5.KISIM,8.BÖLÜM-MALYEN'DE KANUNLAR DEĞİŞİYOR

124 80 2
                                    

Sonunda beklenen gün gelmişti. Tarih 5 Mart 1231'i gösteriyordu. Kasdron'daki Yüksek Konsey için yapılan hazırlıklar uzun zamandır Malyen'in herhangi bir yerinde görülmemiş güzellikteydi. Kralların toplanacağı sarayın önüne devasa süslemeler yapılmıştı. Her hanedanın bayrağını bir Ekselon muhafızı tutuyordu. Genellikle kralların toplantısında es geçilen bir detaydı bayraklar ama şimdi rüzgarı arkasına alarak dalgalanıyorlardı. Sarayın önündeki havuzun içi temizlenmiş, etraftaki ağaçların çürümüş dalları budanmıştı. Çimlerin boyları kısaltılarak göze hoş hale getirilmişti. Kralların gireceği kapıya kadar uzanan devasa bir halı serilmişti bahçeye. Görevliler bahçede çalışmalarını sürdürürken bu halıya basmamak için özen gösteriyordu. Müzisyenler gösterişli kıyafetleri ile her zamanki yerini almış, konukları neşelendirmek için tamamıyla hazırdı. Her şey fazlasıyla mükemmeldi. Hem de gerektiğinden fazla! Otonas tahtına Ursula geçtiğinden beri herhangi bir Yüksek Konsey toplantısında bu derece özenli ve titizlikle yapılan hazırlıklara kimse şahit olmamıştı. Daha çok Angon'un zamanından kalan adetlerdi bunlar. Bir şeyler farklı olacaktı bu seferki toplantıda. Ursula heyecanlıydı. O sinsi aklında türlü türlü planlar dönüyordu. Ve bu sefer yapacakları, Malyen'in geleceğini değiştirecek büyüklükte olabilirdi.

Zamanla krallar teker teker gelmeye başladı. Hepsi öncelikle yerdeki halıya dikkat kesilmişti. Yaşlı olanlar Angon'u aklına getirdi hemen. Kralların arasında tedirgin olanlar da vardı. Onlardan birisi de Dorker Boselyon'du. İçinden Ursula'yı kast ederek: "Bu kurnaz çakal kim bilir yine ne planlıyor?" diye geçirdi. Kralların yaverleri toplantıya girememişti. Çünkü başkent sınırındaki muhafızlar sadece kralların içeriye girmesine izin vermişti. Toplantıdaki değişiklikler kimsenin gözünden kaçmıyordu. Herkes olacakları sabırsızlıkla bekliyordu.

Uzun yollar kat edip Kasdron Kapısı önüne kadar gelen Löfer, muhafızların olumsuz yanıtıyla karşılaştı. İlk başta şaşırdı çünkü daha önce kral yaverlerinin Yüksek Konsey toplantısından geri çevrildiğini ne duymuş ne de görmüştü. Bazı şeylerden şüphe etmeye başlamıştı o da. Temkinli bir şekilde ama sesini gürce çıkararak: ''Siz ne hakla konseye gitme hakkıma engel olursunuz? Benim adım Löfer Triyanon. Dalk ülkesinin baş komutanıyım ve Yüksek Konsey kanunlarına göre kralların yanında baş komutanlarda toplantıya katılabilir. Beni tanımadın sen herhalde. Komutanını çağır o beni bilir.'' dedi Löfer. Muhafız despot bir tavırla: ''Sizin kim olduğunuzu Kasdron'daki subaylar kadar biz muhafızlarda iyi biliriz. Maalesef, aldığımız güvenlik tedbirleri neticesinde bu sene konseye komutanların katılamayacağı talimatını aldık. Durumu kişisel algılamayın. Diğer yaverler de geri çevrildi. Hatta kralımız Ursula'nın kendi yaveri bile katılmayacak toplantıya. Kralınız Batitus birkaç saat önce kapılardan girdi ve güvende. Endişelenmenize mahal yok. Lütfen şimdi buradan uzaklaşın!''

Löfer zor kullanarak içeri giremeyeceğini biliyordu. Kapıdaki iki muhafızı aşsa bile içerideki okçulardan ve şövalyelerden kurtulamazdı. Macera aramanın zamanı değildi. Yine de içine bir kuşku düşmüştü. Senelerdir kralıyla birlikte konseye katılırken bu sene ne değişmişti? Muhafızın üslubundan ötürü sıkıca kavradığı kılıcını yavaş bir şekilde gevşetti. Çaresiz halde geri adım attı. Gözleriyle Yüksek Konsey'in gerçekleşeceği sarayı seyretti. Hizmetliler hızlıca odaların perdelerini çekiyorlardı. Löfer aklında ki onlarca soruyla birlikte atına atlayıp Dalk'a doğru sürdü.

