Hasta bakıcımız bize kahvaltıyı getirdi. Yemeden önce ikimiz de elimizi yıkayacaktık. Hastanedeki odanın 1 tane tuvaleti vardı. İkimizin de yarası acıyordu ve yavaş hareket ediyorduk. Aynı anda kalktık. Musluğu açtım elimi yıkadım. Kurularken, balık bana su attı bilerek. Ben de suyu alıp ona attım. Canımız acırken bile eğleniyorduk. Sonra musluğu kapattım. Yatağa doğru koştum. O da peşimden geliyordu. Yatağın yanına çöküp saklandım.
"Buldum seni." diyerek güldü.
O sırada yine hasta bakıcımız içeri girmişti.
"Çocuk gibisiniz." diye şakalaştı. Hemen yataklara oturduk masum kediler gibi. Bize özel kahvaltı için içecek getirmişti. Tüm hastanede sadece bize kanı ısınmıştı anlaşılan. Teşekkür ettik,kapıyı kapatıp çıktı o da.
Akşam oldu.Daha sonra ne yapacağımızı bilemiyorduk. Çok sıkıldık,normalde olsa beraberken sahile giderdik veya yürürdük. Ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Bütün gün yatmak bize uymuyordu. Çılgındık biz,eğlenmeliydik. Biraz kelime oyunu oynadık. Saatler geçmiyordu.
"Çok sıkıldın,ben de sıkıldım biliyorum ama en azından senin yanındayım..." dedim.
"Neyse ki yanımda sevdiğim biri var." dedi o da. Gerçekten onun gözünde değerli miydim acaba ? Yalnız olduğum için sevilmeyi de bilmezdim ki ben. O gerçekten bana değer veriyor muydu ki ? Anlayamıyordum belki yine,yalan söylüyordu.