Ömer'in kolundaki alçı çıkarılırken Defne de hastane yatağında yanına oturmuş işlemi izliyordu. Ömer'in çok canı yanmıyordu aslında, ama hemşire biraz hızlı çekince koluna çarpan sertlikle irkildi. Defne de arkasında kuş gibi zıpladıktan sonra aksi bir sesle konuştu,
"Dikkat etsene ya kırık adamın kolu kırık!"
"Kırık olsa duramazsın." Dedi hemşire sahte bir gülümsemeyle. Defne gözlerini kısıp anlamadan baktı, Ömer gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken başını Defne'ye doğru çevirdi,
"Aşkım iyiyim, sakin ol." Derken Defne omuz silkerek adamın boşta kalan kolunu elleri arasına aldı. Parmaklarını sakin hareketlerle kolunda dolaştırırken bakışları ciddiydi,
"Normal duruyor."
"Çatlamış biraz sadece, hallolmayacak şey değil."
"Şişmiş gibi aslında, hiç acıyor mu canın?"
Ömer başını iki yana sallarken içeriye doktor girmişti, elindeki röntgen sonuçlarını incelerken aynı anda konuşmaya başladı,
"Biraz toparlamış gibisiniz. Ama yeterli değil Ömer Bey."
"Şu alçıdan kurtarın beni lütfen." Dedi Ömer bıkkınlıkla. Doktor kafasını kaldırıp Ömer'e baktı,
"Aslında bir hafta daha alçıya devam etmenizi tavsiye ederim ama size çok zorluk yapıyorsa atel kullanabilirsiniz."
Ömer yanaklarını şişirdi, şu süreç uzayıp durmasaydı keşke, Defne'nin de dertleri başından aşkınken bunlarla uğraşmayı bitirmek istiyordu,
"Olur, olur hallederim."
"İki hafta sonra tekrar gel, ihmal etme bak, herhangi bir rahatsızlık durumunda görmezden gelme. Yıkanırken çıkart ama kurulanır kurulanmaz geri tak ihmal etme."
"Biliyorum, sağ olun." Dedi Ömer hafif gıcık olduğunu hissederek. Ömer'in eczacılık fakültesi diplomalı olduğunu biliyordu, adamın sırtına yüklendiği egosuna zeval vermeden orayı terk etmeyi uygun görmüştü.
"Seni kadın doğuma gösterelim mi Defne? Bak son kez söylüyorum." Dedi Ömer reçetedekileri almak için hastane eczanesinde sıra beklerken. Defne bağladığı kollarını çözmeden başını iki yana salladı,
"Gerek yok. Ben ne olduğunu biliyorum."
"Yine de gerçekten neler dönüyor bir öğrenmek istemez misin?"
"Ya bir anormallik fark ederse doktor? Nasıl açıklayacağız Ömer?"
Ömer kızın haklılığıyla suskunlaşıp dudaklarını büktü,
"Haklısın." Dedi, Defne'nin anne olmayacağını öğrendiğinden beri salak gibi hissediyordu. Ne doğru düzgün bir teselli sözcüğü verebilmişti, ne de hafifleteceğine inandığı bir şey bulabilmişti. Eli kolu birbirine dolanmış şekilde yanında dururken her an içinde bir sıkıntı büyütüyordu. Vicdan yüküyle sürekli bu konuyu ortalarında paslaşmak yerine kızın dikkatini dağıtacak bir şeyler düşünmeliydi belki de.
Aklına gelen fikirle gözleri neşeyle parladı, belki sakat haliyle zorlanacaktı ama Defne için kesinlikle değerdi.
***
Yılbaşına günler kala sokaklar bembeyaz ve kalabalık; hava sessiz ve yumuşaktı. Defne ellerini ceplerine sokmuş lapa lapa yağan karı hayranlıkla izlerken Ömer iki adım arkasından onu takip ediyordu. Defne ellerini ceplerinden çıkarıp Ömer'e doğru döndü, geri geri yürümeye başlarken Ömer içini ısıtan o gülümsemenin sonunda suya gül yaprağı düşmüş yüzünde canlanmasını görebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...