8

46.6K 1.2K 251
                                    

Arslan tepsiyi kucağına alıp kaşığı tuttuğunda "gerek yok ben yerim" dedim
"inadı bırak iyi beslenmen gerekiyor" dedi kızarak bende pes edip yedirmesine izin verdim
Yemeği kaşıklayıp bana yavaşça yedirirmeye başladı, o kadar özen gösteriyordu ki kendimi ilk defa özel hissettim.

Ne oluyordu bana öyle niye gözlerimi ondan anlamıyordum bunu yapmam yanlıştı. Son kaşığı uzattığında "teşekkür ederim doydum" der demez kaşığı ağzıma soktu ve hazırlıksız yakalandığım için öksürmeye başladım

Arslan oflayıp tepsideki suyu aldı ve bana içirmeye başladı. Öksürüğüm kesilince "teşekkür ederim" dedim bana anlamsızca bakıp kafasını olumsuz anlamında salladı ve tepsiyi alıp gitti.
Sanırım teşekkür etmeden hoşlanmıyor "nisan buraya gel" dediğini duydum

Sesi odasından geliyordu, odasına gidince elinde bir saç kesme makinesi vardı onu görünce bir adım geri gittim
"yaklaş" dedi bıkkın bir sesle kafamı olumsuz anlamında sallayınca kolumdan tutup kendine çekti "bugün ya da yarın başka şansın yok inat etme" dedi tüy ürpertici sesiyle

Makinenin sesini duyunca göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile

Arslan benim kesemiyeceğimi anlayınca makineyi saçlarıma acımasızca geçirip kesmeye başladı. Göz yaşlarım aktıkça hıçkırıklarımda çoğalıyordu
Arslan on saniye duraksayıp derin bir nefes aldı ve kesmeye devam etti.

Bütün saçlarım yerdeydi kafama dokunacak cesaretim yoktu gücüm tükeniyordu sanki

Yere oturup yerdeki uzun saçlarıma dokundum belki ölene kadar kel kalacaktım bu hastalıktan sağ çıkacağımı sanmıyordum

"yarın ameliyat olacaksın" dedi arslan
"ben ameliyat olmak istemiyorum çünkü ben bu hastalığı atlatamıyacam" dediğimde arslan kaşlarını çatıp "sen sözünü tutmayı bilmezmisin" dedi sinirlenerek

"Bu benim elimde olan birşey değil "dedim ayağa kalkarak
"Seni aptal bu senin elinde herşey senin elinde ama sen aciz olmayı ,güçsüz olmayı seviyorsun"diye bağırdı.

"Herkes sen değil "dedim ses tonuma dikat ederek çünkü sesimi yükseltseydim benim için kötü olabilirdi
"Keşke herkes benim gibi olsa "dedi kısık bir sesle

Bende o anki cesaretle "sen gibi olmak istemezdim "dediğimde

"Benim gibi güçlü olmak istemezmiydin "diye sorunca
"Güçlü olmaktansa mutlu olmayı tercih ederim" dediğimde
"Sende ikiside yok "dedi ve odadan çıktı.

Haklıydı hemde çok haklıydı ben mutlumuydum sanki birde gelmiş akıl veriyordum şu halime bak

Saçlarımı yerden toplayıp bir kutunun içine koydum ve aynadaki yansımama bakıp ağladım berbat bir haldeydim yaşamak için neden direniyordum ki, neden bu kadar kötü bir haldeyken ölmüyordum, neden acı çekiyorum, neden bu son günlerimi mutlu geçiremiyorum, neden halen başkasının esiri gibi hissediyorum herşey buraya kadar madem mutlu ölmüyecem bari cesur ölüyüm.

Düşüncelerim beynimi esir alırken hışımla merdivenlerden aşağı indim nedenini bilmiyorum ama o kadar çok sinirliydim ki sinirden önümü göremiyordum, birine çarpmamla geriye doğru zedelendim ve o anki sinirle kafamı kaldırıp "önünü görmüyormusun" diye bağırdım karşımdaki arslandı

"yürek mi yedin lan sen" diye bağırmasıyla geri adım atacakken kaybedecek hiçbirşeyimin olmadığını hatırlayıp "bir daha sakın bana bağırma" diye bağırdım

Arslanın gözleri öfkeyle dolmuştu. Boğazımdan tutup arkamdaki soğuk duvarla arasına aldı "bana bak senin bu aptallığın bana sökmez, ha cesaretlilik oynamak istersen" dedi ve boşta kalan eliyle belindeki tabancayı çıkarttı

"başrolde bu var" dedi tabancayı kafama dayayıp
Ondan korkmamalıydım "senden korkmuyorum" dedim gözlerimdeki yaşları geri göndermeye çalışarak
"öyle mi" dedi ve tetiği çekti

Silahı sıkmak için eli hareketlenmişti ki arda gelip "abi dur" diye bağırdı

Arslan arkasına dönüp "bana karşı mı geliyorsun" diye bağırdı
"hayır abi düğün için gazetecilere gün verdim" dediğinde hatırlamış olacak ki beni bırakıp odasına doğru gitti

Şaşkınlıkla onu izlerken ardanın "birdaha arslan abime cesaret gösterisi yapma affetmez gelmeseydim ölecektin" dediğinde kafamı sallayıp arslanın arkasından gittim

Şu an ne yaptığımı bilmiyordum sanki kendimi kontrol edemiyordum ardanın "nereye ölmek mi istiyorsun" bağımasına aldırmadan arslanın odasına geçtim, tabancasını önüne koymuş düşünüyordu.

Karşısına geçip silahı aldım sakince ne yaptığımı izliyordu onu vurabilme ihtimalinden hiç mi korkmuyordu

Arslanın elini tutup avcunun açtım ve tabancayı avcunun içine koydum "beni vurmak istiyordun değil mi" dediğimde kafasını olumlu anlamda salladı "o zaman vur" dedim sesizce

Birşey demeden avcundaki silahı duvara fırlattı ve gözlerini gözlerime kenetledi sanki beni okuyup anlayacakmış gibi biraz daha yaklaştı o yaklaştıkça ben geri gidiyordum ve son adımımda duvarla onun arasında kalmıştım ama ondan korkmuyordum aramızdaki yakın mesafeden hoşlanmamıştım ama gözlerim halen gözlerine kenetlenmişti

"çok safsın" dedi ve gözleri dudaklarıma kaydı ve olmasından korktuğum şey oldu dudaklarını dudaklarıma kapattı bense tepkisizce göz yaşlarımın akmasına izin veriyordum ama gözlerimi gözlerinden çekemedim.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin