Ömer uykusuz geçen gecesi biterken bir kez daha yattığı kanepede hırsla döndü. Uyuyamadığı gecelerin sayısı artıyordu. Kafasında düşünceler büyüyerek bir kedi yumağı halini almıştı. Defne ile ilgili o kadar çok soru ve endişesi vardı ki, bir süre sonra aklının sadece uydurduğunu düşündüğü halüsinasyonlara kapılıyor gibi hissetmişti. Gözlerini elleriyle ovalayıp saate baktı. Sabah sekize geldiğini görünce şaşırdı, arada fark etmeden uyuyup uyanmış olmalıydı ki saat bu kadar ilerlemişti. Ama bu uykular o kadar verimsizdi ki tek bir damla uykunun yatıştırıcı etkisini hissedemiyordu.
Ayağa kalkıp odasına doğru ilerledi, tuvalete girmesi gerekiyordu. Aralık duran kapısını itekledi ve nefes sesleri düzenlice duyulan Defne'ye baktı. Yorganı elleriyle göğüslerine doğru çekmişti, saçları kurumuş ve elektriklenmişti. Çıplak omuzlarından birinden sutyen askısı gevşemişti. Ömer onun kusursuz yüzüne baktı, dün gece onu heyecanlandırmıştı. Ama sonradan rahatsız edici fikirlere atmıştı. Bunların aklına gelmesi saçmaydı, kötüydü, ilkeldi ama geliyordu işte. Bunun onu çağ dışı bir şekilde rahatsız etmesine engel olamıyordu.
Silkindi ve içeri girip bir daha Defne'ye bakmadan banyosuna girdi. İşini bitirip ellerini yıkarken aynada şişmiş gözüken gözlerine baktı. Göz kapakları iyice düşmüş ve koyu gözlerini çizgiler haline getirmişti. Tıraşa ihtiyacı olan sakallarını parmaklarıyla kaşıyarak taradı ve havluyla ellerini kuruladı. Hızlıca yana dönerken orada olduğunu fark edemediği deodorant kutusuna dirseği çarpmış, kutu rahatsız edici bir sesle çıplak zemine düşmüştü. Ömer dişlerini sıkarak eğildi ve boş olduğu belli bir sessizlik çabasıyla kutuyu alıp yerine koydu. Banyodan parmak uçlarında çıkarken duyduğu sesle yerinde kalmak zorunda kalmıştı.
"Günaydın."
Olduğu yerde arkasına doğru dönüp uyanan ama hala kıpırdamadan uyandığı pozisyonda ona bakan Defne'yle göz göze geldi. Defne gülümsedi, Ömer buna kayıtsız kalamayıp tüm vücuduyla kıza döndü ve elini başının arkasına doğru attı.
"Uyandırmak istememiştim."
"Önemli değil." dedi Defne. Yatakta hafifçe doğruldu ve sırtını başlığa dayadı. Ömer onun açıkta kalan bedenini gözlerine yasaklayıp yüzüne odaklanmıştı. "Rica etsem biraz burada kalır mısın?" dediğinde Ömer düşünürken duraksadı.
"Dün geceyi hatırlıyor musun?"
"Evet. Şuna bak ki sarhoş olabiliyormuşum. Şaşırtıcı, demek ki böyle bir şeymiş."
"O kadar da fena değildin aslında. Sona kadar." dedi Ömer. Kendini tutamayıp güldüğünde Defne de gülmüştü.
"Seni ürküttüm mü?"
"Şaşırttın daha çok. Gece pek uyuyamadım."
"İçerde yatmana gerek yoktu." dedi Defne ciddiyetle. Ömer dudaklarını birbirine bastırdı, söylemek istediği şeyi söylemek ve bastırmak arasında oldukça kararsızdı. Defne yatakta geriye doğru çekilip elini Ömer'in oturmasını istediğini belli ederek yatağa koydu. Ömer kararsız bir nefes verdi, ama Defne'ye uyarak oturdu. Defne masumca onun gözlerine bakışlarını dikmişken bu halde olduğuna inanmak çok zordu.
"Bence vardı. Kafan iyi değildi, aslında iyiydi. Fazla iyiydi, bu yüzden çok bilincinde olamayacağın davranışlardan kaçınmalıydım. Bir centilmen böyle yapmalı."
Defne gülümsedi, gizemli bir gülümsemeydi bu. Ömer bu gülümsemenin ardındakileri okumayı o kadar istemişti ki umutsuz bir ses çıkardı.
"Dün bana bir şey söylemek istemiştin. Ne olabilir diye tüm gece düşündüm."
Defne nefesini tuttu, bunu da hatırlıyordu. Her ne kadar kompulsif bir hareket olsa da bilinçliydi. Ve bunu geçiştiremeyecek kadar ilerde olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...