1.2

12K 884 466
                                    

(Bölüm şarkısı; Roar - Katy Perry, belki şarkıdaki gibi Ömer Defne'nin kükremesini görüyor/duyuyordur. )

Ömer dudaklarının hareketini kestiğinde tuttuğu nefesini usulca verirken dudakları hala temas ediyordu. İkisi de gözlerini açmamıştı. Defne dudaklarındaki ıslak izin üzerinde Ömerin sıcak nefesini hissediyordu, yutkunamıyordu bile. Her yerini karıncalı bir his kaplamıştı, kafası patlayacak gibiydi, yanaklarının cayır cayır yandığını hissediyordu ama elleri ve ayakları buz tutmuştu. Kalbinin çarpıntısı kulaklarında uğulduyor, diğer her sesi kapatıyordu. Karnında bükülüp kalmaya zorlayan tuhaf bir ağrı vardı.

Ömer dudaklarını ayırarak geri çekildiğinde Defne gözlerini aralamış ve adama bakmıştı. Ömer arkasına yaslanıp iki eliyle direksiyonu kavradı. Defneye bakmadan alt dudağını dişledi, direksiyonu tutan elleri sıkılaşmıştı. Nefes alış verişini sakinleştirmeye çalışsa da o geniş omuzları inip kalkıyordu.

"Eve gidelim mi?" dedi çatlak çıkan bir sesle. Ardından hafifçe öksürüp boğazını temizledi, Defne başını hafifçe eğerek yüzüne bakmaya çalıştığında aniden kafasını çevirerek Defneye hızlı ve kararsız bir bakış attı. Gözü kızın dizlerindeki hırkayı bulduğunda sormadan alıp kendi kucağına bıraktı.

"Artık bu konuyu kapatabiliriz." dedi, ama sesi yine çatlak çıkmıştı. Defne belli belirsiz başını sallarken Ömer arabayı çalıştırıp iki elini direksiyondan ayırmadan diken üstünde oturur gibi eve sürmüştü.

Eve girdiklerinde Ömer direk odasına gitmişti, Defne şaşkınlıkla salonda kalakaldı, Ömer'in arkasından baktı. Ömerin kapısı kapandığında derin bir nefes alıp kendini koltuğa bıraktı. Televizyonun siyah ekranından yansıyan görüntüsüne baktı. 

"Neden bir şeyler söylemedi?" dedi kendi kendine. Dudaklarının iç kısmını ısırıp iyice silinen dudaklarına baktı. Elleri tereddüt içinde dudaklarına dokunduğunda o anı hatırlamasıyla titrek bir nefes verdi. Becerememiş miydi acaba, yoksa Ömerin hoşuna mı gitmemişti sadece? Gelir gelmez kapısını kapatıp gittiğine göre bir şeyler tersti. Defne gözlerinin yandığını fark ettiğinde parmakları dudaklarından gözlerine kaydı. Parmak uçlarına bulaşan hafif ıslaklığa bakarken dudaklarını öne doğru büzdü. Göğüs kafesindeki yangın hala sürüyor, sanki üzerinde tutan dumanı nefes yollarını tıkıyordu.Saçlarını iki eliyle tutup yana alarak ensesini havalandırdı. Epey terlediğini fark etmişti. Gözlerini çok yorgun hissediyordu, Ömerin odasındaki banyoyu kullanması gerekecekti ama karşılaşmaktan çekiniyordu. Belki de biraz beklese iyi olurdu, en azından şu aptal sıcaklık bedeninden dağılana kadar.

Ömer kapısını kapatır kapatmaz sırtını kapıya yaslamış ve yere doğru kaymıştı. Nefes almakta zorlanır gibi gömleğinin yakasını gevşetti. Üzerindeki ceketi fırlatmak istercesine çıkarıp yere attı. Ayaklarıyla ceketi ittirirken derin derin nefes almaya devam ediyordu.

Unutmakmış... Bunu unutması için kafasına sert bir darbe almak bile yetmezdi. Ömer adını unutup bu öpücüğü unutmayacağından emindi. 85 yaşında bir dede olduğunda bile bu öpücüğü hatırlayıp uyarılabilirdi. Başını ellerinin arasından kurtarıp açık penceresine doğru bakındı. Rüzgar perdesini havalandırıyordu. Ömer sıkıntılı bir nefes verip ayaklandı. Üzerindekileri çıkarıp rasgele etrafa fırlatırken daha çok kendine kızgındı. Sonunu bildiği bir yola neden giriyordu, Defne oltanın ucundaki kancaya takılı yem gibiydi, bir kere kendini kaptırdığında ne kadar çırpınırsa o kadar acıyacağını, sona kadar sürükleneceğini biliyordu. 

Ömer önce aldatılmış, sonra terk edilmişti. Hayatında yaşadığı en büyük yıkımlardan olmuştu bu, bir kez daha yalnız kalacağını biliyordu ve bir kere daha katlanabileceği bir acı çeşiti miydi bu? Hiç sanmıyordu. Kendini duşakabine sokup soğuk suyu açtı. Kafasını mermer duvara yaslayıp soğuk suyun üzerinden akmasına izin verirken koca bir yangına kovayla su atıyormuş gibi hissetmekten kendini alamıyordu.

Bir Deli PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin