Ömer ders anlatırken açılan kapıyı dikkate almamıştı, arada giriş çıkışlar derslerde olurdu ve Ömer bunu pek umursayan bir hoca olmamıştı. Zaten yoklama da almazdı, öğrenmek istemeyen birini zorla tutacak hali yoktu sonuçta. Önde oturan araştırma görevlilerinden biri sürekli çaktırmadan arkaya bakmaya çalıştığında bu dikkatini çekmişti. İşte bu sinirleneceği bir davranıştı.
"Boran, bu konu hakkında öğrencilerimize küçük bir özet geçebilir misin?" dedi kalçasını masaya yaslayıp. Boran önüne dönüp hafifçe utanarak Ömer'e baktı,
"Hocam kusura bakmayın, ama sınıfta bir misafir var sanırım.."
Ömer kafasını kaldırıp gözleriyle sınıfı taradığında gözüne direk çarpan kızıl saçlarla afallamıştı. Defnenin ne işi vardı okulda!
"15 dakika ara." dedi Defne'nin yanına doğru yürürken. Sınıfın yarısı dışarı çıkarken yarısı kalmıştı. Ömer Defne'nin yanına oturup çatık kaşlarla ona baktı,
"Sen nasıl geldin buraya?"
"Sinan getirdi. Ev arkadaşımın iş yerini görmeliymişim." dedi Defne kıkırdayarak. Ömer hafifçe kaşlarını çattı,
"Sinan.. ne alaka?"
"Eve geldi, bir şeyler konuştu, sonra bizim üniversiteyi görmek ister misin dedi, ben de olur dedim. Kötü mü yaptım?" dedi Defne dudağını bükerek.
"Seni uygunsuz bir halde yakalamadı inşallah?" dedi Ömer korkuyla. Defne başını iki yana salladı,
"Yok yok, giyiniktim, alışıyorum ben bunlara." dedi Defne tişörtünün yakasını tutup. Ardından yüzü hafifçe buruştuğunda yakayı çekiştirmeye başlamıştı.
"Ömer hocam? Sizin tanıdığınız mı?" diye yanlarına yaklaştı Boran. Ömer kafasını kaldırıp ona baktı,
"Evet. Birlikte yaşıyoruz." dedi gür ve net bir sesle. Boran kaşlarını kaldırıp geri bir adım attı.
"Haa, öyle.. ben de bir an sandım ki... Şey diye düşündüm... Amaan neyse, ben gideyim. Mutluluklar Ömer hocam." dedi Boran arkasını dönüp telaşlı telaşlı yerine dönerken.
"Sana da mutluluklaar!" diye arkasından seslendi Defne. Sonra Ömere dönüp normal konuşma tonuyla devam etti, "Ne tatlı çocuk, durup dururken mutluluk dileyen peri bile kalmadı artık."
"Hıı evet." dedi Ömer gözlerini kaçırarak. Az önce Boran'ın ne düşünmesini sağlamıştı o öyle? Defne'yi ciddi ilişkisi olarak göstermişti resmen!
"Sen şimdi burada ders mi veriyorsun?" dedi Defne meraklı meraklı. Ömer başını salladı,
"Evet, yani tam iş tanımım değil. Araştırmalar yapıp eğitimci de yetiştiriyorum, makaleler yazıyorum, bir kitap üzerine çalışıyorum. Üniversitenin bünyesinde olduğum için onlara da yarıyor. Genel olarak bilimi destekliyorum, öğreniyorum ve öğretiyorum."
"Peki seviyor musun yaptığın şeyi?" dedi Defne. Ömer gülümseyerek başını salladı,
"Seviyorum, alanım herkese göre çok ilgi çekici değil ama öğrenmek isteyenler oldukça seveceğim. Birine tek bir harf öğretmek bile çok kıymetlidir."
"Bana da bir sürü şey öğrettin." dedi Defne tatlı tatlı gülümseyerek. Ömer Defne'nin gözlerine bakarakgülüşünü büyüttü, kızın yukarı kıvrılan üst dudağından hafifçe diş etleri belli oluyordu, ve bu onu çok şirin gösteriyordu.
"Hayatta olduğumuz sürece öğreniriz, bunun sınırı yok. Ben olmadan da bir sürü şey öğrenebilirsin."
Defne hafifçe omuz silkip gözlerini tahtaya doğru çevirdi. Projeksiyondan yansıyan slayttaki yazılara göz gezdirirken konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...