Sunulan bu tercih, alınan karar çok tehlikeliydi. Eğer şimdi boyun eğerse bu hep böyle gideceğini de biliyordu. Şimdi bir karar vermesi gerekiyordu. Adamın elinde defnesi, çocukları reyindi. Yeni doğmuş üç erkek bebek. Elinde annesinin kanı daha kurumamışken, ihanetini kaldıramamışken en değerlileri ölümün kıyısındaydı. Çocuklarından birini feda etmeyecekti. Bir yolunu bulup hepsini almak istiyordu. O yol şuan zor gibi gözüküyor fakat bir şekilde bulacaktı. Evin içinde dört dönen ayaz'a, "sabit dur artık!" sert bir dille uyardı.
Yukarıdan aşağıya inen olmadığı için meraklanan topal ailesinin erkekleri yukarı, odaya girdiler ve gördükleri manzara hiç de hoş değildi.
Ali ellerini başının arasına alıp, "aman tanrım! Ömer bu ne? Annene bunu kim yaptı?!" emine hanıma doğru ilerlerken. Soğuk kanlılıkla, onu doğuranı kendi elleriyle vurduğunu dile getirdi.
"Ben vurdum."
Ses çıkmadı.
Ali, ömer'in halini görünce annesiyle ilgili başka bir şey dile getirmedi. Asıl soruya geldi. Defne. Defne neredeydi?
"Defne nerede, ömer?" annesinin bu halini görünce kardeşi için daha fazla telaşlandı. Gözlerini kapattı, uzunca bir süre nefes aldı. Tam cevap verecek nefesi yetmedi. Anlatamadı. Diyemedi emanetine sahip çıkamadım. Evlatlarımı koruyamadım. Bu bir erkek için çok ağırdı.
"O geldi.. Yetişemedim.." ellerini başının arasına alıp ağlamaya başladı. Kazık kadar adam tabiri biraz argo gelse de bu tabir bu duruma uymuştu. Serdar dizlerinin üstüne eğilip, "tamam bulucaz. Öncelikle her şeyi toplayıp bu evi terk ediyoruz. Bizim gizli evlerden birine gideceğiz. Giderken de bana her şeyi anlatacaksın! Sonra kardeşimi ve yiğenlerimi çekip alacağız." kollarından kaldırıp silkeledi. "Kendine gel. Yıkılma. Alacağız!" dedikten sonra evi hızlıca terk ettiler.
Ali delirmiş bir şekilde evin içinde deli danalar gibiydi. Elini yumru yapıp duvara çarptı. "Şimdi benim kardeşimi! Benim yiğenlerimi kaçıran adam kaanın öz ve öz dedesimi? Yahu bu nasıl olur?! Adam senden benim yiğenimi nasıl ister! Benim o adi herife verecek bir yiğenim yok!" kurduğu cümleyi dişlerini sıkarak söyledi. Net ve keskin bir dille.
Her kafadan farklı bir ses çıkıyordu ve bu kafaların daha çok karışmasına sebep oluyordu. Kafaların daha fazla karışmaması için, artık bir sonuca varmak istediğinden; "yeter artık susun! Adam 24 saat vermiş ve saatin dolmasına az bir süre kaldı. Benim bir planım var. Eğer onu gerçekleştirebilirsek hem defne'yi kurtarırız hem de o adam elimize düşer."
Serdar bütün koordinatları ayarladı. Herkes ne yapacağını biliyordu. Artık beklemek kalmıştı geriye, telefonun çalması. Bir iki saat öylece beklediler.
Beklediler.
Telefon çalmadı.
Artık tam vazgeçmişken ömer'in telefonu acı acı çalmaya başladı. Telefonu açmasıyla hoparlöre alması bir oldu.
"Hiç aramıyacağımı zannettin değil mi?" sinir sistemini bozmak için çok iyi bir yöntemdi. Herkes kurulan bu cümle üzerine gerildi. Ömer sinir ile, "seni elime geçirdiğim de söylediğin her cümlede seni öyle bir mahvedeceğim." ömer o kadar çok sinirlenmiti ki azğından çıkanı artık duymuyordu. Adam bu kadar hakarete karşılık sadece gülüyor ve bu daha çok sinir bir hale giriyordu.
"Hakaretin bittiyse bak sana ne dinleteceğim." deyip arkadan gelen dalga dalga yayılan sesi duymaya çalıştılar. Gelen ses herkesi hem mutlu hem de daha da endişeli bir hale sokmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT MAFYA AŞIK OLURSA
General FictionBir mafyanın zengin bir ailenin tek kızlarına aşık olması. O günden sonra hiç kimsenin hayatı eskisi gibi olmayışı