Eğleneceğimiz birkaç şey daha yaptık. Bu gece biraz daha fazla gülmüştük. Sanırım gece yarısına doğru gelirken gitme vakti de gelmişti.
"Bu gün için teşekkür ederim."
"Görevimdi balık." dedim.
"Şimdi gidiyorum,2 gün sonra geri gelirim."
"Nereye gidiyorsun ?"
"Şehir dışında bi arkadaşımla görüşmem lazım."
"Peki görüşürüz." demekle yetindim. Sonra saat 00.08'ken beni irada öylece bırakıp gitti. Arkasına bile bakmadı. Ben onun arkasından bakıp adımlarını sayıyordum yine. O iyice uzaklaştıktan sonra ben de müzik açıp evime doğru gittim. Normalde beni böyle bırakıp gitmezdi sokağın ortasında. Bir şeyler vardı. Ama söyelmiyordu işte. Eve geldiğimde direk yatıp uyudum. Sabah kalktığımda akciğerim yerine taş mı koydunuz diye bağırdım. Üzüldüğüm gecenin ertesi sabahı çok ağırlaşıyordu akciğerlerim. Bir de kirpiklerinle oynadığım için üzüldüğüm doğrulanmış oldu. Balık gidince yine rutin boş hayatıma döndüm. Babam beni hastanelik ettiği günden beri belki de böyle üzülmemiştim. Nedense ağırıma gitmişti. Bütün gece onu mutlu etmeye çalışmıştım. Ama benden daha mutlu eden biri vardı ve onun yanına gidiyordu. Kim olduğunu bilmediğim biri.
Balığın gidişi kötü olmuştu. Eğer yıllar önce üzüldüğümde olanlar olursa yine kötü olacakti. Beklediğim gibi de oldu zaten... Sabah sabah midem bulanıyordu,sonra kolumdaki derin yarayı gördüm. Ona bakarken yine kan aktı. O kanı gördükten sonra da zaten tansiyonum düştü. Soğuk soğuk terlemeye başladım. Uzandım,evde tektim ölsem kimsenin haberi de olmazdı.