Gerçekten çok ağladım. En yakın bulduğum yere çöktüm. Dayanamıyordum. Gidişi beni mahvetmişti. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Kriz geçiriyordum. Yerde öylece oturup yere bakıyordum. Sonra bir el uzandı.
"İyi misin ?"
Elin sahibine baktığımda çok uzaktan bir yerden tanıdık gelen bir genç adamdı. Elinden destek alarak kalktım. Kim olduğunu hatırlamaya çalıştım. Hatırlamaya çalışırken krizim geçmiş ve bir süre unutmuştum olanları.
"Teşekkür ederim ama kim olduğunuzu hatırlayamadım."
"Ben Emre."
Hatırlamıştım. Yıllar önce beni seven Emre'ydi. Daha çok ağlamaya başladım. Gözyaşlarımı silip bana sarıldı. Belki yüzyüze ilk defa görüşüyorduk. Ama ona yaşattıklarım yüzünden pişmandım.
"Emre özür dilerim."
"Önemli değil,hiç bir şey için geç değil."dedi ve güldü. Ben de güldüm ama beni yanlış anlamıştı. Onu seviyordum ama beni çok yanlış anlıyordu. Eğer onunla sevgili olursak olmazdı. Sevgili kavramından nefret ediyordum. 4 yıldır sevgilim olmuyordu,ben öyle istiyordum. Eğer birini seviyorsam ve o da beni seviyorsa bunu neden sevgili kavramıyla kirletecektik ki ? Eninde sonunda ayrılık olan bir şeyi neden istiyorlardı ?
Emre için bunları düşünmüyordum tabiki. O beni seviyordu,ama ben ona aynı gözle bakamıyordum. Sonra balık aklıma geldi. Ben onu severken Emre beni seviyordu ve acı çektiğini söylüyordu. Emre'yi üzmek istemiyordum. Ama yıllar önce,bir gün onunla konuşmayı bırakmıştım. O da benimle konuşmuyordu.
"Beni hâlâ seviyor musun ?"
"Çok."