Saat 14 sularında krallar büyük masanın etrafına oturmaya başladı. Toplantıda Rauros ve Tulkas yoktu. Rauros en son yaşanan çıkartma hasebiyle tepki amaçlı katılmamıştı. Tulkas ise hastaydı bu yüzden gelememişti. Geri kalan Batitus, Dorker, Tatişot ve Titanus'un yeni kralı Tollen yerini almıştı. İlk başta Batitus oturdu yerine. Bu sırada gözleriyle etrafı süzüyordu. Sonra aynı tedirginliği paylaşan Dorker geldi ve onun yanına yerleşti. Elini uzattı. İki doğulu kral tokalaştılar. Dorker kısık sesle: ''Bu toplantıda daha öncekilerine göre garip olaylar döndüğünü sadece ben mi düşünüyorum acaba?'' dedi. Batitus hafifçe gülümsedi. ''Hayır elbette kıymetli kralım. Her şeyin farkındayım ben de. Sadece umursamaz gibi yapıyorum. Büyük ihtimalle Ursula bize çok önemli bir mevzuyu diretecek. Yani ikimize. Ha bir de Yüksek Konsey oylamalarında söz geçiremediği kralı vardı. Onun oyu da çok önemli. Bakalım bu sefer kim olduğu çıkacak mı ortaya.'' Dorker araya girdi. ''Titanus'un kralı yakın zamanda değişti. Tollen daha önceki oturumlara katılmamıştı. Yani şuan da gözlerimiz daha çok Tatişot'un üzerinde olmalı. Veyahut Tollen'den önceki kralın işi de olabilir bu oylamalardaki karışıklık. Eğer bizim kararımıza destek bir oy daha çıkarsa o zaman olay yüksek oranda çözülmüş olur.'' Haklısın, diyerek karşılık verdi Batitus.

Saniyeler sonra içeri Tatişot girdi. Yüzünde herhangi bir farklı duygu sezilmiyordu. Belki de Batitus gibi telaşını içinden yaşıyordu, bunu kimse bilemezdi. Ardından Tollen geldi kapıdan. Heyecanlıydı. Bu her halinden belli oluyordu. İlk defa böylesine önemli bir masada oturacaktı. İçeride ki krallara selam verdi ve Tatişot'un yanına oturdu. Krallar tek sıra üzerinde bulunuyordu. Çünkü oturaklar o düzende ayarlanmış ve yere sabitlenmişti. Yani birisinin ''Ben kimsenin yanına oturmayacağım'' deme şansı yoktu. Sadece en baştaki koltuk tekti. Asırlarca süre gelen bir gelenekti bu. Otonas'ın sahibi, Yüksek Konsey'de diğer krallardan farklı olarak yalnız otururdu. Yine sadece Ursula'nın oturacağı yerin arkasına kimse oturmadı. Onun dışında diğer kralların arkasına birer kişi olacak şekilde toplam dört kişi oturmuştu. Bunlar normalde kralların yaverleri olurdu. Ama toplantıya onlar katılmamıştı. Peki kimdi bu dört kişi?

Ursula biraz sonra salona girdi. Önce gözleriyle kimlerin geldiğini inceledi. Sonra başköşeye gelip oturdu. Konuşmasına şu sözlerle başladı: ''Evet değerli krallarım. Bir sene sonra tekrar birlikteyiz. Şimdi anlatın bakalım. Bu seferki tartışacağımız konu nedir?'' Batitus söz aldı: ''Kayıp Diyarlar'da olanları anlatın mesela Ursula Ekselon. Hani bunlar devlerin saldırısını önlemek amaçlı gönderilmiş öncü birliklerdi. Neden yuraklara saldırıldı? Ki şunu da tartışmak gerekir. Mademki devlerle aranız bu denli kötü, peki Quatra ayaklanmasını bastırmak için dev kralı Bohan'ın yardımını talep etmek nasıl bir izah gerektirir?''

Bu çıkışa Dorker destek vermişti. Tollen ise kızarıp bozarıyordu. Tatişot tepkisini belli etmeyen tek kraldı. Ursula birkaç saniye sessizliğin ardından tekrar konuşmaya başladı. ''Bu seneki toplantımızda beklediğim konuda buydu aslında. Artık bazı kanunları değiştirmemiz gerektiği kanısındayım. Mesela büyük elçilikler konusu. Eskilerin koyduğu kanunları bizler uygulamak zorunda değiliz kanaatimce. Müsaadenizle Yüksek Konsey kararlarının tekrardan ele alınıp günümüz çağına uygun şekilde yenilenmesini talep ediyorum.''

Bunun üzerine her kral oyunu kağıda yazarak masanın üzerindeki kutuya attı. Oylama sonucu, beklenmeyen bir şekilde önerinin reddini gösteriyordu. Ursula sonunda öfkeden patladı. ''Artık yeter bu zırvalık! En güçlü hanedan olan Ekselonlar bu saatten sonra sizin gibi aciz milletlere boyun eğmeyecektir.'' Ursula göz işareti ile kralların arkasındaki kişilere emir verdi. Adamlar çıkardıkları hançerler ile Batitus, Dorker ve Tollen'i öldürdüler. Tatişot'un ki ise boğazına dayanmış bekliyordu. Tatişot: ''Neden Ursula?'' diye sordu can havliyle. Ursula soğukkanlıydı.

''Çünkü ihanetin tek bir bedeli vardır. O da ölümdür Tatişot. Senin önceki konsey oylamalarında benim aleyhime rey verdiğini anlamadım mı zannediyorsun."

Odayı aniden derin bir sessizlik sardı. Konsey masasının üzerinde dört kralın cesedi bulunuyordu şimdi. Tek kişi kalmıştı ayakta: Ekselon kralı...

ON HANEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin