hatalar affola...
*******
Ömer içeri doğru koşarken telaştan beyni uyuşmuş gibi hissediyordu. En son Defne'ye Duygu'nun yanına gitmesini söylemişti. Bu işle Defne'nin bir ilgisi olabilir miydi? Ömer bu olaya sebep olabileceğinii düşündükçe boğazı düğümleniyordu. Yardığı kalabalıktan sonunda ortaya bakabildiğinde doktor olduğunu bildiği iş arkadaşının kızın başında nefes almasını sağlamaya çalışıyordu. Kafasını kaldırıp hala oturduğu yerde şokla yere bakan Defne'yi gördü. Büyük adımlarla yanına varıp elleriyle sıkıca kollarından tuttu,
"Defne!"
"Hı?" dedi Defne kafasını kaldırıp. Şaşkın ve korkmuş gözüküyordu,
"Ne oldu?"
"B-ben.. bilmiyorum. Düştü." Dedi Defne eliyle yeri işaret edip. Ömer elini kaldırıp parmağıyla Defne'nin dudağının ucundaki çikolatayı sildi. Arkadaki bar tezgahında hala altında mumu yanan fondü tabağını görüp yutkundu. Çehresini Defne'ye çevirdi, kız onun çatık kaşlı ifadesinden ürpermiş gibi bakıyordu. O sırada gelen sağlık ekipleri kalabalığı bıçak gibi yarıp insanları dışarı çıkarmakla meşguldü. İki adam kızı yerden çuval gibi kaldırıp basit sedyeye koydu. İki ucundan kaldırıp ambulans kar motoruna götürürken Defne farkında olmadan Ömer'in kolunu sıkmıştı.
"Gidiyoruz." Dedi Ömer Defne'yi bırakıp montlarını alırken. Kırmızı montunu Defne'nin omzuna koyup hızlıca kendininkini giydi. Defne'nin önünü kapamasına fırsat vermeden bileğinden tutup dışarı sürüklemişti. Sessizce onları izleyen Sinan'ı unutmuş gibiydi.
Ömer'in 2 saatliğine kiraladığı kar motoruna binerken Defne'nin elleri, bacakları, her yeri titriyordu. Kollarını adamın beline doğru dolarken bunu hisseden Ömer soğuktan olmasını ummuştu. Defne'ye soracağı soruları vardı, cevaplarından deli gibi korktuğu soruları en fazla ne kadar geciktirebilir bilmiyordu. Eldivenli elleriyle kollara sımsıkı tutunup motora hız vermeye başladığında araç öne doğru fırladı. Yukarı doğru zar zor yürünen karda uçarcasına ilerlerken Defne'nin düşmemek için onu sımsıkı kavrayan ellerinden destek almaya çalışıyordu. Duygu ölmemeliydi, bunun verdiği korku ve ölümle yüzleşme yetmezmiş gibi Defne'nin, dolayısıyla kendisinin sebep olma ihtimali boğazını sıkıyordu. Bir kez daha birinin ölümüne sebep olamazdı.
Kısa bir süre sonra hastanenin önüne gelmişlerdi. Kar motorunu bırakıp hızlı adımlarını içeri yönlendirdi, Defne de arkasından ufak ama seri adımlarla takipteydi.
"Duygu Nacaroğlu. Az önce gelmiş olmalı." Dedi önüne çıkan ilk hemşireye. Hemşire eliyle bir koridoru işaret ettiğinde koşarcasına yürümeye devam etti. En sonunda koridora girip kıza adrenalin verilen odanın camı önünde durmuştu. Nefes alması için ağzından tüp sokulmuştu, başındaki doktor ve hemşireler telaşlı değildi, sadece genel hızlarında olduğunu sanıyordu Ömer. Yutkunup alnını cama yaslarken Defne'nin hıçkırığını duymasıyla arkasını döndü. Kız koridordaki oturma yerine çökmüş, önüne açtığı ellerine bakarak sessiz hıçkırıklarla ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...