4.4

7.4K 561 342
                                    

Güneş kendini tamamen sergileyip dışarıdaki beyaz karın üzerinden yansımasıyla havayı pırıl pırıl yaparken koltukta sere serpe uzanan iki kişinin çıplak teni geniş bahçe camından giren bu yalancı ışınlarla ısınıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneş kendini tamamen sergileyip dışarıdaki beyaz karın üzerinden yansımasıyla havayı pırıl pırıl yaparken koltukta sere serpe uzanan iki kişinin çıplak teni geniş bahçe camından giren bu yalancı ışınlarla ısınıyordu. Ömer ateldeki kolunu arkaya doğru atıp koltuğun kol kısmına yerleştirmişti. Açtığı bacaklarının arasında uzanan Defne'nin başı göğsü ve karnı arasında bir yerdeydi. Kızın aralık dudakları adamın esmer tenine açılmıştı. Bir kolu koltukla aralarına sıkışmışken diğeri aşağı sarkıyordu. Çıplak teninde adamın bir eli duruyordu.

Ömer sırt ağrısıyla kıpırdanırken gözlerini araladı. Bacaklarındaki ağırlık daha görmeden onu gülümsetmişti. Parmaklarının değdiği soğuk teni biraz daha gezdi, ardından doğrulmaya çalışıp bu şekilde uyumalarına kendi kendine hayıflandı.

"Güzelim..." dedi parmağını Defne'nin dalga dalga kıvrılan kızıllarına götürüp. Saçları karışıklaşıp düğümlenmişti, bu görüntüsüne rağmen tanrıça olabilecek kadar güzeldi. Defne kıpırdayıp dudaklarını oynattığında Ömer'in üşümüş teninde sıcak bir kıpırtı oluştu. Ömer uyandırma çabasına ara vermeden devam etti,

"Buz gibi olmuş tenin kalk yatağa geç en azından." Dediğinde Defne tembel bir şekilde kafasını kaldırdı. Ömer'in gülümseyen uykulu suratını görünce ellerinden destek alarak dizleri üstünde minderde doğrulmaya çalıştı. Yumruklarını gözlerine götürüp ovalarken omuzlarını arkaya atarak gerinmeye başladı. Ömer'in gözleri bitap düşene kadar önünde kıvrılan güzel hatları takip etti. Göğüs uçları üşümekten sivrilmiş, beyaz teni dökülen şaraptan kalan artıklarla şekerli bir şekilde parlıyordu.

"Bir banyoya ihtiyacın var." Dedi şarabın saçlarına da bulaştığını fark edip. Defne dudağını büküp elini üzerinde dolaştırdı,

"Üşümüşüm."

"Bugün güzel bir planımız var. Erken çıksak iyi olur aslında." Dediğinde Defne ağlamaklı bir şekilde surat asmıştı. Ömer onun çenesini tek eliyle kavrayıp kendine çekti. Buruk şarap tadının hüküm sürdüğü dudakları içine çeker gibi öpüp geri bıraktı,

"Mızmızlanma pişman olursun benden demesi. Hadi." Diyip ayağa kalktı, Defneyi sağlam koluyla belinden kavrayıp kaldırmaya çalıştığında kız bir çığlık koparmıştı,

"Tamam tamam geliyorum!"

Bir sonraki adım akan sıcak suyun altında Defne'nin saçlarını bembeyaz yapana kadar şampuanla köpürtmekti. Defne duş ahizesinin başlığını çevirip dururken Ömer eline tarak aldı. Defne o sırada başlıktan gelen tazyikli suyun aniliğiyle geri sıçramıştı. Vücudu Ömer'e çarptığında Ömer onu belinden kavrayarak ayağının kaymasını engelledi. Duşta kolunu atelden çıkarsa da hissizdi, Defne ona dönüp koluna baktı. Tekrar yüzüne baktığında Ömer de onu izliyordu.

"Acıyor mu?"

"Hissetmiyorum şimdilik. Acımıyor yani."

"Hareket ettirebilir misin?"

Bir Deli PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin