54. " BİZANS'IN CESUR SAVAŞÇILARI."

36 4 0
                                    


Bizans kampına varır varmaz atından inen Roman Diyojen yanına yürüyen seyisi " Acele et be adam!" diye tersledikten sonra çadırına girdi ve " Şarap getirin!" diye haykırdı.

Uşaklarından biri telaşla dolu bir testiyi eline tutuşturdu ve Roman Diyojen biraz ilerisindeki masaya yürüyüp, üzerindeki kadehlerden birini ağzına kadar doldurduktan sonra kenardaki sandalyelerden birinin üzerine çöktü ve suratı bir karış içmeye başladı.

Böylece, elindeki kadehi ardı ardına doldurup, boşaltarak aradan bir saat geçti ve kampın etrafına nöbetçiler dikilmesini organize eden Bryennios ve Andronikos işlerini bitirip, içeri yürüdüler.

Roman Diyojen hemen hışımla oturduğu yerden fırlayıp, Bryennios'a, " Bana, Hama karşısına kim çıkarsa kolaylıkla alt eder demiştin." diye öfkelendi.

Yaşlı general özür dilercesine, " Düellonun bu sonuçla biteceğini kim bilebilirdi?" dedi. " Hama şimdiye kadar teke tek bir döğüşte hiç altedilmemişti."

Roman Diyojen omuzları düşerek tekrar sandalyesine çöktü. Kadehini yeniden doldurduktan sonra uşaklardan birine boşalan testiyi tazelemesini işaret etti ve karamsarca, " Önce Selçuklu ordusunun yüzlerce kilometre uzakta değilde burada olması, sonra sizin adamlarınızın neredeyse mağlup edilmesi, en sonda Varangian komutanın o ne idüğü belirsiz savaşçı tarafindan alt edilmesi. Bütün bu yaşadığımız aksilikler normal değil. Acaba tanrı beni bir şeylere karşı uyarmayamı çalışıyor? Belkide Alpaslan'ın barış önerisini kabul etmeliydim." diye söylendi.

Eğer imparator savaşmadan geri çekilirse; onu daha kolay tahtından edip, yerine geçebileceğini düşünen Andronikos, " Hâlâ geç kalmış sayılmayız. İsterseniz hemen yola elçiler çıkaralım." diye atıldı.

Bryennios, Andronikos'a ters ters bakarak, " Hemen umutsuzluğa kapılmayın Haşmetmeap." dedi. " Unutmayın ki; hâlâ sayıca düşmandan üstünüz. Bugün Alpaslan ve ordusunun Malazgirt'te olduğuna dair şüphelerimiz olduğu için hazırlıksız yakalandık ve bu yüzden gafil avlandık. Yarın şafakla herşey çok daha değişik olacak ve ordumuz savaş düzeni alıp, Selçuklu'ların üzerine yürüdüğünde onları çim biçer gibi kılıçtan geçireceğiz."

Tecrübeli generalin sözleriyle karamsarlığından kurtulan ve azda olsa kendini toparlayan Roman Diyojen kadehini tekrar doldurup, " Doğru, Selçuklu'lar birkaç adamımızı öldürdü diye hemen vazgeçmeye gerek yok. Dediğin gibi, yarın onları hallaç pamuğu gibi atacağız." dedi ve neşesi yerine gelerek, " Hadi kazanacağımız zaferin şerefine içelim." diye ekledi.

Bryennios, " Bence şu an sarhoş olmak için doğru zaman değil." dedi. " Eğer beni dinlerseniz; hep beraber çadırdan çıkıp, askerlerin arasında yürümeli ve bütün gün üst üste gelen aksilikler yüzünden bozulan morallerini düzeltmeye çalışmalıyız."

Bunun üzerine, Roman Diyojen hemen heyecanla ayağa fırlayıp, " Bak bu iyi fikir. Adamlarımın beni aralarında görmeleri neşelerini yerine getirecektir. Hadi, hiç oyalanmadan kampı bir turlayalım." dedi ve içtiği onca şarap yüzünden mayhoş, yalpalayarak kapıya yürüdü.

İmparatorun, yaptığı bir öneriyi ilk defa bu kadar çabuk kabul etmesiyle hayrete düşen Bryennios ve bu işe onun kadar şaşıran Andronikos, Roman Diyojen'in peşine takıldılar ve aralarında tek bir kelime bile konuşmadan, batmaya başlayan güneşin son ışıkları altında akşam yemeklerinin aşçılar tarafindan hazırlanmasını bekleyen askerlerin kamp ateşleri arasında ilerlemeye başladılar.

Böylece aradan on dakika kadar zaman geçtikten sonra; temiz havaya çıktığından dolayı kafası birazda olsa açılan Roman Diyojen, somurtan askerlere bakarak, " Niye bu kadar sessizler?" diye sordu. " Beni gördükleri zaman sevineceklerini sanmıştım."

Bryennios, "Unutmayın. Zor bir gün geçirdiler ve onlara saldıran düşmana karşılık verme şansları bile olmadan birçok arkadaşlarını kaybettiler." dedi. " Bence, keyiflerini yerine getirebilmek için sizin yüzünüzü görmekten daha iyi bir ödüle ihtiyaçları var."

" Peki ne?"

Bryennios cevabını sanki önceden hazırlamış gibi, " Yanınızda getirtiğiniz şarap stoğunu ne dersiniz?" dedi.

Roman Diyojen duyduklarına inanamayıp, " Ne? O kadar paha biçilmez içeceği adamlara dağıtmamımı öneriyorsunuz?" diye sordu.

" Düşünün. Bir askerin moralini yerine getirmek için onu sarhoş etmekten daha iyi bir yol varmıdır?."

Roman Diyojen istemeye istemeyede olsa yaşlı generalin haklı olduğuna verdi ve içi kan ağlayarak, " Dediğiniz gibi olsun." diye yakınındaki bir sandığın üzerine çıktı.

" Cesur Bizans savaşçıları!!!"

Kamp ateşlerinin etrafindaki askerlerden sadece birkaçı başlarını çevirip, imparatora baktılar ve Roman Diyojen sesinin duyulmadığını düşünerek bir daha, " CESUR BİZANS SAVAŞÇILARI!!!" diye haykırdı.

Sonunda, imparatorun onlara hitab ettiğini duyan askerler, onu işitmeyen arkadaşlarını dürttüler ve kısa bir süre sonra bütün gözler Roman Diyojen'e çevrildi.

Roman Diyojen," Bugün hepiniz kahramanlar gibi savaştınız ve cesaretinizden dolayı imparatorluk sizinle gurur duyuyor." diye bağırıp, sözlerinin ağızdan ağıza yayılması için bir süre bekledi ve söylediklerinin herkese iletildiğinden emin olduktan sonra, " Bugün gösterdiğiniz kahramanlıklardan dolayı, imparatorunuz olarak sizi ödüllendirmeye karar verdim." diye ekledi.

Ödül lafını duyan askerler hemen aralarında fısıldaşmaya başladılar ve Roman Diyojen ellerini havaya kaldırıp, herkesi susturdu.

" ÖDÜLÜNÜZ, AYLARDIR YANIMDA TAŞIDIĞIM ÇOK NADİR VE DEĞERLİ ŞARAPLAR. ŞİMDİ, GİDİN VE BİR GÜZEL KAFANIZI ÇEKİN!!"

Askerlerden bazıları sevinç nidalari attılarsada birçogu Roman Diyojen'in beklediği coşkulu tepkiyi vermedi ve Bizans imparatoru ne yapacağını bilmez halde şaşkın şaşkın generallerine baktı.

Bryennios, " Eğer Haşmetmeap şarabın yanında birazda para önerirse belki beklediği tepkiyi alabilir. " diye fısıldadı.

Roman Diyojen, yaşlı generale doğru eğildi ve " Ne kadar verelim?" diye sordu.

" Kelle başı beş altın aç gözlülüklerini doyurup, onları neşelendirmeye yeterli olur herhalde."

Roman Diyojen, " Tamam." diye yeniden doğrulup, ellerini bir aktor edasıyla havaya kaldırdı ve " AYRICA, SELÇUKLU'LARLA YAPILACAK SAVAŞTAN SONRA HAYATTA KALAN HER ASKERE BEŞ BİZANS ALTINI VERMEYE KARAR VERDİM!" diye bağırdı.

Daha sözlerini bitirir bitirnez; o kadar parayı ancak beş ayda kazanabilen askerler haberi kampın en ücra köşesine kadar çabucak yaydılar ve kısa bir süre sonra, Bizans ordusu ciğerlerini yırtarcasına, " ROMAN DİYOJEN! ROMAN DİYOJEN!" diye haykırmaya başladı.

Bunlar olurken, biraz geride duran Andronikos içinden Bryennios'a küfürler savurarak, " Yaşlı keçi yine planlarımı bozdu." diye söylendi.


MALAZGİRTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin