"Evet millet, özet olarak açıklarsak İç Anadolu'daki Pimpinella L. Türü çalışmada morfolojik incelemesi yapılan bitkiydi. Meyvelerinden su buharı distilasyonuyla uçucu yağlar elde edildi. Anetol yüzdeleri hangi yöntemle tayin edilmişti söylemek isteyen?"
Ömer küçük sınıfa bir göz gezdirip cevabı alabileceği bir öğrenci aramıştı. Sınıftaki erkeklerin konudan tamamen kopuk, kızların ise ona doğru dalıp gitmiş bakışları istediği şey olmasa da beklediği bir şeydi.
"Tabii ki de hiç kimse. Evet, buradan sorumlusunuz, çıkabilirsiniz." Dedi elini ufak bir hareketle sallayarak. Sınıf boşalmaya başlarken masanın üstündeki eşyalarını toplamaya girişmişti.
"Hocam?" diye yanına yaklaştı bir kız. Ömer kafasını kaldırıp hızlıca kızı süzdü. Adının Derya olduğunu hatırlayabiliyordu.
"Bir sorun mu vardı Derya?" dedi doğrulup. Kız utana sıkıla, yerinde hafifçe sallanarak cevap verdi,
"Bu akşam bölüm olarak Santa Klas'da eğlence olacak. Finaller başlamadan stres atma gibi bir şey. Birkaç hoca geleceğini söyledi, sizin de gelmenizden mutluluk duyarız."
Ömer gülüp sakalını kaşıdı,
"Benim gibi sıkıcı bir dersin doçenti mi?"
"Aa hocam, haksızlık etmeyin kendinize! Dersinizin en büyük fanı değiliz ama bütün okul size hayran.." diye gözlerini kaçırarak mırıldandı kız. Ömer eşyalarını dosya çantasına yerleştirmişti, eline çantayı alıp ilerlemeden önce açıklamasını yaptı.
"Bugün bir araştırma için Kuzey Boğaziçine gideceğim, yetişebileceğimi sanmıyorum, dönüşte muhtemelen çok yorgun olurum. Size iyi eğlenceler Deryacım." Dedi ve kapıya yöneldi. Gömleğinin yakasını çekiştirirken bir an önce eve gitmek için sabırsızlanıyor gibiydi.
"Ömer!"
Koridorda ona seslenen kişiyi duyunca durdu ve yarım bir şekilde arkasını döndü. Sesin sahibi gözlerini devirerek gülümsemesine neden olmuştu.
"Nereye oğlum?"
"Eve, sonra kuzey boğaziçi'ndeki fundalıklara gideceğim, uzun gün olacak anlayacağın."
"Ya Ömer, sen niye böyle yapıyorsun kardeşim?"
Sinan üniversitedeki önü açık öğretim görevlilerinden biriydi, yaşına rağmen pratik kafası ve sorun çözme yeteneği onu iyi konumlara atmıştı. Dahası, Ömer'in en yakın dostuydu.
"Ne yapıyormuşum?"
"Ne kadar harikulade bir insan olduğunu saklıyorsun. İlla botanik sıkıcı diye sen de mi sıkıcı olmalısın?"
Ömer elini arkadaşının omzuna vururken cevap verdi,
"Daha kabak çiçeği gibi beni açacak bir şeyle karşılaşmadım demek ki."
"Kurudun Evrim'den sonra kurudun, o eski enerjini özledim be oğlum!" Dedi Sinan parmaklarının ucunu birleştirip havada sallarken.
"Lan 3 sene geçti, Evrimle ne alakası var? Sadece.. hayatımın durağan bir dönemi diyelim. Düzelir kardeşim merak etme." Diye güldü Ömer kaşlarını kaldırıp. Dönüp çıkışa yürürken Sinan yüksek sesle arkasından seslenmişti,
"Peri dokunuşu lazım sana periii!"
***
Ömer aslında Sinan'ın abarttığı kadar düz bir insan değildi. Eğlenmeyi severdi, ama eğlenmek bir süredir o kadar eğlenceli gelmediği için yerini başka şeylerle doldurmaya çalışmıştı. Tutkuları vardı, kendince maceraları. Herhangi bir botanik cennete gidip örnek toplamak, araştırmak, keşfetmek. Bir çok insana tuhaf gelen şeylerde bulduğu heyecanı herhangi bir gece Sinanla ya da tek başına dışarı çıktığı gece eve döndüğü kız veremiyordu. Zevk bile değildi bazen, ihtiyaçlarını karşılamak. Hayvanca olduğunu kabullenebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...