6.KISIM,5.BÖLÜM-AVERREOS

106 74 0
                                    

''Adım Averreos. Özgür halktanım.'' dedi tanınmayan savaşçı. Baltasını hızlıca yere vurdu ve arenayı terk etti. Bu hareket Ursula'nın zoruna gitmişti ama Averreos'u gözüne kestirmişti yine de. Eğer final maçını da kazanırsa hem ona galibiyet ödülünü verecek hem de Ekselonların komutanı olmayı teklif edecekti. Turk ise akbabaların yemi olmuştu. Aylarca atılan özgürlük naraları da onunla birlikte Kasdron güneşi altında küllere döndü. Güç Otonas'ta idi. Genç bir dev, senelerdir süre gelen zulmü tek başına yıkamazdı.

Üç gün sonra Ottasur ve Averreos, final maçı için arenaya gelmişti. Ottasur sırtını boylu boyunca kaplayan bir zırh giymişti. Kafasında ise miğfer vardı. Averreos'un Turk ile yaptığı maçı izleyen kurt, ilk defa bir insandan korkmuş ve bunun sonucunda kendini güvenliğe almıştı. Söz konusu olan canıydı ulu kurtun. İnsanlar için söylediği onlarca aşağılayıcı lafı yutma vaktiydi. Ama üzerindeki zırhın ağırlığı miğfer ile birlikte yirmi kiloya ulaşmıştı. Wargların en önemli özelliklerinden olan manevra yeteneğini düşürecekti bu ağırlık. Yine de bunu göze almıştı. Ottasur, hayatı boyunca ilk defa insan yapımı bir zırh kullanacaktı şimdi.

Averreos ise aynı kıyafetleriyle çıktı sahneye. Hareketleri rahattı. Korku yoktu gözlerinde. Karşısındaki ismin ne kadar ünlü olduğuna aldırış etmiyordu. Seyircilerin Ottasur'u öven tezahüratları karşısında şaşırmadı. Savaşı izleyenlerin hepsi insandı ama destekledikleri kendi ırklarından olan Averreos değil, onlara karşı senelerdir düşmanlık besleyen bir wargtı. Bu tarz turnuvalarda milliyetçilikten ziyade daha ünlü savaşçıların seyirci desteği her zaman fazla olmuştur. Çünkü zaman güçlünün ve ünlünün yanındaydı. Güçsüze kulaklar tıkalıydı uzun süredir Malyen'de. Ottasur'un gözlerinin içine baktı Averreos ve ona: ''Kurtları oldum olası sevmemişimdir. Bencil ve egoist canlılarsınız. Eskiden beri warglarla savaşırım. O kadar çok öldürdüm ki sayısını unuttum.'' dedi.

Ottasur düşmanının bu rahatlığı karşısında şaşırdı. Kafasında delice sorular dönmeye başladı. Senelerce insan krallara, şövalyelere, komutanlara meydan okumuştu. Hiçbiri onu korkutmamıştı. Hatta devasa ordulara karşı bile şuan ki hislerini beslememişti içinde. Ya şimdi? Neden bunca zırhı giymişti? Hem de insanların yaptığı zırhları. Yoksa bundan sonra da insanların gücüne ve yeteneklerine boyun mu eğecekti? Kendi ırkı asla bir zırh yapacak kadar mahir olamamıştı. Bilinen en zeki warg olan Fidorfi de yine sadece insanların zekasını paylaşmakla yetinmişti. Geride, wargların ismini çağlar ötesine taşıyacak bir icadı yoktu. Belki de Ottasur'un insanlardan nefret etme sebebi onların yeteneklerini kıskanmasıydı. İçindeki amansız hesaplaşması başlamıştı artık. Ama yine de kendisini kışkırtan rakibine karşı sabırlı olmaya çalışacaktı. Daire şeklindeki arenada hızlıca koşmaya başladı. Üzerindeki ağırlığa aldırmadan bacaklarına verdiği tüm gücüyle tozu dumana katıyordu. Averreos ise peşinden gitmeden sadece yüzünü düşmanının gittiği yere döndürüyordu. Ama öylesine hızlanmıştı ki ulu kurt, bir insan onu gözleriyle takip etse başı dönerdi. O yüzden Averreos gözle takibi azaltıp vücuduyla ağır hareketlere başladı. Her ne kadar güçlü de olsa beynine hükmedemiyordu Averreos.

Ottasur, Averreos'un zayıf anını kolluyordu. Gittikçe çemberi daraltıyor, düşmanına her seferinde biraz daha yaklaşıyordu. Bazen büyük patisiyle ani saldırılar yapıyor, düşmanının savuşturması sonucu geri çekiliyordu. Çizdiği daire yeterince küçülünce Averreos'un üzerine atladı. Averreos, bu beklenmeyen harekete karşılık kendini iyi koruyamamıştı. Yere yuvarlandı ve kalkanı da yanına düştü. Zaten kurtun hızından dolayı sendelemeye başlamıştı. Yere düşünce başını hızlıca sağa sola sallayıp elleriyle gözlerini ovuşturdu. Ottasur düşmanının bu zor durumunu fark ederek üzerine kapaklandı. Averreos'un yüzünü parçalamaya gayret ediyordu. Averreos ise kolları ile Ottasur'un yüzünü tutmaya çalışıyordu. Ottasur'un ağzından akan salyalar Averreos'un üzerine akıyor, kurt dişleriyle rakibine korku salıyordu. Seyirciler çılgına dönmüştü. Hep bir ağızdan: ''Öldür onu ulu kurt!'' diye bağırıyorlardı. Averreos sol elini kurtun yüzünden çekip yan tarafta duran kalkanına uzattı. Ama uzanabileceği mesafede değildi. Sağ kolu ise yorulmaya başlamıştı. Tek çare olarak vücudunu, olanca gücünle kalkana doğru sürükledi. Eliyle kalkanı tutup Ottasur'un suratına sertçe vurdu. Ottasur, Averreos'un üzerinden yere düştü. Kurtun suratında kalkanın çarpmasından dolayı derin bir çizik oluştu. Averreos yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı. Artık gözleri daha iyi görüyordu. Başındaki dönme gitmişti. Kalkanını öfkeyle fırlatıp attı. Seslice bağırdı. Bu ses öyle fazlaydı ki seyirciler irkildi. ''Yeter artık. Beni gerektiğinden fazla oyaladın. Hadi şu işi bitirelim.'' dedi.

Ottasur kafasına aldığı darbe üzerine hareketsizce kaldı bir süre. Ama başında bulunan miğfer onu ağır yaralanmaktan korumuştu. Averreos yavaş adımlarla Ottasur'a yanaştı. Ayakta olmasına rağmen sarhoş gibi duran kurtun suratına çevik bir hareketle baltasının arkasını çevirerek vurdu. Ottasur tamamen yere yığıldı. Kalkacak takati kalmamıştı. Biraz sonra Averreos, kurtun başında dikildi. Baltasını kaldırdığında seyirciler hep bir ağızdan: 'Öldür, öldür, öldür!' naraları atmaya başladı. Artık güçlü olan Averreos'tu, güçsüz olan ise Ottasur. Seyircilerin desteği insanoğluna kaymıştı. Averreos elini silahına attı. Herkesin gözleri onun üzerindeydi. Ursula dikkatlice süzüyordu olup bitenleri. Baltasını tam kurtun başına saplayacakken vazgeçti. Elinden bıraktı ve çıkışa doğru yürümeye başladı. Seyirciler şoktaydı. Bazıları: '"Geri dön ve işini bitir!'' diye bağırırken bazıları yaptığı hareketi takdir ile karşılıyordu.

Averreos koridorda yürürken Ursula koşarak onun yanına gitti. ''Benim adamım olmanı istiyorum. Sana kimse emir vermeyecek. Başlı başına bir güç olacaksın. Yeter ki burada kal.'' dedi Ursula. Averreos bu cazip teklif karşısında önce gülümsedi. "Neden beni bu kadar çok istiyorsun ordunda Baraklis?" dedi. Ursula şok olmuştu. Çocukluğundan beri kullanmadığı ismiyle hitap etmişti birisi ona. "Sen benim gerçek ismimi nereden biliyorsun?" diye sordu.

Averreos: "Malyen'in kaderini değiştirecek bir savaş yaklaşıyor. Eğer bundan da sağ çıkabilirsem sana gerçek ismini nereden bildiğimi söylerim."

Yani bu büyük savaşta benimle birlikte savaşacaksın o zaman öyle değil mi, diye sordu Ursula. Averreos şu cevabı verdi: "Benim babamı öldüren bir Triyanon komutanıydı. O günden beri doğuda yaşayan ırklardan nefret ederim. Yaklaşan savaşta tarafsız kalamayacağımın da farkındayım. Bu savaş hepimizi yutacak. En iyi çözüm sana katılmak gibi görünüyor. Fakat dediğin şartları unutma büyük kral. Sözüne sadık kal."

Ursula: "Elbette kalacağım. Senin gibi bir askerin Ekselon ordusuna büyük faydaları olacaktır. Nauselom gittikten sonra yerini dolduracak birini bulamamıştım. Sanırım o kişi sensin. Bahsettiğin savaşı birlikte kazanacağız, bana güven Averreos." dedi. Bir yandan ona duyduğu takdirini gösteriyor diğer yandan da aklındaki soruyu merak ediyordu. Baraklis... Evet onun gerçek adı buydu. Annesini, küçük yaşlardayken kendisine şiddet uyguladığı için bıçaklayarak öldürmüştü zalim kral. Ondan sonra ise kendine yeni bir hayat kurmuştu. Ancak annesine duyduğu öfke ne kadar fazla da olsa onu hafızasından tamamen silmek istemiyordu. Bu yüzden ismini değiştirmeye karar verdi. Artık ona Baraklis denmesini istemiyordu. Öldürdüğü annesinin ismini kullanacaktı artık. Yani Ursula'yı! İlk zamanlar Ursula'nın kadın ismi olmasından ötürü çevresindeki insanlar tarafından dışlanmıştı. Şimdi ise Malyen'in en büyük krallığını yönetiyordu. Zamanın neler getireceğini kimse bilemezdi.

Yarım saat sonra ayılan Ottasur ise arenadan koşarak uzaklaşmıştı. Büyük savaş yaklaşıyordu. Ursula'da bunun farkındaydı. Bu yüzden güçlü komutanlara ihtiyacı vardı. Ve bugün onun günüydü.

ON HANEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin