Poridon'a bağlı Selisnov kentinin ön karakolunda yirmi gündür Vorguleslerin direnişi devam ediyordu. Occoday sıkılmaya başlamıştı. Kuzeyden gelen haberler onu süratli olmaya mecbur bırakıyordu. Ama karşı tarafta bulunan filler, yurakları yavaşlatıyordu. Bu filler uzun zaman önce bizzat Ursula tarafından gönderilmişti Selisnov'a. Çünkü Ursula, güneyden gelebilecek tehlikelerin daha yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini düşünüyordu.
Filler, Malyen'deki savaşlarda insanların kullandığı en ağır kara birimleriydi. (En azından 1200'lü yıllar için diyebiliriz. Çünkü eski kadim günlerde fillerden daha devasa savaş arabalarının kullanıldığı kitaplarda anlatılır.) Üzerlerinde bir veya iki binici asker bulunurdu. Bu askerler aynı zamanda iyi birer okçuydu. Zalim Kral, elindeki dayanıklı savaş makinelerini güneye yollayarak oradaki düşmanı yavaşlatma derdindeydi ve amacına şu ana kadar ulaşmış gibi görünüyordu. Aslında o en çok yuraklardan korkmuştu. Bunun iki sebebi var. Birincisi; doğu hanedanlarını ve doğudaki savaş literatürüne hakimdi Ursula. Onlarca kez savaşmıştı Triyanon, Boselyon ve Andorit askerleriyle. Aryon Triyanon'un Otonas'a hükmettiği zamanlarda Ursula, Kasdron'u koruyan komutanlardan biriydi uzun süre boyunca. Bu zaman içinde defaatle doğu hanedanına mensup askerler ile eğitim yaptı. Onlara dair birçok bilgi edindi. Yuraklar ise Otonas'ta yerleşik olarak hiç yaşamadı. Ursula'nın çevresinden daima uzaktılar. Ve o yüzden yurakları asla tam anlamıyla tanıyamadı. Zalim kralın yuraklara daha ağır birlikler göndermesinin ikinci sebebi ise, güneyden gelebilecek canavarların ne boyutta olabileceğini kestirememesiydi. Doğu ordularının, Otonas surları önüne en fazla mancınık veya gergedanlar ile gelebileceğini seziyordu. Fakat Malyen'in güneyinde, özellikle de Kayıp Diyarlar olarak adlandırılan adalardan neler çıkabileceğini öngörmek onun için çok zordu. O yüzdendir ki filler, güney cephelerine gönderilmişti.
Zaman ilerlerken güney cephesindeki ağırlığı yuraklardan oluşan ordu, tüm heybetiyle Selisnov şehri önünde saldırılarını sürdürmekteydi. Poridon kralı saldırıların artması hasebiyle güneye kaçmaya çalışmış bunun üzerine Occoday, kralın peşine yedi özel yetiştirilmiş izci yurak askerini takmıştı. Bu askerler elit birimlerden oluşuyordu. Kar, kış demeden aç susuz vaziyette uzun mesafeleri kat edebilirlerdi. Poridon kralını, Titanus'un başkenti Urbon'a kadar takip ettiler. Üzerlerinde bulunan siyah pelerinlerle doğanın içinde kamufle olarak sessizce yaklaştılar. Kral sadece takip edildiğini fark ediyordu. Ama kafasını ne zaman geri çevirse arkasında kimseyi göremiyordu. Yine de yuraklara yakalanmadan kaçmayı başardı kral. Fakat Noraşaklar her cepheye asker gönderdiğinden başkentte sadece sekiz muhafız kalmıştı. Kral güvenerek geldiği şehrin ne denli savunmasız olduğundan bihaberdi. Tek çaresiydi kaçmak, bu yüzdendir ki akli melekelerini yitirmişçesine uzun yolları aşıp geldi Urbon'a. Otonas'a sığınmayı aklının ucundan bile geçirmedi. Otonas şuan ateş çemberiydi. Hem, ülkesindeki savaşı bırakıp Otonas'a geldiğini Ursula duysa kesinlikle onu yakalatır ve kazığa oturturdu. Kaçmalıydı ama kuzeye değil. Kuzey dışında nereye olursa olsun kaçmalıydı.
Uzun süredir mevcut durumdan memnun olmayan Urbon halkı fırsattan istifade ayaklanmıştı. Önce başkentteki sekiz muhafızı katlettiler. Kafalarını kesip Urbon'un giriş kapısı önüne dizdiler. Poridon kralı başkente girdiğinde gördüğü manzara karşısında dona kaldı. Zaten günlerdir takip edilmenin verdiği korkunun üzerine bir de bu manzara ile karşılaşınca içi ürperdi. Yavaş adımlarla içeri girdi. Karşısında büyük bir kalabalık vardı. Ses tonunu korkudan arındırmaya çalışarak: ''Beni derhal saklayın!'' dedi. Noraşaklılar gülüyordu. Birisi sözcülüğünü yaptı halkın: ''Kafası kesilmiş askerler sana derdimizi iyi anlatamadı galiba. O zaman aç hakikati dinlemeye alışık olmayan kulaklarını da dinle beni. Senelerdir bizi sömürdünüz. Elimizde neyimiz varsa vurup aldınız. Ağır vergilerle belimizi büktünüz. Senin kıymetli kral arkadaşın Tollen de, ondan önceki Vurkos da bunu yaptı. Hepiniz Ursula'nın köpeklerisiniz. Şimdi tasmanızı tutan sahibiniz, köşeye sıkıştığından dolayı sen de zavallı sünepelere dönmüşsün. Sen ve senin gibiler, asla idareci olmamalıydı. Sizler bizim başımıza gelen en büyük talihsizliksiniz. Halk sizin hiçbir zaman umurunuzda olmadı. Artık hesap verme vakti.''
Hemen kralı derdest ettiler. Dakikalar sonra yuraklı izci askerler Urbon'a gelince gördükleri karşısında şaşırdılar. Noraşak halkının, Poridon kralını saklayacaklarını düşünüyorlardı. Hatta bu yüzden temkinli gelmişlerdi. Halk, kolları zincirlenmiş olan kralı yuraklara teslim etti. Aralarından Noraşakların sözcülüğünü yapan biri: "Selam olsun size! Yıllarca sizleri canavar gibi anlatan krallarımız yerin dibine batsın! İşte bir tanesi. Sizin ülkenizde, halkınızı katleden zalimlerin ortaklarından biri bu! Cezasını siz verin." dedi. Yuraklar, karşılarında bulunan insanların hal ve tavırlarından sonra sakinleşti. Halkın, batı krallarından ne çok usandığı her hallerinden belliydi.
Yuraklar, esirlerini teslim alır almaz kendi krallarının huzuruna çıkmak için yola koyuldular. Bu esnada Occoday'ın birlikleri de ilerleme kat etmişti. İzci yuraklar kısa sürede karargahlarına geri döndü ve Poridon kralını Occoday'ın önüne attı. Occoday sağ eliyle kralın yakasını sertçe kavrayıp ayağa kaldırdı. ''Söyle bakalım. Seni nasıl öldüreyim?'' diye sordu. Cevaben: ''Bir krala yakışacak şekilde başımı kesin. Çünkü sizin önünüzde baş eğmektense o başım kopsun, önünüze düşsün.'' dedi Poridon kralı. Occoday bu söz üzerine ''İyi de sen bir krala yakışacak gibi mi yaşadın? Yoksa sadece Ekselonlar'ın hizmetkarı olan bir ucube gibi mi? Kusura bakma kral, ama senin ölümün bile ibretli olacak. Böylece senden sonra gelenler de akıbetlerini görsün. Senin gibi aşağılık hedefler peşinde kimse koşmasın.'' dedi.
Occoday önce Poridon kralının yüzüne tükürdü. Sonra askerlerine emrivaki yurakça kelimelerle seslendi. Vorgulesli kral, son demlerini yaşadığını anlamıştı. Affedilmeyecekti, bu çok açık görünüyordu. İki yurak az sonra gelip onun kollarına girdi. Sonra onu ayağa kaldırıp sürüklemeye başladılar. Yarın olduğunda Occoday'ın emri üzerine kral, kendi ülkesinde halkın gözleri önünde asıldı. Boynuna ise -HAİN- yazılı bir kağıt bırakılmıştı. Böylece Malyen'deki Son Hanedanlar Savaşı'nda öldürülen ilk batılı kral Vorgules hanedanından olmuştu.
Occoday daha sonra Poridon'u tamamıyla ele geçirmiş ve başkentini de düşmanlarından arındırmıştı. Bu arada hikayedeki önemli bir noktaya da parmak basalım. Washen Kapısı düşerken Titanus kralı Urbon'da saklanmıştı. Yuraklar Kraliyet Surları'na girer girmez yönlerini batıya çevirdiler ve Titanus'un içlerine saldırmadılar. Bundan yararlanan Titanus kralı hızla kuzeye doğru kaçtı. Diğer meslektaşından farkı ise onun Poridon kralının aksine, savaş meydanına dahi çıkamamış olmasıydı. Titanus kralı, Yurakların kendi topraklarına adım attığı haberini alır almaz hemen efendisi Ursula'nın ülkesine kaçmıştı. Ezcümle burada bir tesadüf yaşandı. Ceks Çayırları'nın güneyinde bulunan Askaroz Tepesi'nde batının iki kralı farkında olmadan karşılaşmıştı. Fakat Titanus kralı, tepenin doğu yamacından kuzeye, Poridon kralı ise batı yamacından güneye iniyordu. İkisi de birbirini fark etmedi. Peki Titanus kralının sonu ne mi oldu dersiniz? Ursula'nın vahşi cellatlarının elinde acımasızca katledildi.
Şimdi ise Poridon ile Otonas arasında sadece Selisnov şehri kalmıştı. Günler böyle hararetle gelip geçti. Savaşın elli beşinci gününün sabahında Occoday'ın dikkatini çeken bir olay oldu. Filler kuzeye doğru çekiliyordu. Gülümsedi yurak kralı. Ordusunu derhal hazır vaziyete getirip fillerin peşinden ilerlemeye başladı. Fakat takip mesafesini koruyorlardı. Takibin sonunda nihayet hem filler hem de yuraklar Otonas'a ulaşmıştı. Kale kapılarını açıp filleri içeri aldı Ekselon askerleri. Occoday ise yeni bir zafer kazanmak için plan yapmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON HANEDAN
FantasyON HANEDAN On Hanedan, bir Türk fantastik kurgu romanı. Yerli yazarlarımızın ısrarla uzak durduğu bu tür, aslında okuyucuyu daima diğerlerine göre daha çok cezbetmiş ve merak uyandırmıştır. Kitap uyarlaması fantastik filmlerin aldığı ilgi ve teveccü...