Ömer evin içinde kızın çıkmasını beklerken kızın aç olabileceğini hatırlamıştı. Hemen tencereye su, makarna ve tuz koyup ocağı açtı ve saate baktı. Banyoda kızı bırakalı yarım saat olmuştu, acaba işi bitmiş miydi ki?
Birden aklına gelen şeyle oturduğu yerden fırladı, ya küvetin içinde bayılıp kalmışsa diye düşünüp banyo kapısının önüne dikiliverdi.
"İyi misin?" diye tıkladı kapıyı. Ses gelmediğinde daha şiddetli vurup daha yüksek sesle konuştu,
"İçeri geliyorum bak ona göre?"
Birden kapı kendi kendine araladığında Ömer şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. İçindeki ürpermeyi durduramıyordu. Tereddütle aralanmış kapıyı ittirdi ve korka korka gözlerini küvete çevirdi.
Kızın kızıl saçları şampuanla köpürmüş ve tuhaf bir hal almıştı. Köpükler gözüne doğru indiği için gözlerini sımsıkı yummuş elleriyle temizlemeye çalışıyordu.
"Duurr, dur ne yapıyorsun?" dedi telaşla Ömer. Şimdi de kızın beyin sarsıntısı geçirdiğinden şüpheleniyordu.
Eline duş ahizesini alıp kızın arkasına bir tabure çekti. Suyu açıp saçlarına tutarken diğer eliyle şampuanı akıtmaya başlamıştı.
"Allahım şu halime bak.." diye mırıldandı sıkıntıyla. Koskoca bir kadın küvetinde 3 yaşında bir çocuk masumiyetiyle oturuyordu, ve Ömer onun saçlarını yıkıyordu.
Kızın fazlasıyla köpürmüş saçları parmaklarının arasından geçerken Ömer tellerinin ne kadar yumuşak olduğunu düşünmeden edemedi. İpek gibiydi saçları, yumuşacık, dolgun ve parlaktı. Televizyonlardaki şampuan reklamları mankenlerini hatırlatıyordu Ömere. En sonunda saçı şampuandan arındığında suyu kızın yüzüne tuttu. Kız elleriyle yüzünü sıvazlayıp gözlerini ovuşturmuştu. Kapadığı suyun ahizesini kenara bırakıp kızın saçlarını iki eliyle toparladı. Suyunu sıkarak kıvırırken kızın açıkta kalan bembeyaz omuzları ister istemez yutkunmasına sebep olmuştu.
"Bak, vücudunu durulayıp çıkman gerek. Çünkü gerçekten ne olduğu hakkında konuşmamız ve ona göre hareket etmemiz gerekiyor." Derken kapıya ilerledi ve geniş bir vücut havlusuyla saç havlusunu kızın görebileceği şekilde astı. "Çıkınca bunlarla kurulan, ben yatağa temiz kıyafetler bırakacağım. Giyin, olur mu?"
Kızın gözlerine bakmaya cesaret ettiğinde nefesini tutmuştu. Her ne kadar şampuanı bitkisel özlü olsa da kızın gözlerini kızartabilmişti. Kız masum bakışlarını Ömerin üstünde dolaştırdı. Ömer gözlerini kaçırıp yutkundu, o sırada aklına kızın bacağındaki çizik gelmişti.
"Ha bir de, gelirken bacağını tel çizmişti. Onu bir kontrol etmem gerekiyor, sorun olur mu?"
Parmağıyla kızın bacağına doğru işaret ettiğinde kız gözlerini köpüklü suyun içindeki bacaklarına çevirdi. Ardından birden bacaklarını sudan çıkaracak şekilde kaldırdığında Ömer gözlerini büyüttü. Kesinlikle çok tuhaf bir şeyler oluyordu.
Tedirgin bir şekilde çizilen bacağını tutup baktı, çizik dizinin alt tarafında, baldır kısmında olmuştu. Ama Ömer kızın topuğundan tutup oraya buraya çevirirken olduğuna emin olduğu ize dair hiçbir şey bulamamıştı.
"Ama nasıl.. Eminim ben buradaydı!" dedi şaşkınlıkla. Kız da başını öne doğru uzatmış Ömer'in baktığı gibi merakla kendi bacağına bakıyordu.
"Yaran.. kaybolmuş." Dedi Ömer kendi kendine. Kızın topuğunu bırakıp kapıya tutundu ve daldığı düşüncelerden çıkmadan mırıldanarak konuştu,
"Suyla durulanıp şey yap sen, burda da havlu.." dedi eliyle işaretler yaparak. O işaret ederken kız da ahize ve havlulara bakmıştı. Ömer banyodan çıkıp kapıyı kapadı, yatağının üzerine oturup gözlerini yere dikti,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...