"Ellerimi hareket ettirebilseydim keşke."
"Olsun."
Durumum baya ağır görünüyordu. Ağrı kesicilerle zar zor idare ediyordum. Ardından söyleyemediğim o şeyi söylemek için lafa atladım.
"Balık. Sana söylemem gereken bir şey var..."
"Söyle kedicik."
Elimi daha sıkı tuttu ama çok hissedemiyordum...
"Ben... İyileşmedim. Yani tüm saçlarım döküldü,aylardır perukla geziyorum. İlaçlarımı da almıyorum. Yani... Sözümü tutamazsam diye korkuyorum."
"Sözünü tutacaksın. Beni bırakmayacaksın. Ve... iyileşene kadar kaçmak yok."
Gözyaşlarım aktı.
"Tamam."
Ona yaslanıp kokusunu içime çektim. Elimi iyice sıktığında ağladığını hissettim.
"Hareket ettirebilseydim elimi,gözyaşlarını silerdim."
"Ağlamıyorum."
"Ağlıyorsun balık. Bak,yine beraber ağlıyoruz. Seni bırakamadım."
Beraber ağladık yine. Eski günlerdeki gibi. O kızla tanışmadan önceki kedi ve balık gibi...
"Kollarım hareket etseydi sana sarılırdım yine."
"Hissettim bile." dedi ve bana sarıldı.
Hâlâ gözlerim dolu doluydu. Onun durumu benden daha hafifti. Bir kaç hafta bana yardımcı oldu hastahanede. Kollarımı hareket ettirebiliyordum artık. Ardından çok zor da olsa 2 ayı atlattık.
"2 ayımız hastahanede geçti. Vay be."
"İyileşmen için."
"Doktor bizle konuşacak bu arada. Taburcu olmadan son kez görüşecekmişiz."
Doktorun odasına geldik.
"Size çok güzel haberlerim var. Gelin oturun."
"Evet hangi haberler ?"
"Evrim. Kanser hastalığını yendin. Tebrik ederim bu güçlülüğün için."
Gülümsedim.
"Teşekkürler."
"Geriye bir kaç hafta daha ilaçları kullanman ve saçlarının uzamasını beklemen kaldı. Ama yine de dikkat et. Her an her şey olabilir."
"Biliyorum. Dikkat etmeye çalışacağım."
Hastahaneden ayrıldık.
Beraber yine bir banka oturduk. Kollarımı hareket ettirebildiğim için ona sıkıca sarıldım.
"Seni seviyorum balık."
Defalarca duymaktan bıkmış olmalıydı. Sonra kokusunu içime çektim yine... Bana baktı. Burnumu sıktı.
"Aaa."
"Ne ?"
"Acıdı."
"Acımasın o zaman."
"Banane."
Sonra gözlerime baktı. Ben de baktım.
"Bakabildim..."
