20. BOZ AYI.

62 5 0
                                    



Melik şah sağ elini kaldırıp, altın rengi ışıklarını saçarak ufuktan başını yüksetmeye başlayan güneşin gözlerini kamaştırmaması için kaşlarının üzerine siper etti ve doruğunda oldukları dağın yamacındaki ovada kamp kurmuş, sabah sisinden dolayı hayal meyal seçilebilen Bizans ordusunu baktı. On dakika daha olduğu yerde durup, sıcağın sisi yakıp, dağıtmasını bekledi ve düşman kampında bir hareketlilik göremeyince, " Anlaşılan bugünde vakit iyice ilerlemeden yola düzülmeyecekler." diye düşündü.

Tam o sırada burnuna mis gibi et kokuları gelmeye başladı ve yanlarındaki elli izciyle geceyi geçirdikleri koruluğun hemen kenarındaki küçük bir ateşin başına çömelmis, ayazdan buz gibi olan ellerini ısıtmaya çalısan Sökmen, Gökbörü ve Ragnar'a " İnşallah yemeğin hepsini bitirmediniz." diye seslendi.

Sökmen ayağa dikilip, Melik şah'a yürüdü ve elindeki içi ağzına kadar dolu tahta tabağı ona uzattı.

" Daha yola çıkmadılarmı?"

Genç adam dün akşam avladıkları iki dağ keçisinden arta kalan etleri mideye indirmeye başladı ve lokmalarının arasından, " Bırak hareket etmeyi, kıçlarını bile yataklarından kaldırmadılar." deyip, bir yandan atıştırmaya devam ederek ateşin yamacına yürüdü ve boşalan tabağı kenara indirip, oda buz kesen ellerini ısıtmaya başladı.

Ragnar, " Sizi bilmem ama, benim canım, kaplumbağa hızında ilerleyen Bizans'lıları takip etmekten sıkılmaya başladı." diye şikayet etti.

Sökmen, " Al bendende o kadar." dedi. " Eğer birkaç gün daha bunların peşinden gidersek sıkıntıdan gebereceğim."

Melik şah, " Doğrusunu söylemek gerekirse; bu monotonluk benimde canıma tak etmeye başladı. Şöyle birkaç gün at koşturup, egzersiz yapsaydık hiç fena olmazdı." dedi.

Gökbörü, " Bir, iki hafta önce ayrıldıklarını gördüğümüz süvari birliğinin peşine gidip, neler yaptıklarına bir bakmaya ne dersiniz?" diye önerdi.

Melik şah biraz düşündükten sonra, " Fena fikir değil. Bizans ordusunun takibini diğer izci guruplarına bırakıp, biraz ortadan kaybolsak kıyamet kopmaz herhalde." dedi.

" En son nerede görülmüşler?"

Gökbörü, " Son duyduklarımıza göre, ana ordunun elli kilometre kadar güneyindelermiş." diye yanıt verdi ve Melik şah hemen ayaklanıp, " Haydi o zaman! Herkes atlarını koşumlasın ve bir an önce yola çıkalım!" diye bağırdı.

Onlarında canı sıkıntıdan patlayan etraflarındaki elli izci, liderlerinin " Bir an önce yola çıkalım." lafını duyar durmaz bineklerine koştular ve hummalı bir şekilde atlarını eğerledikten sonrada üzerlerine tırmanıp, Bizans'lıların kamp yaptığı ovanın aksi istikametindeki bayıra yöneldiler.

Ama daha koruluğu gerilerinde bırakmamışlardı ki; izci gurubunun en önünde giden Melik şah sık ağaçların arasından korkunç bir böğürtü duydu ve bir yandan panikleyen bineğini kontrol altında tutmaya, diğer yandanda sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken göz ucuyla aniden sık çalılıkların arasından firlayan ve gurubun en arkasındaki süvarilere doğru koşan dev gibi boz ayıyı farketti.

" DİKKAT!!!"

İzcilerin hemen hemen hepsi atlarını seğirtip, üzerlerine gelen vahşi hayvanın önünden kaçışmayı başardılar. Ama, gurubun en arkasındaki bir genç, etrafında kimse kalmayınca onu kendisine hedef seçen ayıdan kaçmak için atını olanca gücüyle mahmuzladıysada tir tir titreyen ve korkudan eklemleri kilitlenen bineğini yerinden kımıldatamadı.

MALAZGİRTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin