dark times //scarlett rose
Ömer ayaklarında hissettiği ıslaklıkla kaşları çatılarak uyandı, gıdıklanan tabanlarını kendine doğru çekip kafasını kaldırdığında kedinin yatağa çıkmış, ayaklarını gıdıkladığını fark etmişti. Kafasını geri yastığa bırakıp homurdandı, kedi pes etmeden Ömer'in yanına doğru ilerledi. Elini yalamaya başladığında Ömer'in sesi yükseldi,
"Bak kedi tuttuğum gibi dışarı atarım seni rahat bırak lan!"
Miniş kızar gibi bir miyavlama çıkarıp patisini kaldırdı ve Ömer'in çenesine doğru vurdu, Ömer hırsla yataktan doğrulduğunda atiklikle aşağı atlayıp adamın gazabından kurtulmuştu.
"Hay yarabbim!" diye söylendi Ömer, uykusu çoktan yol almıştı. Dağılarak sadece bel bölgesini kapatır hale gelen örtüyü sinirli sinirli çekip ayaklarını yataktan sarkıttı. Elleriyle yüzünü ovaladı, banyosuna girip soğuk suyu yüzüne çarptıktan sonra aynada kendiyle bakıştı.
Rüyaları onu huzursuz uyandırıyordu, üstelik ne gördüğünü hiçbir zaman hatırlayamıyordu. Olaylar değil hisler hakimdi sanki, uykudan sıyrıldığı ilk an göğsünde bir sıkışıklık duyumsuyordu. Gözleri kalbinin üstünde duran dövmesine takıldı. Parmakları hafif pürüzlü dokunun üstünden geçerken uykunun da mahmurluğuyla dalgınlaşmıştı. Kalbi sıkıştığında sanki bu nedenini bilmeden yaptığı dövme de tepki olarak sızlıyor gibiydi. Belki de yanlış bir bölgeye yaptırmıştı. Rahatsız etmese de sol göğsünün üstünde hissettirdiği ağırlık maddi ve manevi olma arasında gidip geliyordu. Dudaklarının arasından sesli bir nefes verirken eline tarak alıp saçlarını düzeltmeye çalıştı, gece duş alıp uyuduğu için tutamları her bir yana kıvrılmış ve asi bir şekilde kıvırcıklaşmıştı. Düzgün bir hale getirdikten sonra üzerini giymek için odasına geçmişti ki kapı zilini duydu. Bugün Sinan gelecekti, ve bir misafir daha.
Aceleyle üstünü giyinip hızlı adımlarını dış kapıya çevirdi. Gözleri uyku halinden hala kısık olsa da gülümsüyordu, bu hafta sonunu keyifli geçirmek istiyordu. Uzun süredir ruhu her şeyden çekilmiş hissini atsa iyi olacaktı. Kapıyı açıp arkadaşı ve önüne bağladığı kanguru kesesi misali puseti görünce sırıttı. Sinan dişlerini göstererek güldü ve kollarını iki yana açtı.
"Ömer amcaya ev ziyareti oğlumla!"
"Gelin içeri gelin, acayip bir gün geçiricez erkek erkeğe, dimi lan Asım? Şşt yakışıklı kime diyorum?"
Sinan kafasını geri çekip gözlerini açmaya çalışarak Ömer'in yüzünü inceleyen Asım'a baktı. Ömer çocuğun şapkasını kafasından çıkarıp eliyle içeriyi gösterdi,
"Geç hadi, bunalmışsınızdır sıcaktan rahatla."
"Ne yalan söyleyeyim evet." Dedi Sinan. Salona geçerken Asım'ı bedeninden ayırıp bebek çantasını koltuğun üstüne bıraktı. Ömer hemen uzanıp çocuğu aldığında Sinan da yakasını gevşetip kendini koltuğa atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Peri
Fanfiction"365 gün." Dedi bir sır verirmiş gibi fısıldayarak. "365 gün sonra kendi dünyama döneceğim." "Neden peki, yani niye geldin, niye gidiyorsun?" dedi Ömer de fısıltısına karşılık vererek. Yalnız olmalarına rağmen saklanıyormuş gibi seslerini kısıyorlar...