"Dean bu çember bozulmaya başlıyor."

Hızla yerimden kalkıp içeriye koştuğumda hayalet ile göz göze gelmiştim.

Cebimdeki çakmağı çıkarmaya çalıştığım esnada hayalet beni karşı duvara fırlatmıştı. Ve kolye de bir yerlere uçtu.

Harika daha kötüsü olamazdı.

Bekle, hayalet bana doğru geliyor.

Daha kötüsü de olabilirmiş.

"Seni de gördüm." Dedi hayalet bana doğru gelirken. "Katherine ile sizi gördüm."

"+18 sahneleri kastediyorsan eğer bizi izlemen çok ayıp Austin..."

"Seni de öldürmek büyük bir zevk olacak."

Birden boynumda elini hissettiğimde cebimdeki silaha uzanmaya çalışıyordum.

Beni tutup yan tarafa fırlatmıştı.

"Seni öldürmekten zevk alacağım."

"Austin." Arka taraftan gelen sesle o yöne bakmıştım. "Seni seviyorum ama üzgünüm, buraya ait değilsin."

Katherine elindeki çalmak ile kolyeyi yaktığında Austin'in bedeni alev almaya başlamıştı. Birkaç çığlık eşliğinde bedeni yok olduğunda gözlerim tekrar Katherine'i bulmuştu.

Yere çöküp elindeki yanmış kolyeye bakıyordu öylece.

"Ona ait olan son şeyi de kendi ellerimle yaktım."

Kendini ağlamamak için zor tutuyordu belli.

Aceleyle yerden kalkıp onun yanına gittiğimde ayaklanmıştı.

"Buradan gitmeni istiyorum. Seni görmek istediğimi sanmıyorum Dean."

"Bunu yapmak zorundaydın yoksa ikimizi de öldürecekti."

Bana bakmamaya özen göstererek konuşuyordu.

"Benden bunca şeyi bir anda kaldırmamı bekleme. Şu an yapmak istediğim son şey seni görmek."

"Tamam sorun değil. Böyle şeylere alışık birisiyim. Kendini toparlamaya bak ve bu şeyleri gerinde bırakmaya çalış. Eğer ki bir daha böyle bir şeyle karşılaşırsan beni araman yeterli."

"Bir daha böyle bir şey ile karşılaşmamayı tercih ederim."

"Katherine sevgilini ben öldürmedim ya da onun hayalet olarak üstüne salan da ben değilim. Ben sevgilini öldüren şeyi öldürüp sonrasında da seni onun intikamcı ruhundan kurtarmaya çalışan kişiyim. Bence bir şeylerin farkına varmanda fayda var. He illaki bir suçlu arayacaksan günah keçisi de olabilirim sorun değil. Kaybedecek bir şeyim yok çünkü."

Yandaki silahımı alıp sinirle evden çıkmıştım. Bu sinirim normal değildi. Neden bu denli sinirli yaklaştım ki şimdi...

Ya da neden bu kadar kafaya taktım söylediği şeyleri.

Açıkçası umrumda değildi.

Yine de yaptığım şeylerin bu kadar küçük görülmesi sinirimi bozuyordu.

Teşekkür beklemiyordum.

Ama en azından daha insani bir davranışı hak ediyorum.

...

Hunt You DownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin