Kahvehanenin arka sokağına herkes toplanmıştı. Hepsinin yüz ifadeleri o kadar gergin ve şaşkındılar ki ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı. Ayaz ellerini yüzünü avuşturarak yavaşca yaklaştı yerde yatan iki bedene.
ayaz yüz üstü yatan kişiyi hafifçe kendine döndürdüğün de malesef kendisini bekleyen acı ile karşılaştı. Yerde yatan adam abisiydi, yıllardır yanında yetiştiği adamdı. Daha önce hiç ağlamayan adamın gözlerinden akmıştı yaşlar. Ömer ile atıcı koşarak yanlarına geldiğinde ayazın kolundan çekiştirip, "kim? Babama ne oldu?" bağırmaya başladı. Ayazı ez geçip yerde yatan cansız bedene koşturdu.
Gördüğü yüz ile donakaldı. Kendini geri öyle bi çekti, kanı donmuştu sanki. Yerde yatan ikinci bedene baktı. Bakmasıyla ellerini başının arasına alıp, diz çöktü. Kendi kendine "olmaz,olmaz,olmaz!" ellerini başına sertçe vurmaya başladı. Ayaz gençlere dönüp 'kimseyi buraya almıyorsunuz! Işıkları kapatın!" emrini vermesiyle etraf bi anda kapkaranlık oldu.
Gözleri ömer de, aklı şuan bu işin içinden nasıl çıkacağını düşünmek ile meşguldü. "Hemen heryeri önlem alın! Kuş bile uçmayacak. Kimse bu gece burada ne olduğunu, kendine bile söylemeyecek! Abiyi alın çabuk götürün buradan!'' ömeri kolundan tutup çekiştirerek götürmek isterken ömer buna itiraz etti.
"Benim babam yerde yatıyor, hemde cansız" gözleri doldu, konuşamadı. Ellerini yüzüne götürüp sinirle ovuşturup "biri bana deseydi ki; yıllarca yanında çalıştığın, ekmeğini yediğin adamın, gün gelip babamı vurması hemde sırtından söylenecekti ki hiç tereddüt etmeden çeker vururdum onu ibret olsun diye!" ayaz elinin tersiyle yüzüne bir tane vurdu. Yediği tokat ile birlikte kalmıştı öyle. O tokat aklının başına gelmesine sebep de oldu diyebilirdik.
"Senin baban!'' gözlerini kısıp derin bi nefes alarak "senin baban bize abiydi! Abime babaydı! Abim evet sinirlidir, kincidir elinde çok kan vardır fakat!" işaret parmağını havaya kaldırıp "abim kimseyi sırtından vurmaz! Neden bilmiyorum ama birini vururken gözlerine baksın ister. Hele hele bu ibrahim ise. Şuan yerde yatan senin babansa benimde abim, abimin de vicdanı, aklı yatıyor! Şimdi burayı temizlememiz gerekiyor. Bu bir kumpas bunu çözücez" lafını tam bitirmişti ki ömer elini başına koymuş sayıklamaya başladı. "İbrahim sakın, İbrahim sakın" diyerek.
Ayaz koşturarak gitti abisinin yanına. "Abi iyi misin? " sorusa sinirli cevap verdi ömer. "Kes ula! Biri vurdu kafama! İbrahimin eli kolu bağ- ulaaa İbrahim nerede?! Ben onu kurtarmaya geldim. Sorun var dediler." Ensesinde bi acı hissetti. Elektrik vermişlerdi bayıltmak için çünkü. Eli ensesine gitti. Ayaz-ömer- atıcı birbirine bakıyordu. Ömer'e ibrahim öldü demek imkansızdı. Bunu asla kabul etmeyecekti. Ayaz araya girip "abi şurdan bi çıkalım mı? Bak söz başka yerde sana uzun uzun anlatacağım, lütfen gidelim" atıcı işaret çakmıştı gitmeleri gerektiğini.
Ömer elini havaya kaldırıp, kaşlarını çatıp geriye döndüğünde yerde yatan cansız bedeni gördü. Ellerini başının arasına koyup sımsıkı sıktı ilk önce sonra vurmaya başladı. Aklına gelenin başına gelmemesi için. Derin bir nefes aldı ve dik bi duruş sergileyerek yavaş adımlar atarak yerde yatan bedene doğru yürüdü. Aslında yerde yatanın kim olduğunu sorarak da öğrenebilirdi ama o zor olanı, kendiyle yüzleşmeyi seçti.
İbrahim; dedesinin babasına, babasının da kendine mirasıydı. Gençliği ibrahim'in kendisine verdiği akıllar sayesinde bu yerde olduğunu, adaleti ibrahim'den aldığını asla inkar edemezdi. Sabırlı olmayı, adaleti İbrahim öğretmişti. Aslında hikaye şöyleydi; Ahmet İplikçi bir oğlunu koruması, gölgesi gibi olması için İbrahim'i bırakmıştı. Ömer gölgesini kaybetmişti.
Attığı adımlar öyle zor, öyle acıydı ki yeni yürümeye başlamış bi bebekten daha da yavaştı. Her adımında gözünden akan yaşlar çoğalıyordu. Doğum günün de hediye olarak aldığı siyah ceketi gördüğünde olduğu yere dizlerini çöküp, gözlerini hiç açmayacakmışcasına kapadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT MAFYA AŞIK OLURSA
General FictionBir mafyanın zengin bir ailenin tek kızlarına aşık olması. O günden sonra hiç kimsenin hayatı eskisi gibi olmayışı