10.KISIM,4.BÖLÜM-DOĞUDAKİ SURLAR

88 61 0
                                    

Gatvoreon, Ekselon askerleri tarafından fark edilmemek için günlerdir Otonas'ın kuzeyindeki Uzun Vadi üzerinde uçmuştu. Sonunda koca ejderha 29 Temmuz 1248 tarihinde Talidron kapısı önünde belirdi.

Hava oldukça güneşli ve güzeldi. Böyle bir havada eskiden tüm insan hanedanları; çocuklarını gezdirir, balık avlamaya gider, dağların en yüksek noktalarına çıkıp seyahat eder veyahut atların üzerinde uzun yollar boyunca yarış yapardı. Bu günlerin üzerinden seneler geçti. Artık kimsenin yaz mevsimini dolu dolu geçirebilecek bir önceliği yoktu. Tüm Malyen, savaş naraları ile çalkalanıyordu. Herkes, (Belki bunun içinden Hazorları çıkarabiliriz. Çünkü onlar en son ki yenilgilerinden sonra bellerini doğrultamamış ve uzun yıllar boyunca da kendilerini Malyen halklarından soyutlamaya gitmişlerdir.) Belin Denizi'nin yanı başındaki diyarlarda gerçekleşen savaşlara kulak kesilmişti. Kimisi bizzat savaşıyordu cephede. Terini ve kanını topraklara akıtıyor. Bir yandan saatler boyunca insanların ölüm çığlıklarına maruz kalıp diğer yandan ise hayatta kalmaya çalışarak gerisinde bıraktıklarına mutlu bir gelecek yaşatmak için çaba sarf ediyor. Kimisi cepheye gönderdiği kocasını özlüyor. Birlikte yeni bir hayat kurduğu ve onsuz kalbinin diğer yarısı yok olacak gibi hissederek hayat eşini tahayyül ediyor. Kimisi babasını özlüyor. Akranlarından bazılarının "Babam yok benim." diyişini hatırlayarak, "Ya benim de babam ölürse" diye düşünüp gözyaşlarına boğuluyor. Kimisi ise çıkarının peşinde. Savaşın sonucunu bekliyor sadece. Aklı fikri yaptığı ticaretlerden kazanacağı altınlarda. Onun için kimin ölüp ölmediği fark etmez. Yeter ki eskilerin yerine gelenler daha çok servetine servet katsın. Yeter ki savaş bitsin ve sınır kapıları açılsın. Böylelikle ticaret yeniden canlansın.

O gün Talidron surlarının üzeri balistalar ile doluydu. Ekselon savaşçıları, en son ki hudutlarından gelen haberlerden ötürü temkinliydi. Askerlerin bazıları ise korkuyordu. Başkentten haber almayalı uzun zaman olmuştu. Kralın durumu dahi belli değildi. Hatta Kasdron'daki bu sessizlikten ötürü bazı askerler: "Kral öldü. Bizi burada uyutuyorlar. Bizleri Doğulu yamyamlara yem edecekler. Vakit varken kuzeye kaçıp canımızı kurtaralım." fikrine destek verir olmuştu. Ama elbette kimse yerinden oynayamadı. Bu fikir sadece bazı Ekselonlu askerlerin içinde bir korku filizi olarak sinip kaldı.

Ejderhanın surlara yaklaştığı saatlerde uzaktan Ectais önderliğindeki Triyanon askerleri belirdi. O askerlerin içinde gözleri çakmak çakmak, duruşu düşmana korku salan Rai'de vardı Tam da bu esnada genç Rai'nin hikayesini sizlerle paylaşmak isterim. Çünkü Triyanon ordusunda bulunan 15 yaşındaki bu genç, hiçbir hanedana bağlı olmayıp kendini Triyanonlara ait hissederek gelmişti buralara kadar.

Gekpol'ün göçebe ailelerinden birinde büyüdü Rai. Çok öncelerden Rai'nin babası, Uzun Vadi'den göçüp gelmiş ve yine kendi kabilesinden bir kadın ile Dalk sınırları içinde evlenmişlerdi. Malyen'de farklı hanedan sınırlarında yaşayan yabancıların savaşlara katılma zorunluluğu yoktur. Ama gelin görün ki Löfer'in yola çıkardığı Doğu ordusuna, farklı milletten bir genç katılmak istemişti. Bu Rai'den başkası değildi elbette. Büyük abisi ona 1230 yılındaki büyük warg kuşatması esnasında babasının öldüğü olayı anlatmıştı. Elbette bununla beraber wargların bölgede kimler tarafından korunduğunu ve kimlere hizmet ettiklerinden de bahsetmişti. Rai o gün kendi kendine bir söz vermişti. Daha önce hiç görmediği uzak diyarlardaki Otonas'a yapılacak seferlere ne şekilde olursa olsun katılacaktı. İşte o gün, caddelerde subaylar bağırarak insanları savaştan haberdar ederken çağrıya küçük Rai'den de cevap geldi. "Ben de gidiyorum!" dedi. Annesi şiddetle karşı çıktı. "Rai otur oturduğun yerde. Bacaklarını kırdırtma bana. Bu savaş senin savaşın değil." Rai heyecanlı sesiyle: "Anneciğim! Senelerdir bu topraklarda yaşıyoruz. Dalk'ın ekmeğinden, suyundan yararlanıyoruz. Nasıl olur da bizim savaşımız olmaz? Hem benim babam hayatını neden kaybetti? Ekselon zalimlerinden ötürü ölmedi mi benim babam?" Rai'nin gözleri dolmuştu aniden. Annesi daha bir yumuşak tavırla oğluna şöyle seslendi: "Yavrucuğum babanı hiçbir intikam geri getirmeyecek. Biz özgür halktanız. Savaşla falan işimiz olmaz. Unut artık aklındaki bu intikam duygusunu." Anne-oğul, konuşmanın ardından sessizliğe büründü. Ama gelin görün ki Rai, annesinin sözünü dinlemedi ve sabahın erken saatlerinde evden kaçarak ordu arabalarının içine girdi ve korkusuzca savaşın ağzına kadar girmeyi başardı.

Rai, bu noktaya gelinene kadar büyük yaralar almadan korkusuzca savaşmıştı. Yine Talidron surlarının yakınlarında savaştığı anlarda düşman oklarından biri sağ omzunun iki parmak kadar altına saplandı. Genç asker acı içinde yere yığıldı. Rai'nin düştüğünü gören Triyanon askerleri acele ile onun yardımına koştu ve genci savaş sahasından çekip çıkardılar. Askerlerin arasında Rai'ye duyulan sevgi bambaşkaydı. Ordunun en genciydi ve duyguları en farklı olandı. Herkes vatanı için savaşırken o gencecik yaşına rağmen başka sancak altında savaşmayı kabul etmişti. Ve şunu da eklemek de fayda var. Doğu hanedanları ile özgür halkın arası uzun zamandır limoniydi. Elbette bunun sebebi Ursula'nın fitneleriydi. İşte böylesi bir zamanda ortaya çıktı Rai. Dalk'taki tarih kitaplarında "Özgür Halklı Cesur Asker" olarak ismi altın harflerle yazıldı.

Gelgelelim şuan ki vaziyete. Gatvoreon surların üç yüz metre önüne kadar yaklaşan birlikleri gördü. Toras'ın planı kusursuzca işlemekteydi. Ejderha, ciğerlerindeki alevi körüklemeye başladı. Saniyeler sonra karın bölgesi kıpkırmızı bir hal almıştı. Ağzından çıkan alev toplarıyla, surların üzerindeki balistalara saldırmaya başladı. Ectais, ejderhanın atağa geçtiğini görünce ordusuna dönüp: ''İşte beklediğimiz olay gerçekleşti. Artık zafere çok daha yakınız. Hazır olun, işaret verdiğimde mancınıklarla birlikte paralel yürüyerek kaleye yaklaşacağız.'' dedi.

Gatvoreon surların üzerini alevleriyle yakmaya devam ediyordu. Ama balistalar da elbette karşılıksız kalmıyordu. Dokuz atış ejderhaya isabet ettirilmişti. Gatvoreon iki saat kadar balistaları yok etmek için uğraştı. Bu derece uzun sürmesinin sebebi, surun üzerini alev dalgalarıyla değil, ateş toplarıyla vurmasıydı.

Malyen'de sadece aşırı yaşlı ejderhalar alev dalgası çıkarabilmiştir. Bunların en çok bilineni ise elbette Anberyon'du. Ama Gatvoreon'un ciğerleri alev dalgası çıkarabilecek olgunlukta değildi.

Triyanon birliğinden bir asker Ectais'e: ''Efendim ne kadar daha bekleyeceğiz? Ejderha balistaların büyük bölümünü yok etti.'' dedi. Ectais biraz bekleyip nefeslendi. Gözlerini kırpmadan ejderhayı takip ediyordu. Savaşın seyri, bu büyük yaratığa göre şekillenecekti. Askerine dönüp kararlı ve tok bir sesle: ''Ejderha yıkabildiği kadar yıksın. Eğer şimdi saldıracak olursak balistalar bize ağır kayıplar verdirir. Çünkü bu balistalar, Ekselon yapımı. Atış mesafeleri bizim mancınıklardan daha fazladır. O yüzden bekleyeceğiz."

Bu sırada ejderha aldığı darbelerle güçsüz duruma düşmeye başladı. Talidron kale komutanı: ''Düşecek! Çok az kaldı. Daha fazla dayanamaz. Depodaki balistaları getirin!'' dedi. Görevli askerler hemen surdan inip depolara doğru yöneldiler. Dakikalar sonra yeni balistaları sürüyerek tekrar mevzi aldılar.

Gatvoreon artık çok yorulmuştu. Ciğerlerindeki ateş sönmüş, vücuduna saplanan balista mızraklarından ötürü gücü tükenmek üzereydi. Ectais, ejderhanın düşeceğini fark ettiğinde: ''Şimdi! Yürüyün, ileri!'' diye ordusuna seslendi. Mancınıklar surlara saldırmaya başladı. Gergedanlar ise surlar balistalardan temizlendiği için rahatlıkla kalenin önlerine kadar yaklaşabilmişti.

Ejderha yüzlerce balistayı hakladıktan sonra daha fazla dayanamayıp yere çakıldı. Düşmesiyle birlikte gürültülü bir ses yükseldi göğe. Gatvoreon'un zayıflattığı kale, gergedanların yardımıyla biraz sonra düşecekti. Ectais ilk gün ki heyecanıyla düşman askerlerinin içine daldı. Böylece doğu halklarının Kasdron yolu üzerindeki ilk giriş kapısı açılmıştı.

ON HANEDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin