18. " SİZİNLE OLDUĞUM İÇİN ŞANSLIYIM."

59 4 0
                                    



Alpaslan'ın otağının dışındaki nöbetçilerden biri girişi kapatan keçe perdeyi araladı ve " Askerler Melik şah ve yanındakilerin Konstantinopol'dan döndüğü haberini getirdiler." diye rapor etti.

Generalleriyle toplantıda olan Selçuklu sultanı, " Sonunda!" dedi ve " Ne zaman yanımıza varırlar?" diye sordu.

Asker," Şu anda kampın hemen ötesindeki tepeden aşağı iniyorlar ve birazdan burda olurlar." diye yanıt verdi.

Alpaslan, " Bakalım Melik, Bizans'tan ne haberler getirdi." diye ayaklanıp, kapıya yürüdü ve peşinden onu dışarıya takip eden komutanlarına, " İzcilerimizden ne haberler var?" diye sordu.

Afşin bey, " Kampa gelen raporlara göre; Antakya dükü bir süre önce onbin kadar piyadesiyle şehrinden ayrılmış ve kuzeye doğru yol alıyormuş." dedi.

Alpaslan, Afşin bey'e cevap vermeden tepeden inen atlıları izlemeye devam etti ve süvariler Selçuklu kampının en dışındaki çadırlara vardıklarında oğlu ve yoldaşlarını seçmeyi başardı.

Görünüşe göre dördüde yaptıkları uzun ve yorucu yolculuktan dolayı bayağı kilo kaybetmişlerdi.

Bu arada, Melik şah ve arkadaşları yanlarındaki diğer süvarilerden ayrılıp, başları önlerine eğik yorgun bineklerini Selçuklu sultanı ve generallerine doğru sürdüler.

Alpaslan zar zor yürüyen atlara bakarak, " Belli ki hemen hemen hiç durup, dinlenmeden yol almışlar ve hayvanları sadece yorgunluktan öldürmeyecek kadar dinlendirmişlerdi." diye düşündü.

Kısa bir süre sonra, dört arkadaş otağa vardılar ve bineklerinden aşağıya atladılar.

Alpaslan hemen Melik şah'ın yanına yürüyüp, kollarını iki yana açtı ve haftalardır görmediği oğlunu hasretle kucakladı.

" Hoşgeldin."

" Hoşgördük Şah'ım."

" Yorgun görünüyorsun."

Melik şah, " Biraz." diye kabul etti. " Orduya bir an önce varabilmek için son on gündür neredeyse hiç durmadık."

Alpaslan, " Gelin otağa gidelim. Önce soluklanıp, birşeyler için. Ondan sonrada Bizans başkentinde öğrendiklerinizi anlatırsınız." diye önlerine düştü.

Böylece, hep beraber çadıra girip, yerdeki halıların üzerine bağdaş kurdular ve Melik şah hizmetkarlardan birinin eline tutuşturduğu ayranından birkaç yudum alıp, hemen lafa girdi.

" Bizans başkentinde gördüklerimiz hiç hayra alâmet değildi. Konstantinopol'un her yanı savaş hazırlıkları yapan askerlerle doluydu. Bulgar'ından tut Ermeni'sine, Norman'ından tut Rum'una hemen her milletten asker toplamışlar ve üzerimize gelmeye hazırlanıyorlar."

Nizam ül Mülk, " Sayıları hakkında bir bilgi edinebildinizmi?" diye sordu.

" Şehirde konuştuğumuz kaynaklardan öğrendiğimize göre; ellibin ile altmış bin arasında askerleri varmış. Bunların yaklaşık onbeşbin kadarı elit profesyonel savaşçılar, geriye kalanlar ise sağdan soldan toplanan veya ordularına gönüllü katılan paralı askerlermiş. Birde, beşyüz kadar Norman Frank diyarından gelip, Bizans ordusuna katılmışlar."

Alpaslan, " Ne zaman yola çıkacaklarını öğrenebildinizmi?" diye sordu.

Melik şah, " Şimdiye çıkmışlardır." dedi. " Biz şehirden ayrılırken hazırlıklarını neredeyse tamamlamışlardı."

MALAZGİRTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin