4.KISIM,3.BÖLÜM-DERİN KONULAR 1

143 101 0
                                    

5 Mart 1230 günü, Yüksek Konsey toplantısı yapılacaktı. Toplantıya yedi hanedandan krallar ve bazılarının sağ kolları icabet etmişti. Hazorların ise bir temsilcisi yoktu. Otonas kralı Ursula, Titanus kralı Vurkos ve Poridon kralı Tatişot toplantıya tek başlarına katılmışlardı. Dalk kralı Batitus sağ kolu Löfer ile Harpat kralı Tulkas sağ kolu Royve ile ve Corkis kralı Dorker ise sağ kolu Horus ile gelmişti. Royve, Löfer ile geçen yolculuğun ardından kendini geliştirmek için çok uğraşmıştı. Her sabah erkenden kalkıyor, kahvaltıdan sonra askeri idmanlarına başlıyordu. İyi bir asker olmak istiyordu buna en son ki yolculuğunda bir kez daha karar vermişti. 1226 yılındaki Sadiser bozgunu onun hayatında dönüm noktası olmuştu. Löfer ve Egjol ile sırt sırta çarpışmıştı Quatra sahillerinde. Onlar Triyanondu, Royve ise Harpat'ta büyümüş bir Andoritti. Ama bunu umursamadı bile. O haksızlık nerede ise orada olmalıydı. Buna ilaveten ''doğu halklarının bir araya gelip batının zulmüne dur demesi lazım'' adlı ideolojiyi destekleyen biriydi. Yaptığı idmanlar, yanından geçen herkesin dikkatini çekecek derecedeydi. En zor hareketleri yapabilmek için saatlerce uğraşıyor, kılıcıyla adeta karşısında düşman varmış edasıyla ciddiyetle ilgileniyordu. Bir gün bu azim Löfer'in de ilgisini çekti. Sadiser bozgunundan sonra aslında Egjol ve Royve'yi yanına almasının sebebi, onların askerleri arasında en başarılı olmaları değildi. Sadece en çok güvendikleriydi. Ve açıkçası askerliğe böylesine ilgi duyduğunu da bilmiyordu Royve'nin.

Löfer, Yüksek Konsey toplantısından bir ay önce Tulkas'ın isteği üzerine derhal Harpat'a geldi. Önce dostu Royve'ye uğradı yine. Sonra ise kralın huzuruna çıktı.

"Hoş geldin evladımın emaneti." dedi Tulkas. Bu yaşlı kral, Moras'ı daima oğlu olarak görmüştü ve Löfer'de Moras'ın en iyi arkadaşı olduğundan ona evladımın emaneti diye seslenirdi. Löfer cevap verdi: "Hoş bulduk kıymetli amcam."

"Ne haberler getirdin bakalım bana. Oğlun Fetra nasıl?" dedi Tulkas.

"Evladım iyi Tulkas amca. Gönderdiğin kıymetli hekimler için ailecek minnettarız. Fetra seni çok seviyor biliyorsun." dedi Löfer.

"Bilmez miyim? Afacan Fetra. Daha dün Tulkas demeyi öğretmiştim ona sanki. Zaman ne çabuk geçti." diye karşılık verdi kral.

"Evet, öyle gerçekten. Amca senden bir isteğim olacaktı izninle." dedi Triyanonlu.

"Elbette Löfer, söyle hadi." dedi Tulkas.

"Tanıdığım çok iyi bir asker var. Duydum ki sen de askerlerine baş komutan arıyormuşsun. Bahsettiğim kişi hem azimlidir, hem güçlüdür hem de sadıktır. Bir ay sonra Yüksek Konsey toplantısı var. Birlikte giderken o da sana eşlik eder." dedi Löfer.

"İyi fikir fakat kimi önereceksin bana gerçekten merak ettim. Umarım Andorit hanedanındandır Löfer. Biliyorsun kanunlarımız bu konuda çok katı. Eğer Triyanonlu birini seçtiysen, Harpat'taki tüm generaller ayaklanır." diye karşılık verdi yaşlı kral.

"Kıymetli amca bunları biliyorum. Seni tehlikeye atar mıyım ben? Önereceğim kişi Royve Andorittir. Hani Sarkhrist yolculuğumda bana eşlik eden. Görmüştün de onu sen." dedi Löfer.

Tulkas önce biraz burun silkti. Duyduğu isim pek de hoşuna gitmemişti. Löfer'in bu askeri önereceği aklının ucundan bile geçmezdi. Sonra tekrar Löfer'e dönüp cevap verdi:

"Bak Löfer. Seni ne kadar severim bilirsin. Kararlarına da daima saygı duymuşumdur oğlum. Ama Royve'nin doğru bir seçim olduğundan emin misin? Royve'nin babasını biliyorsun. Sorumsuzun tekiydi. Royve'de o ailenin içinde büyüdü. O da başına buyruk bir askerdir. Yani açıkçası Harpat baş komutanlığını böyle sorumsuz birine nasıl emanet ederim bilemiyorum. Ayrıca diğer generaller Royve'nin çok üzerine gelecektir ve ben onların hepsiyle tek tek uğraşamam." dedi kral.

