Ömer hazırladığı tarhana çorbasını porselen kaseye koyup içine ekmek ufaladı. Limon sıkıp üzerine pul biber serpiştirdikten sonra tepsiye koydu, salondaki sehpanın üzerine bıraktı. Defne'nin önüne diz çöküp yüzüne doğru düşen tutamı parmaklarıyla geriye attı. Pürüzlü parmak uçları kızın pamuk tenindeki gül pembeliklerinde gezdi.
"Defne, hadi uyan çorbanı iç." dedi. Defne hafifçe kıpırdansa da gözlerini açmamıştı. Ömer onun çatılan kaşlarına baktı. Başını eğdi, kızın burnunun ucunu öptüğünde Defne tembelce gözlerini açmıştı.
"Ömer?"
"Benim." dedi Ömer muzipçe. Defne uyku mahmurluğuyla gülümsedi. Ömer ayağa kalktı,
"Çorbanı iç. Sonra benim evime gidelim, orada daha rahat bakarım sana. Miniş de orada, sürekli git gel yapmayayım."
Defne doğrulurken saçlarını kulaklarının arkasına götürdü, hafifçe öksürdü. Boğazındaki his sürekli yutkunma ihtiyacı doğuruyordu.
"Olur." dedi pürüz dolu bir sesle. Ömer onun yanına oturup tepsiyi kucağına aldı,
"Hafif acılı bir çorba iyi gelecek. Biraz boğazını yakalım, bana gidince de zencefilli bir karışımla tuz biber oluruz."
Defne onun kaşığı kaseye daldırıp kaldırışına baktı, Ömer hiç dökmeden ustalıkla Defne'nin dudaklarına kaşığı götürdü, Defne ağzını açıp sıcak çorba dilini yaksa da yuttu.
"Biraz soğutayım mı?" dedi Ömer gözlerini kısıp. Defne başını iki yana salladı,
"Gerek yok."
Defne Ömer'in yüzüne dikkatle baktı, burnundaki hafif şişlikle beraber kızarmayı yeni fark etmişti.
"Sana n'oldu?" dedi telaşla, elini kaldırıp Ömer'in yanağına koymuştu. Ömer çaktırmadan dudağını ısırdı, Defne'nin fark etmeyeceğini düşünmüştü bir an, ama sadece an gecikmişti.
"Kapıya çarptım."
"Kapı mı?" dedi Defne şaşkınlıkla. Ömer abartılı bir tavırla kafasını salladı,
"Evet, Miniş'i kovalarken. Elimle ittim sandım ama itememişim, telaşla koşarken çarpıverdim. Kanadı azıcık, ama düzelir önemli bir şey yok."
"İnanmadım." dedi Defne alt dudağını büküp. Ömer gözlerini kaçırdı, iç çekti.
"Neyse, hadi iç şunu da gidelim buradan. Her an basılacakmışız gibi hissediyorum bir de bu evde."
"Daha var gelmelerine."
"Biliyorum biliyorum da... Evi gibi olmuyor insanın."
"Bilirim." dedi Defne. Evini çok özlüyordu, Ömer'le oturduğu koltuğu, seyrettikleri televizyonu, Ömer için sadece bir masa olsa da Defne'nin çok sevdiği mutfak masasını, bahçeyi, bahçedeki sallanan koltuğu, uyudukları, seviştikleri, eğlendikleri, konuştukları yatağı, duşu, küveti. Hepsi evdi Defne için, geç olsa da gerçek evini artık biliyordu. Dünya'ya perilik için bile gelmemişti belki, Ömer'e yuva, Ömer'in yuvasında olmak için gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...