Merhaba! İnternet sıkıntım nedeniyle geçen bölümki yorumlarınıza dönemedim ama hepsini okudum ve özellikle bazılarını da bu sıkıntım çözülür çözülmez mutlaka döneceğim! Bu bölümü de epey uğraş sonucu yolluyorum umarım değer. Öptüüm.
Defne uyandığında gözlerini açmadan kollarını yukarı doğru kaldırmış gerinirken üstündeki kumaşın azlığı dudaklarına belli belirsiz bir gülümseme yerleşmesinde etkiliydi. Yumuşak bornoz yorganın altındaki bacaklarında dağılmış, ona olabildiğince geniş bir alan sağlamıştı. Belindeki kuşağı çözmüş olduğu için önü de açılmıştı, ama göğsüne kadar yatak örtüsü çekiliydi. Defne bu yumuşak ve hoş kokulu örtüye sıkı sıkı sarılmak ve bırakmamak istedi. Bunun sebebi muhtemelen hafif yağmur sesi ve soğuk havaydı.
Gözlerini açıp başını tembelce yana doğru çevirdiğinde onu izleyen gözler şaşırttı, ama dudaklarındaki gülümseme daha da büyüdü. Ellerini nemli saçlarının altına koyup uykulu sesiyle mırıldandı,
"Günaydın mı?"
"Günaydın." Dedi Ömer siyah irilerini Defne'nin uykulu yüzünden çekmeden. Gece sürekli uyanıp uyanmıştı, o kadar uyarıldıktan sonra bir türlü kendine gelememek bir yana, her yerine basan ateş, nemli saçlarının güçlendirdiği baş ağrısı, nefes almasını zorlaştıran tıkanıklıklar hayatının en verimsiz uykularından birini vermişti ona. O da baş ucu lambasını açıp Defne'yi izlemişti uyandıkça.
"Çok güzelsin." Dedi Defne ona sırıtmaya devam ederken. Dün gece yarım kalmasına rağmen gerçek değil gibiydi. Gözlerini kapadığı an elinin altındaki pürüzsüz, şahane kıvrımları hissedecekti.
"Sen de... Ama tuhaf gözüküyorsun." Dedi Defne, adamın göz altında hafif morluklar oluşmuştu. Bir elini siyah saçlara doğru atıp arasından geçirdi, "Neyin var?"
"Biraz soğuk aldım galiba. Ama iyiyim şu an, bana sadece baktığında bile iyileştiriyorsun."
Defne gülümserken Ömer'e doğru yanaştı. Kalın örtünün altında kollarından bornozu sıyırıp Ömer'e sararken Ömer gözlerini kapayıp alt dudağını güç almak ister gibi ısırmıştı.
"Soğuk aldıysan ben seni ısıtırım da. Ama... çok sıcaksın."
"Ateşim mi var?" diye mırıldandı Ömer. Kaşları çatılmıştı. Aslında ateşinin Defne kollarında çıplakken yükselmesi normaldi ama yorgunluk şu an içindeki göğsüne yumruklar atan gorilin uyanmasını baskılıyordu.
"Öyle miyim? Sendendir o." Dedi yine de. Elleri üstlerini örten örtünün altından Defne'nin sırtında dolaşmaya başlamıştı. Defne bacaklarını bacaklarına sürttükçe küçük iç çekişlerini yutuyordu. Defne başını kaldırıp çenesini Ömer'in çıplak göğsüne dayadı.
"Soğuk aldıysan neden böyle yattın?"
"Takım elbiseden başka kıyafetim yoktu." Dedi Ömer. Aslında basan ateşle gece böyle uyumak işine gelmişti. Ama eğer gerçekten hastalanıyorsa bu başına bela olacak demekti. Defne doğrulup üşüdüğü için bornozu geri üstüne geçirmişti. Ömer kedi gibi Defne'nin yastığına doğru kıvrılırken Defne hafifçe arkaya doğru dönüp kaşlarını çattı,
"Bu ne böyle?" dedi şaşkınlıkla. Ömer kafasını çevirip Defne'nin odağına baktı. Yattığı yastıkta terlediği için iz çıkmıştı.
"Gece biraz terledim. Ondan olmuş."
"Normal mi bu?" dedi Defne, sesine ince bir endişe sızmıştı. Ömer gülümseyerek başını salladı. Defneyi kollarından tutup çıplak göğsüne doğru çekerken çatallı sesiyle mırıldandı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...