49

17.6K 609 55
                                    

Nisan
Can dostum mu düşmanım mı olacaktı hiç bilmiyorum
"Arslan bunun sesi çok yüksek ben yapamam" dedim ve silahı ona verdim. Gideceğim sırada

Arslan kolumdan tutup "bekle"dedi.
Cebinden çıkarttığı bir şeyi silahın ön kısmına takıp ateş etti.

Az bir ses çıkmıştı" susturucu taktım artık bahanen yok "dedi ve silahı bana tekrar uzattı.

"önündeki hedefe odaklan ve düşmanınmış gibi vur "dediğinde
" benim düşmanım yok "dedim ona bakarak

Arslan bıkkın bir sesle" herneyse vur artık şunu "diye bağırdı.

Sürgüyü çekip tetiğe bastığımda hiç bir hedefi vuramamıştım. Arslan oflayıp" öğreneceksin "dedi

Bir saatin ardından hedefe azar azar yaklaşıyordum. Silahın sürüsünü çekip tetiğe basacakken

" yoruldum"dedim ve silahı bırakacağım sırada birden patladı.

Korkuyla etrafıma bakarken arslan "işte bu" diye bağırdı.

Niye öyle dediğini ilk başta anlamasam da gözüm hedefe kaydığımda anlamıştım. Hedefi tam on iki den vurmuştum ve bu yanlışlıkla olmuştu.

Sanırım hayatımdaki bütün şansımı bunun için kullanmıştım

"Arslan ama ben" dediğim sırada sözümü kesip
"Aferin güzel vuruştu şimdi dinlenmeyi hakkettin" dediğinde söyleyeceklerimden vazgeçip dinlenmeye çekildim.

İçeri geçip koltuğa oturdum ve hiç açıp bakmadığım son model telefonumu cebimden çıkartıp kurcalamaya başladım.

Telefonun yeni özelliklerini keşfederken arslanın bana kahve uzattığını gördüm. Bu ondan beklenmedik bir hareketti. Elindeki kahveyi alıp "teşekkür ederim" dedim

Koltuğun yan tarafına oturup telefona baktı "ne yapıyorsun" diye sorunca
"hiç öyle bakıyorum" dedim omuz silkerek

"rehberde sadece benim numaram kayıtlı" dediğinde
"fark ettim" dedim ona bakarak

Kahvemi içip telefonu kurcalamaya devam ederken telefonun içindeki gizli uygulamalara baktım telefonun takip ve ses dinleme uygulamaları vardı.

"bana güvendiğini sanıyordum" dedim arslana bakarak
Arslan anlamsız bir bakış atıp ne konuda diye sorunca ona telefonu gösterip "bu konuda" dedim.

Arslan bana bakıp kaşlarını çattı ve telefonu elimden hızlıca alıp duvara fırlattı. Ayağa hızlıca kalkıp "ne oldu" dedim korkuyla çıkan sesimle

Arslan telefonunu çıkartıp "arda buraya gel" diye bağırmasıyla gözlerimi korkuyla açtım

Sorduğum sorulara cevap vermiyordu sadece kaşları çatık bir şekilde düşünüyordu.

Arda gelip "buyrun abi" dediğinde arslan ayağa kalkıp "bu telefonu sana satan adamı bul ve depoda ağırla" diye bağırdı.

Arda "emredersin abi" dedi ve çıktı.
Nedenini bile sormamıştı bu kadar saygı duymaları inanılmaz.

"nisan dövüş işlerini hızlandırmalıyız" dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım yapacak bir şey yoktu. Bu sinirle bana patlamasını istemezdim.

Tek edişe duyduğum şey telefonumu takip ettiren kişi veya kişiler benden ne istedikleriydi. Muhtemelen onları tanımıyordum ama kesinlikle ustayla konuşmalarımızı duymuştur.

Bunu arslana söylemelimiydim bilmiyorum o şu an çok sinirliydi.
Arslana baktığımda göz göze gelmiştik "ne söyleyeceksen söyle" dediğinde anladığına şaşırmıştım.

"söyleyecem ama ustaya söyleme lütfen" dediğimde arslan ayağa kalkıp bana sertçe bakmaya başladı.

Resmen bana o bakışla piskolojik şiddet uyguluyordu
"konuş" diye bağırdığında
"usta bana neden dövüş öğretmek istediğini söyledi" dediğimde arslan "lan ben kimseye güvenemiyecekmiyim" diye bağırdığında
"sorun bana söylemesi değil. Sorun telefonumun yanımda olmasıydı" dedim kafamı yere eğerek

Arslanın "Allah kahretsin" diye bağırmasıyla konunun çok ciddi olduğunu anlamıştım.

"Ben seni bunun için cezalandıracaktım ama kendi cezanı kendin kestin" dediğinde ona anlamsızca baktım.

Ben birşey yapmamıştım ki usta bana anlattı.
"Arslan" dedim kısık çıkan sesimle
"kapat çeneni bugünden itibaren bütün derslerini evde öğreneceksin" diye bağırdı.
Beni gene eve hapsedecekti.

"Arslan beni bu lanet eve kapatamazsın" diye bağırdığımda
"lan aptal seni öldürürler anlamıyormusun" diye sesini yükselince
"ne zaman senden kurtulacam" dedim ağlamaklı çıkan sesimle ve yere oturup ellerimle yüzümü kapattım.

"nisan ben düzelene kadar sabret sonra ne yaparsan yap"
"sen asla düzelmezsin çünkü sen acımasız ve vicdansızsın" dedim ona bakarak

Arslan kaşlarını çatıp odasına doğru gitti. Kırılmıştı sanki
Adam insanların kafasını kırıyordu oysa ben kalp kırınca bile üzülüyordum.

Arslanın peşinden gidip "Arslan ben öyle demek istemedim üzgünüm" dedim kısık çıkan sesimle

"umrunda değil şimdi aşağıdaki spor odasına git ve ısınma hareketleri yap geliyorum" diye bağırdı.
Ona bakmadan odasından çıkıp yavaş adımlarla aşağıya indim. Daha önce burayı görmüştüm.

Isınma hareketlerini yavaş yavaş yaparken arslan kapıdan geçmişti.
"ne yapıyorsun böyle ısınma hareketi mi olur" diye bağırdı ve beni koşu bandına yöneltip bandı çalıştırdı.

İlk başta yavaş yavaş yürürken birden hızlanmaya başladı.

O kadar hızlı açmıştı ki elimi kapatma düğmesine koyarsam düşecem diye korkuyordum.

"Arslan" diye bağırdığımda
"kapat çeneni bu senin cezan" diye bağırdı.

Yarım saat olmuştu ve boş yere koşmaktan yorulmuştum.
"Arslan yeter" diye bağırdığımda koşu bandını durdurup
"hergün böyle çalışacaksın ayak kasların ve kol kaslarını güçlendireceksin"

Koşu bandından inip yere oturdum ayaklarım nerdeyse tutmuyordu
"ayaklarım ağrıyor" dediğimde
"alışırsın" dedi ve odadan çıktı

Ben buna nasıl katlanacaktım.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin