Ömer derin bir nefes alarak başını geri doğru attı. Gözlerini kapadı, ilk defa böyle bir şey yaşıyordu, kapana kısılmış gibi hissediyordu. Defne ellerini yüzüne doğru koyup bakışlarını kendine çevirdiğinde gözlerini açtı.
"Sakin ol. Canını falan acıtmayacağım."
Ömer bileklerine sarılı zinciri çekiştirip homurdandı,
"Ne gerek vardı buna?"
Defne iki parmağını dudaklarına bastırıp susmasını sağlamıştı. Kendini adamın pantolonuna sürterek bedeni üzerine doğru uzandı. Dudakları, dişleri ile birlikte sakallarında gezmeye başladı. İki parmağıyla kulak memesini tutup ezerken Ömer istemsizce gözlerini kapamıştı. Kız kucağında aynı anda kıpırdamaya devam ettikçe sabrı zorlanıyordu.
"Defne.. tamam hadi yeter."
"Yetmez." Dedi Defne kaşlarını çatıp. "Biraz sabırlı olmayı öğrenmelisin. Sonra neden kısa sürüyor diye şikayet ediyorsun."
"İkisi aynı mı!" diye çıkıştı Ömer, aynı anda refleksle kalçalarını yukarı doğru kaldırmıştı. "İkisi farklı olaylar."
"Umrumda değil." Diye fısıldadı Defne kulağına doğru. Dudaklarını boynuna kaydırıp öpmeye devam etmişti. Ömer yutkunurken oynayan adem elmasında dilini gezdirdi, Ömer'den ilk sesli dönütü almıştı. Altında gittikçe kendini belli eden sıcaklık için daha çok başta olduğundan üzgün hissetmişti. Dudaklarının rotası aşağı inip köprücüklerinin arasındaki çukurda, kemiklerinde dolaştı. Tırnaklarını kaslı bedeninin sırtına doğru sürterken Ömer'in düzensizleşen nefesini dinliyordu.
"Çok heyecanlısın." Dedi Defne başını kaldırmadan. Ömer yutkundu, boğazı kurumuştu.
"Neden acaba?" Zinciri bir kez daha çekmeye çalıştı, ama nafile olduğunun bilincine tekrar varmıştı. Defne'nin dudaklarını göğüslerinin ucuna getirmesi sınır noktaymış gibi refleksle kuvvetli bir şekilde ellerini çekmeye çalıştığında yatak sallanmış, başlığı sertçe duvara vurmuştu. Bacaklarını kaldırıp Defne'yi sarmaya çalıştı, ama kız umursamadan ıslak izlerini göğüslerine bırakmaya devam ederken Ömer alnındaki damarın şiştiğini hissedebiliyordu.
"Ta-tamam, bırak artık. Çöz beni, hadi." Dedi Ömer sakin tutmaya çalıştığı bir tonla. Defne kendini sinir yakıcı noktadan çekti, ama öpücükleri loş ışıkta bile terlediği belli olan bedende aşağı kaymaya devam ediyordu. Ömer rahatsızlıkla kıpırdandı, pantolonun sert kumaşı baskısını iyiden iyiye rahatsızlığa çeviriyordu.
"Bari şunu çıkar, bende alt kısım baya havasız kaldı." Dedi Ömer gülmeye çalışarak. Kapana kısılma hissinin adrenalinini bütün hücrelerini alarma dikmişti.
Defne sıcak nefesini, ıslak dudaklarını, keskin dişlerini kemerin üst kısmında dolaştırırken elleri bu sefer Ömer'i dinledi. Aşağı çektiğinde Ömer derin ve rahatlamış bir nefesle başını geriye attı. Yine de tam özgürlüğüne kavuşmuş sayılmazdı.
"Şu kalanı da mı şey yapsak?" dediğinde Defne başını kaldırıp ona ters bir bakış atmıştı.
"Benden deli gibi sakladığın zamanları hatırlıyor musun? Gölde? Evde?"
"Hı-hı." Dedi Ömer, aslında sohbet havasında değildi ama biraz beynine kan gitmesini sağlamak yararlı olabilirdi.
"Sen sakındıkça meraklandım, garipseyeceğimi falan düşünüyordun bence. Aslında evcil hayvan gibi.."
"Evcil hayvan derken?" dedi Ömer kaşlarını kaldırıp. Defne kıkırdadı,
"Miniş gibi sürekli kıpır kıp-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...