Löfer söylenenlere hiç üzülmemişti. Çünkü Tulkas'tan bunları duyacağını biliyordu. Heyecanlı bir ses tonuyla konuştu bu sefer:

"Kimse babasını kendi seçmiyor öyle değil mi Tulkas amca. Eğer Royve'nin babası böylesine basiretsiz biri ise bunda evladının ne suçu var? Royve'yi ben yolculuğumuzda çok iyi tanıdım. O kötü birisi değil. Babası ile zerre alakası yok. Ve şunu da en son karşılaşmamızda fark ettim ki eski hali değişmiş. Yani disiplinli bir asker oluvermiş. Her sabah rutin şekilde idman yapıyor. Generaller meselesine gelirsek... Onlar eğer Royve'nin arkasında benim olduğumu bilir iseler çıtları dahi çıkmaz amca. Ben Royve'ye kefilim." dedi Löfer. Bu sözler üzerine daha fazla diretmedi kral. "Sen kefil isen eğer bana söz söylemek düşmez." dedi ve sonraki gün Royve'nin baş komutanlık fermanını imzaladı Tulkas.

Vakti geldiğinde krallar ve yardımcıları Yüksek Konsey için bir araya geldi. Ama bu toplantıda farklı bir kral daha vardı. O da en son yapılan Quatra kuşatmasının antlaşma maddelerine göre bu mecliste söz sahibi olan Rauros'tu.

Büyük masanın etrafına önce beş kral oturdu. Ursula ve Vurkos ise on beş dakika gecikmeli girdiler içeri. Ursula ayakta, sanki gözlerini kullanarak Vurkos'a bir şeyler anlatıyordu. Bunu mecliste bulunanlardan sadece Löfer fark etti. Burnuna pis kokular geliyordu.

Biraz sonra Ursula toplantının açılış konuşmasını yaptı. ''Hoş geldiniz değerli krallar. Yıllardır süre gelen konseyimizin bir yenisinde daha tekrardan beraberiz. Şimdi izninizle iki konuda sizlerden oylama talep edeceğim. Birincisi yurak hanedanının kralı Rauros'un, bundan sonraki toplantılarımıza katılması üzerine, diğeri ise Quatra'nın paylaşılmayan on yedi şehriyle ilgili olacaktır. Buyurun başlayalım."

İlk madde dörde karşı üç oyla, ikinci madde herkesin olumlu oy vermesi ile kabul edilmişti. Quatra'nın sekiz parsele ayrılması kararlaştırıldı. Batıdaki dört şehir yuraklara; başkent Angalos, Töfeno, Çurh, Vazilek ve Heremonis Ekselonlara; Aphron ve Zorbor Triyanonlara; doğudaki dört şehir Boselyonlara; Örfos ve Lindin Noraşaklara; Qhelis ve Tukot Vorguleslere; İlenti ve Akmin Andoritlere bırakılmıştı. Etena ise başlı başına bir sekizinci bölge ilan edilmişti. Burada sadece Hazorlar yaşayacak fakat herhangi bir kralları olmayacaktı. Yüksek Konsey'den seçilen bir temsilci eliyle yönetilecekti.

Bu paylaşım üç saat kadar sürdü. Uzunca bir süre sessizliğini koruyan Rauros söz aldı. ''Dört ay öncesinden edindiğim bilgilere göre Otonas kralı Ursula, Titanus kralı Vurkos'a ülkemi işgal etmesi için emir vermiştir. Şimdi sorum şu. Bu karar Yüksek Konseyde mi alınmıştır ve eğer Yüksek Konseyde alınmışsa bu karara kimler olumlu rey vermiştir?''

Ursula kızarıp bozarmaya başladı. Demek ki gönderdiği pusulayı yuraklar çalmıştı. Vurkos'un çıtı dahi çıkmıyordu. Çünkü toplantı öncesi Ursula ile konuşmuş ve durumu öğrenmişti. Pusulaya cevap gelmeyince Ursula bir şeylerden şüphelenmişti. İkinci bir mektubu ise güvenlik amaçlı göndermemişti. Aynı zamanda Yüksek Konsey kanunlarına göre Malyen krallarının normal zamanlarda yan yana gelmesi ve birbirlerine telkin vermesi yasaktı. Bunun güvenliği ise her ülkede bulunan elçilikler sayesinde gerçekleşiyordu.

Ursula, Rauros'a cevap verdi: ''Hayır Rauros bu karar Yüksek Konseyde alınmadı. Mektubun konusu tamamıyla Otonas krallığı ile ilgilidir. Bahsi geçen ordu senin topraklarını işgal için değil, ülkeme karşı bir tehdit oluşturan başıbozuk dev güruhları için yollanacaktı. Ama senin adamların her zaman ki gibi hırsızlıkla, benim Vurkos'a gönderdiğim mektubu çalmışlar.''

Şimdi meclisteki krallar olanlardan habersiz, dikkatlice Ursula ve Rauros arasındaki tartışmayı izliyordu.

ON HANEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin