Roman Diyojen, vakit öğleye yaklaşırken yanında on kadar Varangian, dün akşam onun için aceleyle yapılan koltuk değneklerine yaslanarak Malazgirt'in ardına kadar açık kapılarından girdi ve bomboş sokaklardan yavaş yavaş yürüdükten sonra Alpaslan'ın onu beklediği, şehrin merkezindeki kervansaraya vardı.
Kapıda bekleyen nöbetçiler özenle korumalarının üzerini didik didik arayıp, kuzeyli savaşçıların hiçbirinin bir çakı bile taşımadığına emin olduktan sonra hepsini içeri buyur ettiler ve Bizans imparatoru dört tarafı açık kar beyazı branda bir çadırın altında oturan Selçuklu şahı ve generallerinin karşısına dikildi.
Alpaslan hemen karşısına konmuş boş tabureyi işaret etti ve " Buyrun oturun." dedi.
Bunun üzerine, Roman Diyojen yavaş yavaş sandalyeye doğru sekti ve can acısından yüzünü buruşturarak üzerine kurulduktan sonra yaralı bacağını ileri uzatıp, rahat bir pozisyona getirdi.
" Ordumu mağlup ettiginize göre; artık askerlerimin ve benim serbest bırakılmam için ödenecek tazminat miktarını belirleyecek müzakerelere başlayabiliriz."
Melik şah'ın tercümesinden sonra Alpaslan, " Bunları konuşmadan önce sana bir sorum olacak." dedi.
" Eğer dün savaştan sen galip çıkıp, beni esir alsaydın bana ne yapacaktın?"
Roman Diyojen tercümenin bitmesini bekledikten sonra açık yüreklilikle, " Seni canlı olarak bir eşeğin sırtında Konstantinopol'a kadar götürecek ve ellerin ayakların bağlı, boynunda bir zincirle şehrin sokaklarında halka gösterdikten sonrada gözlerine mim çektirip, Ayasofya'nın önünde idam ettirecektim." diye yanıt verdi.
Roman Diyojen'in söylediklerinin babasını öfkelendireceğini düşünen Melik şah durakladı ve Alpaslan gözlerinin içine dik dik bakarak, " Kelimesi kelimesine tercüme et!" dedi.
Kısa bir süre sonra genç adam lafını tamamladığında; Alpaslan, Bizans imparatorunun gözlerinin içine bakarak sakince, " Verdiğiniz dürüst ve cesur cevabı hayranlıkla karşılıyorum." dedi.
" Ben size, sizin benim için düşündüğünüz cezadan çok daha ağırını vereceğim. Siz iyileşir iyileşmez Konstantinopol'a dönmeniz ve Anadolu'yu, Selçuklu'lara kaybeden mağlup bir imparator olarak halkınızla yüzleşmeniz için sizi fidyesiz serbest bırakacağım."
SON.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MALAZGİRT
Historical FictionMelik şah kağnıda ne taşındığını görmek için hemen perdeleri aralayıp yukarıya tırmandı ve üçü köşeye büzüşmüş, biri ayakta kızları görünce gülerek, " Ulan sende ne şans var be! Bok çukuruna düşsen her koltuğunun altında bir huriyle çıkacaksın." d...