Roman Diyojen uyuduğu odanın kapısının gümbür gümbür döğülmesiyle tatlı uykusundan uyandı ve ince bir perdeyle örtülmüş pencereden dışarıya baktığında güneşin daha yeni doğmaya başladığını anlayarak, " Ne diye beni sabahın köründe rahatsız ediyorsunuz?" diye terslendi.
Kapının ardından Bryennios'un sesi, " Kalkıp, hazırlansanız iyi olur efendim. Gece bazı gelişmeler olmuş." dedi.
Roman Diyojen, " Beni bu saatte uyandıracak kadar önemli ne olmuş olabilir?" diye söylenerek yatağından doğruldu ve gece çıkarıp, bir kenara koydugu elbiselerini giyinmeye başladı. Pantolonunun bir bacağını ayağına geçirip, yukarı çekmeye çalışırken bir, iki kere tek ayağının üzerinde sekip, dengesini kaybetti ve dizleri üstü yere kapaklandı. Okkalı bir küfür savurup, yeniden ayağa kalktıktan sonrada biraz önce uzandığı yatağın kenarına oturup, pantolununu beline çekerken, " Eğer kızlar kaçırılmamış olsalardı, şimdi ne güzel etrafimda dört dönüp, giyinmeme yardım ederlerdi." diye iç geçirdi ve kemerini bağlayıp, kapıyı açtı.
" Anlat bakalım. Daha horozlar bile ötmeden beni uyandırmana sebep ne?"
Bryennios telaşla," Hepsi gitmiş Haşmetmeap." dedi.
" Kim gitmiş?"
" Kutluğ bey ve adamları."
"Ne?"
Roman Diyojen hemen dışarı fırladı ve peşinde Bryennios loş koridorlardan geçerek sokağa çıktılar
On dakika kadar sonra surlara tırmandıklarında; Bizans imparatoru, biraz ilerisindeki duvarın kenarında duran Andronikos ve Basilikes'in yanına seğirtip, Malazgirt'i çevreleyen ovaya baktı ve şehrin hemen kenarına kamp kurmuş Bizans ordusunun bir, iki kilometre uzağında, Peçeneklerin geceyi geçirmek için durdukları alanda dumanı tüten ateşlerden başka hiçbirşey kalmadığını gördü.
" Alçaklar!! Onca yıldır onlara baktığımız halde kalleşlik edip, bizi cenk öncesi yüzüstü bırakıp, terkettiler demek. Ama ben onlara hakkettikleri cezayı vereceğim. Hele şu Alpaslan belasından bir kurtulalım. Hemen peşlerine düşüp, böyle kaçıp, ortadan kaybolmalarının faturasını burunlarından fitil fitil getireceğim."
Bryennios, " Ama böyle olacağı belliydi. Önce tayınlarını azaltıp, maaşlarını ödemediniz. En kötü yerlerde konaklatıp, neredeyse açlıktan öldürdünüz. Sonrada doğrusunu yanlışını araştırmadan onları hainlikle suçlayıp, küçük düşürdünüz." dedi ve " Şimdi sizin hesapsız davranışlarınız yüzünden düşmanımıza karşı zorlanacağız." diye ekleyip, ondan böyle bir çıkış beklemeyen Roman Diyojen, Andronikos ve Basilikes'e sırtını dönüp, surlardan aşağı yürüdü.
Roman Diyojen, yaşlı generalin arkasından, " Bunları kendileri istediler. Düşmanın ellerinden kaçmasına izin vermeselerdi bende onları cezalandırmayı düşünmezdim" diye kendini savundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MALAZGİRT
Historical FictionMelik şah kağnıda ne taşındığını görmek için hemen perdeleri aralayıp yukarıya tırmandı ve üçü köşeye büzüşmüş, biri ayakta kızları görünce gülerek, " Ulan sende ne şans var be! Bok çukuruna düşsen her koltuğunun altında bir huriyle çıkacaksın." d...