1.6

10.9K 845 659
                                    

Döndüm! Sabrınız için çok teşekkürler, sizi bölümle baş başa bırakıyorum...

Defne Ömer'in hiç yeni uyanmışa benzemeyen iri gözleri, çatılmış kaşları, aralık dudaklarına dikkatle baktı. Ellerini arkasına doğru yaslamış, hafif eğik bir duruşla doğrulmuştu. Yatakta açık duran bacaklarının üstünde, kucağında ince pike toplanmıştı.

Niye geldiğini nasıl açıklayacaktı ki? Karşındaki odada senin duygularının getirdiği yoğunluktan dolayı uyuyamıyorum, sağa sola dönüp duruyorum, gelip bir ne oluyor diye kontrol edeyim diyemezdi ki! Eli hala kapının üzerinde duruyordu, dudaklarını araladığında ağzından çıkacak şeyleri kontrol edememekten korkuyordu.

"İyi misin?" dedi en sonunda. Ömer bir saniye tepkisiz kaldı, ardından derin bir nefes alıp başını yatak başlığına yasladı.

"Evet... Bir şey mi oldu sen niye geldin?" dedi Ömer, az önceye göre rahatlamış gözüküyordu.

"Ben.. uyku tutmadı." dedi Defne, yalan söylemiyordu gerçekten Ömerde kopan birtakım fırtınalar nedeniyle uyku tutmamıştı.

Ömer Defne'nin kaçırdığı gözlerine bakmaya çalıştı, şimdi ne yapmalıydı ki? Az önce rüyasının gerçek çıkacağına ya da aynı rüyayı görecek olduğuna çok inanmıştı. Endişe ve bir zayıflık anına denk gelen iradesizlik gözünü karartmışken böyle normal bir bahane aklına gelememişti.

"Ne yapmak istersin?" dedi sadece. Defne penceresine doğru yürürken onu duymamış gibiydi. Alnını cama yaslayıp dışarıya baktı. Gecenin bu saatinde neden kuvvetle anlamsız şeyler hissettiğini öğrenmek istiyordu. Defne nefesinin kesildiğini zannetmişti, bedeni gittikçe sıcakladığında pijamalarını çıkarmış, yine de rahat edememişti.

"Hava çok sıcak. " dedi ve Ömere döndü. Ömer başını sallayarak onu onaylamıştı.

"Bende bunaldım, haklısın. Bahçeye çıkalım istersen?"

"Uyumak istiyorum, uyuyamıyorum. Sana da oluyor mu?" dedi Defne ciddiyetle. Ömer dudaklarını birbirine bastırıp ıslattı, bilmez miydi hiç...

"İstersen ılık bir duş alıp dene." dedi, ardından aceleyle doğrulmaya çalıştı. Oturur pozisyona geldiğinde duraksayıp kucağındaki pikeye baktı, sonra kafasını kaldırıp Defneye.

"Ben de gireyim hatta. Önce mi gireyim, sonra mı gireyim?"

"Önce gir." dedi Defne gülümseyip. Ömer utanır gibi başını eğmişti, pikeyi kenara doğru bırakıp hızlıca ayağa kalktı. Banyosuna doğru giderken Defne onun küçük güzel poposuna bakmaktan kendini alamamıştı. Kapı kapandığında elini dudaklarına bastırıp kıkırdadı, niye çekiyordu ki dikkatini şimdi? Herkeste vardı sonuçta!

-

Ömer duştan çıktığında gördüğü şeyi beklemiyordu, Defne'nin sabahlığı kenara koyulmuştu, üzerine örttüğü pike kalçasının altına kadar sıyrılmıştı. Bacakları ayrıktı, yatakta hafifçe bükülmüş, Ömerin yastığına sarılmıştı. Üstünde iç çamaşırlar vardı çok şükür ama.

Ömer yatağın kenarına oturup Defneyi izledi. İnkarı çoktan geçmişti, acıyı kabullenmişti. Belki de kadere kendini teslim etmeliydi, zamanı gelene kadar tadını çıkarmalıydı. Bunun için illa sevgili olmalarına gerek yoktu hem, Defne'nin sınırlardan haberi yoktu nasılsa. Bazı şeyleri esnetmek çok da sorun olmazdı belki.

"Her kutsanma bir lanettir." diye mırıldandı uyuyan Defne'nin saç uçlarına hafifçe dokunarak. "Benim varlığım seninki kadar tertemiz değil Defne, senin kadar masum değil. Bir gün anlarsan umarım affedersin, anlarsın beni." dedi ve sessizce yatağa uzandı. Burnunu kızın saçlarına doğru yaklaştırıp derin bir nefes aldı, elini nazikçe beline doğru sararken Defne kıpırdanarak ona doğru kaymıştı. Ömer pikenin üzerinden onu tutarken her an uyanacak telaşıyla nefesini bile tutmuştu, Defne en sonunda kıpırdamasını kaybettiğinde Ömer sessiz bir nefes verdi ve gözlerini kapattı. Mis gibi kokusu ruhuna serinlik veriyordu. Kollarındayken o kadar gerçekti ki her şey. Sanki her zaman yanı başında olabilecek, kokusu, bedeninin ılıklığı asla kaybolmayacaktı.

Bir Deli PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin