Dean'den
Katherine ile konuştuğumuzdan beri gözüme uyku girmemişti.
Zaten uyku düzenimin içine etmiştim bu da tam üstüne denk geldi yani...
Koltukta oturur pozisyona geçip saçlarımı karıştırdım.
Sonrasında elime kumandayı alıp televizyonda gezintiye çıktım.
Bir kovboy filmine denk geldiğimde yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.
"Bununla idare edeceğiz artık."
Koltukta kendimi geriye verdiğimde aklıma evde EMF taraması yapmam gerektiği geldi.
Hazır Katherine uyurken bunu yapsam iyi olurdu. Impala'daki EMF araçlarımdan birini almalıyım.
Sessizce kapıya yöneldim ve yandaki komodinden evin anahtarını alıp hızlıca evden çıktım.
Biraz acele etsem iyi olurdu çünkü Katherine her an uyanabilir. Hatta benim gibi uyumamış da olabilir.
Arabadan hızlıca EMF araçlarından birini aldım ve eve geri döndüm.
Kapıdan içeri girdiğim anda EMF aracının telsiz kısmını çekip uzattım ve makineyi açtım. Salonda birkaç tur attığımda henüz bir sinyal elde edememiştim.
Katherine'in kapısına doğru gittiğimde EMF aracında hareketlenmeler olmaya başlamıştı.
"Yatak odasında fazla zaman geçirdiniz sanırım."
Yavaşça kapının kulbunu aşağıya indirdim. İçeriye kısa bir bakış attığımda Katherine'in uyumakta olduğunu görüp rahatlamıştım.
Tamam... üstü açılmış.
Dean sen direnci yüksek bir insansın. Orada öylece uyuyan bir kıza bakmayacaksın değil mi?
Bu Katherine bile olsa.
Yavaşça onun yanına gidip örtüyü üstüne doğru çektim.
Yani sonuçta bu işte dikkat önemli ve ben dikkatimi toplamak zorundayım.
Zaten eğer düşündüğüm gibiyse birazdan EMF aracı çıldıracak.
Derken dediğim gibi de olmuştu. Göz ucuyla Katherine'e baktığımda uyumaya devam ediyor olduğu gerçeği beni rahatlamıştı.
"Anlaşılan bir hayalet casper olayıyla daha baş başayız. Neyse ki seni yeterince çıldırmadan öbür dünyaya postalayabiliriz."
...
Evden ayrıldıktan sonra doğruca Kai'nin yanına gitmiştim.
"Dün gece yorucu mu geçti?" Dediğimde gülmüştü.
"Dün gece Malia beni çağırdı o yüzden işleri sana yıktım."
Şaşkınca ona baktığımda pislik bir gülümseme takınmıştı.
"Hazırım ve sen yine etraftasın işte dedi."
"Onunla yattın mı?"
"Evet, tabi geçici bir şey. İkincisin olmasını da istediğim söylenemez. Öyle unutulmayacak kadar mükemmel bir şey yaşamadık çünkü."
"Ondan uzak mı duracaksın yani? Pek inandırıcı gelmedi bana bu durum."
Gülümsediğinde nedense cevabımı almıştım.
"Her neyse, şu an olay o değil. Olay casperın mezarını kazıp onu güzelce ızgara yapmak."
"Dean, atladığın bir nokta var yalnız."
"Ne gibi?"
"Austin burada üniversite okuyordu ama ailesi burada değil. Onun mezarını kendi yanlarına aldılar."
"Ve???"
"Onların yaşadığı yer denizaşırı. Kısaca Impala ile gidemeyiz."
"Dostum, uçaklardan nefret ederim ben."
"Dean bende bayılmıyorum öyle uzağa bir yere gitmeye ama mecburuz farkındaysan. Bu gece yola çıkar yarın da geri döneriz merak etme."
"Yine de uçaklardan nefret ediyorum."
"Tamam sen hobi olarak yine nefret et ama şimdilik bunu bir kenara bırak."
Benim yanımdan uzaklaşıp dolabına yönelmişti.
"Ayrıca cidden uçak fobin filan yok değil mi?"
"Yok tabiki. Uçak fobisi ne öyle... hıh... uçakta yaratık avlamış insanım ben. Sadece... ayaklarım yere basınca daha rahat oluyorum."
"Bir kerelik katlanacaksın yapacak bir şey yok."
Demesi kolay tabi... o stresi ben çekiyorum sen değil...
Neyse sakin ol Dean sakin ol.
Sadece kısa bir uçak yolculuğu.
Başına en fazla ne gelebilir ki?
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunt You Down
Fanfiction"Dostum bu kasaba yaratıklardan oluşan bir hayvanat bahçesi gibi." "Anlaşılan uzun süre burada kalmak zorundayız." ....