25. " HESABI SORULACAK."

41 4 0
                                    


Çıkmaz sokağın duvarından atlayan Melik şah, Sökmen ve Ragnar, uzun bir süre önlerine çıkan dar sokaklardan nefes nefese koşup, Sivas'ın surlarına vardılar. Başlarının üzerinde yükselen duvarın dibinden biraz daha ilerleyip, dışında sadece uyuklayan bir nöbetçinin kaldığı kapıya kadar yürüdüler ve adama sezdirmeden dışarıya sızdılar.

Şehirden çabucak uzaklaşıp, Peçenek kampına doğru yürümeye başladıklarında; Sökmen boğazı düğümlenerek, " Bizi kurtarmak için kendini feda etti." dedi.

Ragnar'da sesi titreyerek, " Eğer torunlarım olacak kadar yaşarsam, şominemin başında oturup, onlara Gökbörü'nün yaptığı fedakarlıkla nasıl hayatlarımızı kurtardığını her zaman anlatacağım. Bize, cesur bir savaşçının ölümü nasıl karşılaması gerektiğini gösterdi." dedi.

Melik şah öfkeyle, " Hesabı sorulacak!" dedi ve Peçenek kampına doğru yoluna devam etti.

Üç arkadaş yolun kalanını aralarında tek bir kelime dahi etmeden kattettiler ve ilk çadırlara vardıklarında; Kutluğ bey yanlarına yürüdü ve " Nerde kaldınız? Meraktan çatladım." dedi. Üstlerinin başlarının toz toprak içinde ve Gökbörü'nün yanlarında olmadığını farkedincede, " Gelin tenha bir yere gidip, konuşalım." diye ekledi.

Böylece hep beraber çadırların arasında yürümeye başladılar ve bir süre sonra Peçenek liderinin otağına varıp, içeri girdiler.

Kutluğ bey hemen, " Dördüncü arkadaşınız nerede?" diye sordu.

Melik şah sesi öfkeden titreyerek, " Yolumuz Rossel denen bir şovalye bozuntusuyla çakıştı." dedi ve geride bıraktıkları yoldaşlarına olanlar aklına geince öfkesi anında hüzne donüştü.

" O it ve adamları bizi çıkmaz bir sokakta kıstırıp, onu bacağından yaraladılar. Kaçamayacağını anlayan Gökbörü'de bizi kurtarmak için kendini feda etti."

Kutluğ bey, " Bu Rossel denen adamı biliyorum. Bir süre önce yaralı olarak kampa döndüğünden beri nedenini bilmediğimiz bir sebepten dolayı adamlarıma sataşmaya başladı. Demek sizide bizden sanıp, tuzağa düşürdü." dedi ve " Acaba neden aniden bize karşı düşmanlık gütmeye başladı?" diye sordu.

Melik şah, " Bacağındaki yarayı ona ben verdiğim için" dedi ve Norman'ları niye? ve nasıl? tuzağa düşürdüklerini ve Rossel'i nasıl yaraladığını kısaca anlattı.

Kutluğ bey, " Şimdi anlaşıldı bu adamın bize karşı ani nefretinin sebebi. Sizinle bizim aynı soydan olduğumuzu biliyor ve bize saldırarak bacağının intikamını almaya çalışıyor." dedi.

" Ama merak etmeyin. Adamlarıma haber iletirim ve ilk firsatta icabına baktırırım."

Melik şah, " Sakın ha!!" diye atıldı. " Rossel benim. Ne olursa olsun, ona kimsenin dokunmasını istemiyorum. Zamanı gelince onu kendi ellerimle doğduğuna pişman edeceğim."

Peçenek lider, genç adamın gözlerinde Norman düküne karşı olan kini gördü ve başını sallayıp, " Tamam. Rossel senindir." dedi.

Melik şah, " Bir daha karşılaştığımızda o it soyuna hakkettiği cezayı vereceğim. Buna and içtim." dedi ve sessizliğe gömüldü.

Böylece hiç kimse konuşmadan aradan beş dakika kadar zaman geçti ve Kutluğ bey, " Size kurultay hakkında haberlerim var." dedi.

" Ben, komutanlarım ve askerlerimin arasında bayağı ateşli tartışmalar geçmesine rağmen henüz bir karara varamadık. Ama, şunu bilmenizi isterim ki; adamlarım Selçuklu'lara katılma fikrine karşı değiller. Yarın akşam yeniden toplanıp, bu konu hakkında bir daha görüşeceğiz. Eğer kampımızda bir gün daha kalırsanız size yanıtımızı veririz."

Melik şah, " Ne yazik ki bizim kurultayınızın sonucunu beklemek için zamanımız yok. Bizim bir an önce yola çıkıp, Selçuklu kampına dönmemiz gerekiyor. Bir karara vardığınızda; bir şekilde, haber olumluda olsa, olumsuzda olsa cevabı bize ulaştırırsınız." dedi.

Kutluğ bey, Melik şah ve arkadaşlarının ayrılmak istemelerini anlayışla karşılayıp, " Ne zaman yola çıkmayı düşünüyorsunuz?" diye sordu.

" Eğer hâlâ onu bıraktığımız yerdeyse Gökbörü'nün naâşını alır almaz."

Peçenek lideri," Yani yeniden şehire dönüp, kendinizi tehlikeyemi atacaksınız?" diye şaşırdı.

Melik şah, " Bize siz ve adamlarınız yardım ederseniz başımız belaya girmez." dedi.

Kutluğ bey biraz düşündü ve eğer kendi yoldaşlarından birinin bedeni şehrin sokaklarında cansız yatıyor olsa aynı şeyi yapacağına karar verdi ve dışarıya, " Birkaç düzine adam hazırlayın. Sivas'a gidiyoruz." diye seslendi.

Kısa bir süre sonra, peşlerinden elli asker, bu sefer kısa yoldan gitmeye karar vererek uykuda olan Bizans kampından geçip, kapıya vardılar. İçeri girer girmez Melik şah ve arkadaşları gurubun önüne düştü ve birkaç saat önce yürüdükleri caddelerden geçip, en son döndükleri çıkmaz sokağın başına vardılar.

Melik şah, Sökmen ve Ragnar, arkadaşlarının bedenini bulamama korkusuyla girişte durakladılar.

Kutluğ bey hemen önlerine geçip, köşeyi döndü ve " Hâlâ burada." dedi.

Üç arkadaş, Norman'lar, Gökbörü'nün bedenini götürmedikleri ve en azından ona bir mezar verebilecekleri için rahatlayıp, üzerinden atladıkları duvarın birkaç adım ötesinde yatan Gökbörü'nün bedenine yürüdüler.

Melik şah arkadaşının yanına çöküp, kanlı saçlarını okşadı ve " Rahat uyu dostum. İntikamın alınacak." diye fısıldadı.


MALAZGİRTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin