Ömer aniden derinleşen suda kendini ısıtacak zamanı bulamamıştı. Su birden beline geldiğinde dişlerinin arasından ince bir nefes aldı ve sıkılı yumruklarını açarak gevşetti. Birkaç adım daha attığında bunun belki de iyi bir fikir olmadığını düşünmeye başlamıştı.
"Dönüyorum!" dedi Defne birden, sözüne uyarak Ömer' e döndüğünde göz göze gelmişlerdi. Ömer kendini tutamadan Defne'nin beyaz gerdanına baktı.
Evet, bunu yapmak kesinlikle iyi fikir değildi.
Defne alt dudağını ısırarak gülerken Ömer'e yaklaştı, Ömer yutkundu, elleri suyun altından önünü kapamak için kullanırken başını yana çevirdi ve konuşmaya başladı,
"Gölün burası derin değil ama bazı yerleri öyle olabilir, çok uzaklaşma olduğumuz yerden."
"Merak etme kendimi kurtarabilirim." dedi Defne başını yana eğerek. Ömer etrafı izleme işinin gittikçe anlamsızlaştığını fark ettiğinde Defne'ye bakmaktan başka çaresi olmadığını anlamıştı.
"Baksana, rahat değil misin?" dedi Defne kollarını iki yana açarak. Ömer bir elini sudan çıkarıp saçının arkasını hafifçe kaşımıştı,
"Çıplaklık düşmanı değilim, sadece nasıl açıklasam.. bunu istenmeyen kişilerin görmesine gerek yok, utanç verici."
"Bence utanman gereken bir görüntün yok." dedi Defne. Ömer hızla başını kaldırıp gözlerini kısarak Defne'ye baktı,
"Nasıl?"
Defne kıkırdayıp Ömer'e bir adım daha attığında Ömer sırtını dikleştirip yutkundu, bu kız bir değişik bakmaya başlamıştı ama hayırlısı...
"Şu sıralar aklıma bir şey takılmaya başladı Ömer." dedi Defne yüzünü ciddileştirip. Ömer kaşlarını merakla çattı ve başını öne doğru hafifçe uzattı. Defne devam etti,
"İzlediğim şeylerin çok büyük bir kısmında kadınlardan, erkeklerden, aralarındaki şeylerden bahsediyor. Benim erkekler hakkında tek bildiğim sensin. İzleyerek çok şey öğrendim ama bazı şeyler anlaşılmıyor, anlayamıyorsun. Bana aşkı anlattığından beri düşünüyorum."
"Aşkı yaşamadan asla anlayamazsın Defne." dedi Ömer hafifçe gülerek. Kız başını yukarı doğru kaldırıp masmavi gökyüzüne gözlerini kısarak baktığında kuğu gibi boynunda gözlerini dolaştırdı Ömer. Etrafındaki su ısınmış gibiydi, bakışları bir su damlası gibi Defne'nin boynundan aşağı kayarak göğüslerinin arasından göle düşerek kayboldu.
"Belki anlayamam, ama sadece tahmin edebilmeye de razıyım. Bana anlatmadığın, anlatmaktan kaçtığın şeyler var, hissedebiliyorum."
"Bilmene gerek yok.. inan iyiliğin için Defne."
"İyiliğimi ben düşünebilirim." dedi Defne, artık çok yakınındaydı. Ömer üst bedenimi oynatmadan kalçalarımı ne kadar geri çekebilirim oyununda rekora koşuyor gibiydi. "Hiçbir şeyin pişmanlığını yaşamadan geri dönmek istemiyorum Ömer..."
"İncinmekten korkmuyor musun?" dedi Ömer, "Anne Karenina'yı taklit ediyor zaman, atıyor kendini raylara. Neden her aşk bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka demişler bir şiirde. Burada böyledir Defne, acısız aşk yoktur, bunu tecrübe etmek ister miydin?"
"Ömer." dedi Defne ciddi bir şekilde. Çenesini hafifçe yukarı kaldırmıştı. "Hayat acıdır. İnsanlar için de, periler için de, bütün alemlerde hem de. Korkmak korkaklık değildir, korktuğun için vazgeçmek korkaklıktır."
"Yani eğer senin başına gelseydi... korkaklık yapmazdın. Öyle mi?"
Defne cevap vermeden öylece Ömere bakmaya devam etti, Ömer de gözlerini kırpmadan Defneye bakmayı sürdürdüğünde Defne usul bir sesle cevap vermişti, "Böyle giderse hiçbir zaman emin olamayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...