6.1- 2.Kısım

6.3K 590 250
                                    


Ömer kendini yatağa atıp örtüyü kafasına kadar çekti, kalbi çok kuvvetli atıyordu. Uyuyacağını söylemişti ama kafası o kadar dolu, zihni o kadar yoğun çalışıyordu ki nasıl yapacağını bilmiyordu. Zonklayan şakaklarına parmaklarını bastırıp şiştiğini hissettiği damarlarının yaptığı baskıyı hafifletmeye çalıştı. Kafasında birbirini kovalayan yüzlerce şey hiçbirini yakalayamamasına yol açıyordu.

"Sen benim sevgilimdin demek." diye mırıldandı. Gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı, yükselen panik duygusunu verdiği nefesin altında bırakarak ezdi. İkinci derin nefesinde kafasındaki her şey durdu. Her birini tek tek birer balon gibi patlatırken beyninin rahatladığını hissedebiliyordu. Gözlerini açtı, nefesi düzene girmişti, kalbi hala hızlı atsa da panikte değildi. Şimdi teker teker düşünebilmeye daha müsaitti. Aklına ilk Duygu ile olan zamanlarda hissettiği yarım kalmayı getirdi.

Normalde dokunmayı seven, ihtiyaçlarını görmezden gelmeyen, istediğinde duyarsız kalabilen bir adam olduğunu bilmesine rağmen içinden öpmek, dokunmak, okşamak asla gelmemişti. Büyük bir parçasını kaybetmiş gibiydi, geceleri karmakarışık rüyalardan uyanıp baş ağrısıyla kalkar, ne gördüğünü asla hatırlamazdı. Unutkan olmaya başlamıştı, yaşadığını bildiği bazı şeyleri zorlar, ama ayrıntıları anımsayamazdı. Hatta bir ara vitamine başlamayı düşünmüştü bu yüzden. Mutsuzdu, sebebini bilmediği boğulmalar yaşıyordu, tam hayatını kaybedeceğini sandığı noktada yalancı bir suyun üzerine çıkarak tutunma yaşıyor, sonra tekrar batarak nefesini kaybediyordu. Bu yüzden hep bitkindi, yorgundu, isteksizdi.

Sebebi Defne'nin bilmeden de olsa kaybettiği varlığı olabilir miydi? Ömer ısırdığı alt dudağını serbest bıraktı. Kendine böyle uç bir şeye inandığı için kızıyordu, hep mantık çerçevesinde gezinen bir adam olmuşken nasıl peri olduğunu iddia eden bir kadınla bir yıl geçirip sonra bunu tamamen unuttuğuna inanabilirdi ki?

Geçen yılı biraz daha düşünmeye başladı, Miniş'i nasıl bulduğunu düşündü. Silik görüntülerle kediyi alıp eve bıraktığını hatırlıyordu ama sorguladıkça bu resim aklında kayboluyordu.

Belki daha yoğun şeyler düşünmeliydi. Yutkunup üzerindeki yorganın kenarlarını sıktı, madem bir yıl birlikteydiler, Defne'nin de iddia ettiğine göre aralarında derin şeyler yaşanmıştı. Mesela Defne'nin pak, örtüsüz bedenine yaslanmak nasıl bir şeydi ki? Gözlerini kapatıp canlandırmaya çalıştı, çatılan kaşlarının farkında bile değildi.

Bir kere kesin çok yumuşaktı, pürüzsüzdü. Ama bunu tahmin etmek için müneccim ya da alim olmaya gerek yoktu ki. Kendini zorlamak için kaşları biraz daha çatıldı, yorganı tutan parmaklarını gerdi. Hayale benzer bir silüet kapalı gözlerinin ardında canlanmaya başladı. Gerçekten yaşandı mı yoksa hayal mi anlayamıyordu ama kızın belini parmaklarının altında hissedebiliyordu. Göremiyordu, ama parmakları saten bir kumaşta gezer gibi bir tende akıyordu. Elleri geriye doğru kaydığında hafif pürüzlü bir şeye dokunur gibi oldu, hemen gözlerini açıp ellerine baktı. Bu pürüz nereden çıkmıştı ki?

Ayağa kalktı ve hızla salona geldi. Defne yerde oturuyordu, kafasını koltuğun minderine yaslamıştı. Karşısında kedi oturuyordu, kuyruğunu hafif hafif yerde sallarken Defne'ye bakıyordu. Ömer küçük bir öksürük sesi çıkardı. Defne hemen kafasını kaldırıp Ömer'e baktı, ayağa kalktı.

"Çabuk döndün?"

"Bir şeye bak.. yani bilmem gerek."

"Ne olursa." dedi Defne heyecanla. Ömer tedirgin bir şekilde sakalını kaşıdı,

"Sırtın.. belin. Ya da oralarda bir yerinde. Yara, pürüz, iz gibi bir şey var mı? Görmek istiyorum."

Defne soru sormadan arkasını döndü. Üzerindeki önce eşofman üstünü çıkardı. Ardından tişörtü bir hamlede çıkardığında Ömer dudaklarını birbirine bastırdı. Sırtı tamamen önündeydi.

Bir Deli PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin