Ragnar sol tarafından gelen kişnemeyi duyunca gözlerini üzerine gelen dört süvariden ayırıp, başını o yana çevirdi ve sadık bineğini hemen tanıyıp, " Gel!" diye seslendi. Çirkin aygır tozun toprağın arasından yanına koşuncada, " Koçum benim!" diyerek, cüssesinden beklenmeyecek bir çeviklikle eğersiz sırtına atladı.
Bu arada, sarışın devin tabanları yağlamaya çalışacağını düşünen Bizans'lılardan üçü birbirlerinden ayrılıp, etrafını sarmaya çalışırken dördüncü süvari hızını azaltmadan üzerine at koşturmaya devam etti.
Fakat, kaçmayı aklından bile geçirmeyen Ragnar, bineğini, adama doğru dönderdi ve iki eliyle kavradığı koca savaş baltasını başının üzerine yükseltip, olanca gücüyle fırlattı.
Ağır silah ıslık çalıp, havada bir tur dönerek uçtuktan sonra yarısına kadar Bizans'lının göğsüne gömüldü. Can acısıyla korkunç bir feryat koparan asker ağır çekim bineğinin üzerinden yere kayarken; Ragnar deve suratlıyı süvarinin yanına sürdü ve adam yere düşmeden baltasının sapına yapışıp, göğsünden söktü.
" Biri gitti. Kaldı üç."
Postunu kurtarmaya çalışacağını düşündükleri kurbanlarının içlerinden birini kolayca gebertiğini ve gözlerinde çılgın bir bakış, dudaklarında tebessüm üzerlerine yürümeye hazırlandığını gören diğer Bizans'lılar şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar ve sayı üstünlüğü onlardada olsa cesaretlerini kaybederek var güçleriyle hâlâ toparlanmaya çalışan imparatorluk süvarilerine doğru kaçtılar.
Gözünü kan bürüyen Ragnar, tam, arkalarından azrail kovalıyormuş gibi at koşturan adamların peşlerine düşmeye hazırlanıyordu ki; Melik şah yanına yetişti ve " Deli olma." diye onu durdurdu.
Bunun üzerine, kuzeyli savaşçı istemeye istemeyede olsa bineğini dizginledi ve sahibiyle tekrar buluştuğu için altında neşeyle kişneyen deve suratlının sağrısını sıvazlayıp, " Aslanım benim. Canımı kurtarmakla bir ödülü hakkettin. Savaş bitip, kampa geri döndüğümüzde sana en güzelinden on tane kısrak bulacağım." diye güldü.
Melik şah, " Eğer deve suratlının taylarıda kendisi gibi olacaksa, kısraklar doğurur doğurmaz en azından bir tanesi benim." dedi ve yanlarına varan Sökmen'de, " Bir tanede bana." diye atıldı.
Kuzeyli savaşçı ciddileşip, " Şimdiye kadar onunla hep, " Huysuz, çirkin." diye dalga geçtiğiniz halde yavrularını almaya utanmayacakmısınız?" diye sordu.
Melik şah, " Böyle cesur ve sadık bir hayvanın hem çirkinliğine hemde huysuzluğuna katlanmaya daha dünden razıyım." dedi.
Ragnar yumuşayarak, " Tamam o zaman. Her birinize bir tay." diye sırttı ve üç arkadaş Selçuklu saflarına katılmak üzere atlarını dört nala kaldırdılar.
Otuz saniye kadar sonra süvarilere yetiştiklerinde; Melik şah hemen düşmanlarından tarafa baktı ve sonunda organize olmayı başarabilen Bizans'lıların onlara doğru hareketlendiklerini görerek, " Biz üzerlerine gitmeyecegiz. Saldırmalarını bekleyecek ve yeniden ana orduya katılmalarını engelleyeceğiz." diye emretti.
Böylece, üçbin Selçuklu yaylarının kirişlerine ok yerleştirip, hasımlarını şişleme hazırlıklarına girişirken; Melik şah, Ragnar'a, " Merak ettim. Yerde yatan ölü askeri niye tekmeliyordun?" diye sordu
" Hıncımı deyyustan çıkarmaya çalışıyordum."
" Ne?"
Ragnar dahada meraklanan Melik şah'a baktı.
" Biz ikiye ayrılıp, aramızdan geçen godoşlara ok yağdırmaya başladığımızda bindiğim at irkip, şaha kalktı ve ben hayvanı tekrar kontrol altına almaya çalışırken kargısını göğsüme nişanlamış üzerime gelen bir Bizans'lı gördüm. Tam baltamı kaldırmış adamın saldırısını karşılamaya hazırlanıyordum ki; soysuz köpek son anda silahının yönünü değiştirip, bineğimin göğsüne saldırdı ve onu yere serdi. Neyseki, ben hayvan yere düşerken üzerinden atlamayı başarabildim ve tüm gücüyle asılıp, atın etine sıkışan kargısını kurtarmaya çalışan iti al aşağı edip, bir yumrukta boynunu kırdım. Aynı anda, sanırsam başka bir süvari bana arkadan çarptı ve kendimden geçmişim. Kısa bir süre sonra yeniden ayıldığımda; bineğimin hâlâ yerde can çekiştiğini gördüm ve hançerimle acısına son vermek zorunda kaldım. O anda, eğer deve suratlıyı doru kısrakla değiştirmemiş olsam Bizans'lının mızrakladığı atın kendi bineğim olacağı kafama dank etti ve tepemin tası atarak hemen ayağa fırlayıp, iki adım ötede yatan deyyusun yanına gittim ve kansıza birkaç tekme salladım."
Kuzeyli savaşçı sözlerini tamamlar tamamlamaz artık menzile giren Bizans'lılara baktı ve " Eeee, bizde eğlenceye katılmayacakmıyız? diye sordu.
Melik şah, " Seninde dediğin gibi, Böyle bir uğraşı hayatta kaçırmam." dedi ve kirişine bir ok sürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MALAZGİRT
Historical FictionMelik şah kağnıda ne taşındığını görmek için hemen perdeleri aralayıp yukarıya tırmandı ve üçü köşeye büzüşmüş, biri ayakta kızları görünce gülerek, " Ulan sende ne şans var be! Bok çukuruna düşsen her koltuğunun altında bir huriyle çıkacaksın." d...