Defne tüm gece heyecanın verdiği uykusuzluk ve gerginlikle sabahı etmişti. Bugün Ömer'in okulda olacağını biliyordu. Erkenden hazırlanıp odasından çıktı, mutfakta bir şeyler atıştırmaya çalıştı, ardından salona geçip koltuğa oturdu. Sinan'ın çıkmasını beklese daha iyiydi, tek başına gidemeyecek kadar stres dolu ve dalgın hissediyordu.
Oturduğu yerde farkında olmadan uyuklarken duyduğu sesle yerinden fırladı, Sinan üzerini giyinmiş mutfağa doğru giderken Defne'yi fark edip durdu,
"Defne? Bir yere mi gidiyorsun? Bırakayım istersen."
"Evet, şey, Sinan.. bey, Sinan bey. Benim Ömer'i görmem gerekiyor acil biraz. Bugün okulda olacağını söylemişti, ben de sizinle gelsem oraya?"
"Tabii, Müjde'ye de söyleyelim Asım'ı ona göre ayarlasın."
"Teşekkürler." Dedi Defne. Sinan mutfağa geçtiğinde Defne de yatak odasının kapısına gelip kapıyı çaldı. Artık kapı çalmayı bile öğrendiğini fark edince kendi kendine gülümsedi.
"Gel."
Defne kafasını içeri uzattı, Müjde uzanıyordu, iki eli de alnındaydı. Uyanıktı ama ayılmaya çalışıyor gibi bir hali vardı. Asım ise beşiğinde duruyordu. Sessizliğine bakılırsa uyuyor olmalıydı.
"Müjde, benim bugün dışarı çıkmam gerekiyor da... Nasıl yapalım?"
"Hı." Dedi Müjde, yatakta doğrulup ellerini iki yanına koydu. "Ha canım, işin mi var, tabi git. Asım'ı yanına alma şansın var mı hiç?"
"Çok ilgilenemem, bugünlük izin alsam?"
"Tamam hayatım alabilirsin tabi. Ben yanımda götürürüm, ne zaman biter işin?"
"Hiç bilmiyorum. Haber vermeye çalışırım. Sinan beyle çıkacağım."
"Anlaştık tatlım, işine bak sen. Görüşürüz sonra."
Defne başını eğerek hafif bir selam verdi, odanın kapısını çekip çıktı. Salona döndüğünde Sinan elinde bir sandviçle koltuğun tepesine oturmuştu.
"Hah, hazırsan çıkalım." Dedi kalkıp. Defne adamın arkasından dudaklarını yolarak ilerlerken heyecandan mı, psikolojik mi, cidden mi bulandığını bilemediği karnına iki elini koydu. İhtimalleri düşündükçe göz bebekleri ısınıyordu, derin bir nefes eşliğinde yaşlanmak üzere yanıyorlardı. Defne nefesini tuttu, göz yaşlarını da en azından şimdilik aynı şekilde tutması gerekirdi.
-
"Kimler gelmiş?" diye kocaman bir gülümsemeyle odasına girdi Ömer. Defne masanın üstüne oturmuş onu bekliyordu. Gergin olsa da gülümsedi, ama gözlerine ışıldamayan tebessümü Ömer fark etmişti. Kadının tam önüne gelip elini tuttu, "İyisin değil mi?"
"Bir şey söylemem gerek sana. Ben de tam bilmiyorum ama, beraber keşfedelim istiyorum."
"Söyle güzelim." Dedi Ömer ciddiyetle. Defne derin bir nefes aldı, Ömer'in gözü üstteki saate doğru kısacık bir an kaydığında kaşları çatıldı,
"Benim 5 dakikaya sınıfta olmam lazım, uzun bir şeyse sınav bittiğinde konuşalım mı?"
"Hıhı." Dedi Defne hızlıca. Niyeyse rahatlamıştı, çünkü nedeni bilinmez bir şekilde köşeye sıkışmış hissetmişti. Ömer Defne'nin dudaklarına saniyeler süren bir öpücük bıraktıktan sonra gülümseyerek odadan çıktı. Defne tekrar kendisiyle baş başa kalmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Büktüğü dudağıyla etrafa bakarken masanın üzerindeki tableti fark etti. Ömer'in koltuğuna oturup ekranı açtı. Arama motoruna hamilelik nasıl kesinleşir yazarken titreyen parmakları yüzünden çok kez silip harfleri tekrar koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...