Haykırışlarım... Yetmiyordu. Gözyaşlarım... Neden bu kadar az akıyorlardı ? Çok canım yanıyordu. Benden akan kan değil,ondan akan kan beni mahvediyordu. Gözlerim bulanıklaşmaya başlamıştı. Zemine yumruk attım,canım ne kadar yanıyorsa. Kulağım çınlıyordu. Daha sonra ambulansın siren sesine karıştı ve gözlerim kapandı...
Canım acıyordu. Balığın durumu aklıma geldi. Ağladığım için miydi ?
Gözlerim açıldı. Yine hastanedeydim.
Yanımdaki hasta yatağında balık yatıyordu. Kan kaybı olmasın diye ikimize de sargı sarmışlardı. Ağlamaya başladım. Beklenmedik bir şekilde gözlerini açtı. Gözlerinin içine bakarak ağlıyordum. Yaşıyorduk. İkimiz de... yaşıyorduk. Gerçekten derindi bıçakla açılan yaralar. Ama kurtulmuştuk. Ağlarken tebessüm etmeye başladım.
Bana hep kısa ve ters cevaplar verirdi,umursamazdı beni konuşurken. Bu sefer ne cevap vereceğini bilmeden sordum.
"Neden yanıma geldin dün gece ? Kendi kendime ölebilirdim ben. Kendini tehlikeye atmasaydın da olurdu."
Bana baktı bunu sorunca. 2-3 saniye baktı. Cevap vermedi. Ama elini uzatıp gülümsedi. Belki cevap verecek gücü yoktu o an. Ben de ona gülüp ağlamaya devam ettim. Yan yana olan iki hasta yatağında yatıyorduk. Ne garipti şu yaşananlar,yaşatılanlar. Ona daha çok bağlanmıştım ben. Bu gidişle her gün varlığına şükredecektim.
"Hastane duvarları kadar soğuk biriydi o. Ama gülünce de güneş gibi ısıtırdı. Beni umursamazdı. Hep işi çıkar giderdi. Peşinden gitmeye çalışırdım. Geri dönmez belki diye. Bi kere gidip dönmemişti. Peşinden gideyim derken çıkmaz sokağa girip kalmıştım. Sonra baktım ki çıkmaz sokağın duvarından atlayıp geri geldi. Sonra yine bir şey oldu. O bir şeydi benim için,kelimelere sığmayan. Soğuk davranırdı ama beni hep korurdu. Korumak için geri gelmişti,ama geldiğinde beraber ölüme gidiyorduk. Ölüm kavşağından döndük yine dondurma yedik mesela. Beni bırakmadı yine,bırakmasın da. Onu seviy..."
Gözyaşlarım eşliğinde yazdığım yazımı bitirmeden hasta bakıcımız geldi.